Büyük Osmânlı âlimlerinden olan İmâm-ı Birgivî'nin kaynaklarda zikredilen birçok eseri vardır. [Bugünkü makâlemizde, bunlardan sâdece ikisi üzerinde duracağız.] 1-"et-Tarîkatü'l-Muhammediyye": Arapça, kıymetli bir eser olup, Ehl-i sünnet âlimleri arasında büyük bir i'tibâr görmüştür. Birçok âlim tarafından şerhedilmiştir. En meşhûr şerhleri; Abdülganî Nablüsî'nin yaptığı "el-Hadîkatü'n-nediyye fî't-tarîkati'l-Muhammediyye" ve Muhammed Hâdimî'nin yaptığı "El-Berîka şerhu't-tarîka" adlı şerhlerdir. Tarîkat-ı Muhammediyye kitabı, Süleymân Fadl Efendi tarafından "Miftâhu'l-felâh" adıyla ihtisar edilmiş, ya'nî kısaltılmış, özetlenmiştir. Tarîkat-ı Muhammediyye üzerine "İdrâku'l-hakâyık fî tahrîci ehâdîsi't-tarîka" adlı bir eser daha yazılmıştır. Bu eseri de, 1050 (m. 1640) senesinde Mehmed Ağa Câmii İmâmı Ali bin Hasen yazmıştır. Tarîkat-ı Muhammediyye'de bulunan hadîs-i şerîflerin tahkîki ve kaynaklarının tesbitiyle ilgilidir. Tarîkat-ı Muhammediyye, ayrıca Osmanlıcaya da tercüme edilmiştir. Latin harfleriyle tercümesi de vardır. 2-"Vasıyyetnâme": "Birgivî Vasıyyetnâmesi" adıyla meşhûr olmuştur. Asırlardan beri okunagelmiş, çok kıymetli ve fâideli bir eserdir. Bu eser, Konyalı Şeyh Ali Efendi tarafından şerh edilmiş ve bu şerhe de, Osmanpazarı Müftîsi İsmâîl Niyâzî Efendi tarafından bir şerh yazılmıştır. Bilhâssa Kâdı-zâde Ahmed Efendi'nin bu esere yazdığı şerh meşhûr olup, defalarca basılmıştır. Birgivî'nin bu meşhûr eseri, Toktamışoğlu tarafından manzûm olarak Çağatay Türkçesine de çevrilmiştir. [Eserlerinin tamâmı hakkında bilgi vermeye, bugünkü yerimiz müsâid olmadığı için, bunlarla iktifâ edelim; diğerlerinden inşâallah yarın bahsedelim.] İmâm-ı Birgivî'nin "Vasıyyetnâme" adlı eserinden bir bölüm şöyledir: Kardeşlerime, evlâdıma ve âhiret yolcularına vasıyyetimdir ki, Allahü teâlânın emrettiği şeyleri yapınız. Kazâya kalmış namazlarınızı kılınız; kazâya kalmış zekâtlarınızı veriniz; oruçlarınızı tutunuz. Üzerinize farz oluyorsa hac yapınız. Her Müslümânın öğrenmesi farz-ı ayn olan ilmihâl bilgilerini öğreniniz. Âlimlerin sohbetine devâm ediniz. Güvenilir ve sağlam âlimlerin fetvâsıyla amel ediniz. Herkesin fetvâsıyla amel etmemelidir. Tegannî dinlememelidir. Allahü teâlânın ismi anıldığı zaman "Teâlâ ve Tebâreke" veya "Azze ve Celle", "Sübhânallah", "Celle celâlüh" diyerek ta'zîm ediniz. Resûlullah'ın ve diğer Peygamberlerin isimleri anıldığı zaman salevât getirmelidir. Yazarken de bunları açık yazmalıdır. Diğer âlimler ve meşâyıh anıldığı zaman, (rahmetullahi aleyh) demelidir. Hocasına da hürmet göstermelidir. Yol göstermek hâriç, hocanın önünden yürümemelidir. Ondan önce söze başlamamalı ve yanında çok konuşmamalıdır. Hizmetini severek yapmalıdır. Her yerde hocanın rızâsını gözetmelidir. İ'tirâz etmemeli, dövse veya bağırsa, bunu nasîhat bilmeli, incinmemelidir. Hocasının yakınlarına da hürmet göstermelidir. Akrabâyı ziyâret etmeli, sıla-i rahmi, ya'nî akrabâ ziyâretini terk etmemelidir. Anne ve babanın da haklarını gözetmeli, onlara karşı yüksek sesle konuşmamalı ve kızgın bakmamalı, günâh olmayan emirlerini yapmalıdır. Dövmesine ve bağırmasına sabretmelidir; karşılık vermemelidir. Komşuların haklarını da gözetmelidir. Diğer dîn kardeşlerini de sevmelidir. Kusûrlarını mümkün mertebe affetmelidir. Müdâhene etmemeli, ya'nî dünyâlık ele geçirmek için dînden ta'vîz vermemeli. Gerekirse müdârâ etmeli, ya'nî dîni ve dünyâyı korumak için dünyâlık vermelidir. Müdârâ zararı gidermek için olur. Çok gülmekten, faydasız konuşmaktan sakınmalıdır. Alışverişte dînin emirlerine uymalı ve cemâate devâm etmelidir. Bid'atlerden sakınmalı. Misvâk kullanmaya devâm etmeli. Allahü teâlâdan istikâmet, afv, âfiyet, rızâsını ve muvaffakiyet istemelidir. Îmânın gitmesinden korkup, dâimâ hüsn-i hâtime (son nefeste îmân ile gitmeyi) istemeli, İslâm ni'metine her zaman şükretmelidir. Çoluk çocuğuna ilmihâlini (ya'nî lâzım olan dîn bilgilerini) öğretip, İslâmiyete uymayan şeylerden korumalı ve sakındırmalıdır. Dâimâ istiğfâr etmelidir..."