Kur­ban Bay­ra­mı­nın ar­dın­dan -1-

A -
A +

İs­lâ­mi­yet­ten ön­ce Türk ka­vim­le­ri ve dev­let­le­ri ken­di inanç, örf ve âdet­le­ri­ne gö­re bel­li gün­le­ri, ken­di­le­ri için kut­sal ka­bûl et­miş­ler ve bu gün­le­ri çe­şit­li me­râ­sim­ler­le kut­la­mış­lar­dır. De­de Kor­kut Hi­kâ­ye­le­rin­de be­lir­til­di­ği üze­re, Hân­la­rın ba­şa geç­me­le­ri­ni, do­ğum ve za­fer­le­ri­ni kut­la­mak için top­lan­dık­la­rı, şö­len­ler ter­tip et­tik­le­ri, ölüm­le­ri için yuğ, ya­nî yas me­râ­si­mi yap­tık­la­rı bi­lin­mek­te­dir. Fa­kat Türk­ler Müs­lü­man olun­ca bu es­ki âdet­le­ri­ni terk et­ti­ler. İs­lâ­mi­yet­ten son­ra bay­ram ma'nâ­sı­na ge­len "îd" kul­la­nıl­mış­tır. Her yıl Müs­lü­man­la­rın neş'eli, se­vinç­li gün­le­ri tek­râr gel­di­ği için böy­le gün­le­re "ıyd=îd", ya­ni "Bay­ram" de­nil­miş­tir. Os­man­lı Dev­le­tin­de Ra­ma­zân ve Kur­bân Bay­ram­la­rın­da ya­pı­lan me­râ­sim şöy­le olur­du: Pâ­di­şâh, bay­ram sa­bâ­hı ba'zan Hır­ka-i Şe­rîf dâ­ire­sin­de, ba'zan da Sa­ray mes­ci­din­de sa­bah na­ma­zı­nı ce­mâ­at­le kı­lar ve son­ra hâs oda­ya ge­lir­di. Bun­dan son­ra bay­ram na­ma­zı­na gi­diş ha­zır­lık­la­rı baş­lar­dı. Pâ­di­şâh tah­tı­na ge­lip, otur­ma­dan ön­ce, ak­ra­bâ ve ya­kın­la­rı­na hil'at­lar giy­di­ri­lip tah­tın sol ta­ra­fın­da bek­le­ti­lir­di. Bun­la­rın ar­ka­sın­da dev­let er­kâ­nı, rüt­be­le­ri­ne gö­re du­rur­lar­dı. Pâ­di­şâh bay­ram na­ma­zı için kalk­tı­ğın­da Sad­râ­zam sa­ğın­da ve Bâ­büs­sa­âde ağa­sı so­lun­da ol­du­ğu hâl­de bü­yük bir alay­la yo­la çı­kı­lır­dı. Bay­ram na­ma­zı ge­nel­lik­le Sul­ta­nah­met, ba'zan da Aya­sof­ya Câ­mi­in­de kı­lı­nır­dı. Bay­ram na­ma­zın­dan son­ra Sad­ra­zâm, ve­zir­ler ve di­ğer­le­ri dı­şa­rı çı­kıp Pâ­di­şâ­hı bek­ler­ler ve son­ra alay­la Kub­be-i Hü­mâ­yû­na ka­dar ge­lir­ler­di. Bu­ra­da bay­ram­laş­ma me­râ­si­mi­ni "Bâ­bı­âlî Teş­rî­fât Ka­le­mi" idâ­re eder­di. Her­kes ye­ri­ni al­dık­tan son­ra, Pâ­di­şâh, "Aley­ke av­nul­lah" ve "Mağ­rûr ol­ma pâ­di­şâ­hım, sen­den bü­yük Al­lah var" ses­le­ri ara­sın­da tah­ta otu­rur ve bu es­nâ­da "Meh­te­rân Bö­lü­ğü" ta­ra­fın­dan "Hün­kâr Mar­şı" ça­lı­nır­dı. Bu me­râ­sim, son za­man­lar­da umû­mi­yet­le Dol­ma­bah­çe Sa­ra­yı "Mu­âye­de (Bay­ram­laş­ma) Sa­lo­nu"nda ya­pı­lır­dı... Şüp­he yok ki, bay­ram­la­rın ce­mi­yet ha­ya­tı­mız­da çok özel yer­le­ri var­dır. Şöy­le ki: 1- Bay­ram sa­ba­hın­da, ço­cuk­lar, genç­ler, ol­gun­lar ve yaş­lı­lar grup grup câ­mi­le­re do­lu­şur­lar, bü­yük bir hu­şû içe­ri­sin­de sa­bah ve bay­ram na­maz­la­rı­nı edâ eder­ler. 2- Bay­ram na­ma­zın­dan son­ra bü­tün Müs­lü­man­lar bir­bir­le­ri­nin bay­ram­la­rı­nı teb­rîk eder­ler. 3- Da­ha son­ra âi­le bü­yük­le­ri, eş-dost, ak­ra­bâ ve kom­şu­la­rı zi­yâ­ret ede­rek, bü­yük­le­rin el­le­ri­ni öpüp du­âla­rı­nı alır­lar. 4- Yi­ne dî­nî bay­ram­la­rı­mız­da­ki gü­zel âdet­le­ri­miz­den bi­ri de, ye­tîm­ler, fa­kîr­ler, ga­rîp­ler ve ço­cuk­la­rın se­vin­di­ril­me­si, yar­dı­ma muh­tâç kim­se­le­re yar­dım el­le­ri­nin uza­tıl­ma­sı, ic­ti­mâ­î yar­dım­laş­ma ve da­ya­nış­ma­nın te­zâ­hür et­me­si­dir... 5- Dî­nî bay­ram­lar, mil­le­ti­mi­zin bir­lik-be­ra­ber­li­ği­ne ve dar­gın­la­rın-küs­kün­le­rin ba­rış­ma­la­rı­na ve­sî­le ol­du­ğu gi­bi, ölü­le­ri­mi­zin bi­le se­vin­me­le­ri­ne se­bep ol­mak­ta­dır. 6- Bü­tün dün­yâ­da dîn ve di­yâ­net­le­ri­ni, ırz ve nâ­mûs­la­rı­nı, va­tan ve mem­le­ket­le­ri­ni, can ve mal­la­rı­nı mü­dâ­fa­a eder­ken şe­hîd dü­şen, bay­ra­ma ye­ti­şe­me­yen Müs­lü­man­lar da unu­tul­ma­mak­ta, on­lar için de Kur'ân-ı ke­rîm oku­nup rûh­la­rı­na gön­de­ril­mek­te­dir. Bay­ram gün ve ge­ce­le­ri mü­bâ­rek za­man­lar­dan ol­du­ğu için, gâ­zî, mec­rûh olan, dul ve ye­tîm ka­lan ço­cuk, genç ve ih­ti­yâr bü­tün Müs­lü­man­la­ra da du­â edil­mek­te­dir. 7- Yi­ne be­lir­te­lim ki Al­la­hü teâ­lâ, kul­la­rı­na çok acı­dı­ğı için ba­zı ge­ce­le­re, gün­le­re ve ay­la­ra kıy­met ver­miş, bu za­man­lar­da ya­pı­lan du­â, tev­be, na­maz, oruç, sa­da­ka-i fı­tır, kur­ban gi­bi muh­te­lif be­de­nî ve mâ­lî ibâ­det­le­ri ka­bul ede­ce­ği­ni bil­dir­miş­tir. As­lın­da kul­la­rın çok ibâ­det yap­ma­la­rı, du­â ve tev­be et­me­le­ri için böy­le ge­ce, gün ve ay­lar bi­rer se­bep kı­lın­mış­tır. 8- Pey­gam­ber Efen­di­miz Me­dî­ne'ye hic­ret edin­ce, Me­dî­ne­li­le­rin Câ­hi­li­ye âdet­le­rin­den kal­ma bay­ram­la­rı kut­la­dık­la­rı­nı gör­dü ve on­la­rı îkâz et­ti; "Al­la­hü teâ­lâ, si­ze on­lar­dan da­ha ha­yır­lı iki bay­ram (Ra­ma­zân ve Kur­bân Bay­ram­la­rı­nı) ih­sân et­ti" bu­yur­du. Sev­gi­li Pey­gam­be­ri­miz ay­rı­ca; "Ra­ma­zan bay­ra­mı, Kur­ban bay­ra­mı ve teş­rik gün­le­ri, biz ehl-i İs­la­mın bay­ra­mı­dır; bu­gün­ler ye­me ve iç­me gün­le­ri­dir" bu­yur­muş­lar­dır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.