"İstanbul'un Fethi" ve "Fatih"e dâir -2-

A -
A +

Çok cesûr ve çok zekî olduğu kadar, çok mükemmel yetişmiş bir hükümdâr olan Fâtih Sultan Mehmed Hân, Arapça, Farsça, Lâtince, Sırpça, Yunanca biliyor, Avrupa ilim ve tekniğini de çok iyi takip ediyordu. Coğrafya, matematik ve astronomi ilimlerine karşı husûsî bir merâkı vardı ve astronomi, matematik, askerlik, târih, coğrafya bilgisi çoktu. Kelâm ve matematikte devrinin otoritelerindendi. Edebiyâta da merâkı çoktu; hattâ "Avnî" mahlasıyla şiirler de yazdı; sarayda dîvânı olan ilk pâdişâhtır. Fâtih, medreseleri bizzât teftîş eder, dersleri dinler ve mükâfât verirdi. Sarâyda, seferlerde, yolda, sünnet düğünü gibi cemiyetlerde büyük ilmî münâzaralar yaptırırdı. Çeşitli ilimleri öğrenmek için devrin en mütehassıs âlimlerini kendisine hoca ta'yîn ederdi. Bunlar her gün muayyen sâatte gelip, kendisine ders okuturlardı. Molla Yegân, Molla Akşemseddîn, Molla Akbıyık, Hocazâde, Molla Gürânî, Molla Hüsrev, Molla İlyâs, Sirâceddin Halebî, Molla Abdülkâdir, Hasan Samsûnî, Molla Hayreddîn gibi büyük âlimler ona hocalık yapmışlardır. ELÇİYE VERİLEN CEVAP! Fâtih Sultân Mehmed Hân, 23 Martta ordusuyla Edirne'den hareket etti. Kuşatma 6 Nisanda başladı. 18 Nisanda İstanbûl adaları alındı. 22 Nisan gecesi Türk donanması karadan Halîç'e indirildi. 23 Nisanda sulh teklifine gelen Bizans elçisine, genç Pâdişah İkinci Mehmed; "Ya ben bu şehri alırım, ya bu şehir beni" cevâbını verdi. Fâtih'in yüksek vasıflarından bâzıları şunlardır: Kendi devrine kadar olan atalarının kısmen yapmış oldukları akınlarını, plânlı bir fütûhât hâline getirdi ve devletini, istikrârlı, yerleşmiş bir devlet yaptı. Otuz senelik saltanat devresinde düzenlediği küçük-büyük seferler, memleketin coğrafî iş birliğini sağlamaya dayanır. Bu gâyeye ulaşmak için de at geçmez kayalıklardan, geçit vermez nehirlerden geçerek durup dinlenmeden, yaz-kış demeden seferlere çıkmıştır. Bütün bu seferleri, bir plâna göre yaptığından nereye gitmesi, nerede durması lâzım geldiğini bilerek hareket ederdi. Yapacağı seferlerin muvaffakiyetle netîcelenmesini sağlamak için, aylarca bu seferlerin bütün ön hazırlıklarını yapardı. Ne istediğini, ne yapacağını, ne yapabileceğini bilen ve bu büyük işleri başarabilmek için gerekli tedbîrleri, yorulmak bilmeyen bir azim, sabır ve sükûnetle hâzırlayan bir insandı. Askerî alanda başarısının ilk özelliği kılıçla kalemin iş birliğidir. Ordunun disiplinine çok dikkat ederdi. En küçük itâatsizliği ve buna sebep olan subayları şiddetli bir şekilde cezâlandırırdı. Kumandânlığı ile diplomatlığı dâimâ berâber yürütürdü. Hangi devlet üzerine sefer düzenleyecekse, o devletin iç ve dış münâsebetlerini, zaaflarını, kuvvetini, diğer devletlerle olan münâsebetlerini en ince noktasına kadar tetkîk eder ve sefere, hasmının en zayıf ve kendisinin en kuvvetli zamânında çıkardı. Yapacağı seferlerden en yakınlarını bile haberdâr etmez ve bunların gizli kalmasına çok dikkat ederdi. "Sırrıma sakalımın bir tek telinin vâkıf olduğunu bilsem, onu yolar, atarım" sözü meşhûrdur. HESAP UZMANI BİR SULTAN Fâtih Sultân Mehmed, soğukkanlı ve cesûrdu. Bu özelliğinin en güzel misâlini, Belgrad Muhâsarası sırasında, askerin gevşediğini gördüğü zaman, hemen onların önlerine geçip düşmân hatlarına girerek göstermiştir. İstanbûl Muhâsarasında da donanmanın başarısızlığı yüzünden atını denize sürmesi, bu cesâretinin büyük örneğidir. Fâtih, ordu ve donanmasını iyi bir şekilde tekâmül ettirmişti. Ordunun silâhları birkaç senede yenilenirdi. Râhatlıkla söylenebilir ki, Osmânlı donanmasının tekâmül etmiş şekilde kurucusu Fâtih'tir. Topçuluğa da gerekli ehemmiyeti veren ilk padişâhtır. Fâtih'ten önce top, bütün dünyâda, daha çok sesi ile düşmânı ürkütmek için kullanılırdı. Büyük kaleleri yerle bir edebileceği ve meydân muhârebelerinde rol oynayacağı hiç düşünülmemişti. Fâtih, bütün bunları akıl ederek, o târihe kadar görülmeyen sayı ve çapta top yapılmasına yöneldi. Topların balistik ve mukâvemet hesâplarını bizzât kendisi yaptı. Cenâb-ı Hak, ona rahmet eylesin ve Cennet'te en yüksek makâmlar ihsân buyursun.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.