17 Kasım 2009 Salı günü Zilka'de ayı bitti [o gün Zilkade'nin 30'u idi]; 18 Kasım 2009 Çarşamba günü, harâm ayların ve hac aylarının üçüncüsü olan Zilhicce ayını idrâk ettik. ["Harâm Aylar": Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır. "Hac Ayları" ise: Şevvâl ve Zilkade ayları ile Zilhicce'den ilk on gündür.] Bilindiği üzere, bazı zamanlar benzerlerine nazaran çok daha kudsî, mukaddes ve mübârektir. Allahü teâlâ, kullarına çok merhamet ettiği, acıdığı için, bazı gecelere, günlere ve aylara husûsî kıymet vermiş; bu gece, gün ve aylardaki, duâ, tevbe, namaz, oruç, kurbân ve hac gibi ibâdetleri kabul edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibâdet yapmaları, duâ ve tevbe etmeleri için böyle gece, gün ve ayları birer sebep kılmıştır. [Böyle gün ve geceleri ihyâ etmeli ve bunlara saygı göstermelidir. Saygı göstermek ise, harâm işlememekle olur.] El-hamdü lillâh, dînî bayramlarımızdan birincisi olan Ramazân Bayramını, 20-21-22 Eylül (1-3 Şevvâl) târihlerinde idrâk etmiştik; Kurbân Bayramı ise, dînî bayramlarımızdan ikincisi olup bugün de [27 Kasım Cuma=10 Zilhicce] onun 1. gününü idrâkle şereflendik. 28-29-30 Kasım (11-13 Zilhicce) târihlerinde de, Kurbân Bayramı devâm edecek. Bilindiği gibi, hicretin ikinci yılında, müdâfaa için cihâda izin verildi; Müslümanların kıblesi Kâ'be-i şerîfe oldu. Yine hicretin 2. senesinde, oruç farz oldu; Ramazân ayında, terâvîh namâzı kılınmaya başlandı ve sadaka-i fıtır vermek vâcip oldu; zekât vermek de farz oldu. O senenin Zilhicce ayında da, kurban kesmek ve bayram namazı kılmak vâcip oldu. Ma'lûm olduğu üzere kurbân ibâdeti, dünyâya gönderilen ilk insan ve aynı zamanda ilk Peygamber olan Hz. Âdem'den beri bilinen ve yapılagelen bir ibâdettir. Bazı ehliyetsiz ve konunun uzmanı olmayan kişilerin, zaman zaman, radyo ve televizyonlarda kurbân mevzûu ile alâkalı olarak gelişigüzel söyledikleri; kitap, dergi ve gazetelerde yazdıkları, nakle ve akl-ı selîme uymayan, indî söz ve yazılarına rastlıyoruz; tabîî ki bu kıymetsiz söz ve yazılara i'tibâr edilemez. Kurbân ibâdeti, Kur'ân-ı kerîmde [Bakara Sûresi, 67-71, 196; Mâide Sûresi, 2, 27, 95, 97, 103; Hac Sûresi, 34, 36-37; Sâffât Sûresi, 102-107; Fetih Sûresi, 25; Kevser Sûresi, 2] muhtelif yönleriyle beyân buyurulmaktadır. Bu konuda, Peygamber Efendimizin de birçok hadis-i şerifleri vardır. İslâm âlimleri de, gerek konuyla alâkalı âyet-i kerîme tefsîrlerinde ve hadîs-i şerîf şerhlerinde, gerekse fıkıh kitaplarında kurbân hakkında çok değerli bilgiler vermişlerdir. 14 asırdan beri de, kurbânla mükellef olan bütün Müslümanlar bu ibâdeti yapagelmişlerdir. Son İlâhî kitap olan Kur'ân-ı kerîmde, Hac sûresinin 34. âyet-i kerîmesinde meâlen şöyle buyurulmaktadır: "Her ümmet için, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbânlık hayvanların üzerlerine O'nun adını anarak kurbân kesmeyi meşrû' kıldık..." Bakara 196; Mâide 2, 95, 97 ve Fetih 25'te hacda kesilen kurbânlar; Mâide sûresinin 27. âyetinde, Âdem aleyhisselâmın 2 oğlunun kestikleri kurbân, 103. âyetinde ise adak kurbânı; Hac suresinin 36-37. âyetlerinde umûmî olarak kurbân ibâdeti; Sâffât suresinin 102-107. âyetlerinde de Hz. İbrâhîm aleyhisselâm'ın kestiği kurbân zikrolunmuştur. Kevser sûresinde ise, Peygamber Efendimize farz olan, fakat (Hanefî mezhebine göre) ümmetinden zengin olanlara vâcip kılınan, (Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre ise sünnet-i müekkede olan) kurbân beyân buyurulmaktadır. BAYRAM GÜNLERİ Bilindiği üzere, bayram günleri, günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günlerdir. Makâlemizin sonunda ifâde edelim ki, Müslümânlar, her yıl, "Ramazân ayı"nda ve "Arefe günü"nde günâhları afv edildiği için sevinirler, sürûrları avdet eder. Bundan dolayı Arapça'da bayrama "îd" denilmiştir. Dînimize göre, bayram ikidir. Birincisi, Arabî aylardan Şevvâl ayının birinci günü "Ramazân bayramı"; ikincisi, Zilhicce ayının onuncu günü [ya'nî bugün] "Kurbân bayramı"dır. [Bildiğimiz gibi, Ramazan bayramı üç gün, Kurban bayramı ise dört gündür.] Peygamber Efendimiz Mekke-i mükerreme'den Medîne-i münevvere'ye hicret edince, Medînelilerin Câhiliye âdetlerinden kalma bayramları kutladıklarını gördü ve onları îkâz etti; "Allahü teâlâ, size onlardan daha hayırlı iki bayramı (Ramazân ve Kurbân Bayramlarını) ihsân etti" buyurdu. [Cenâb-ı Hak, milletçe, sıhhat ve âfiyet içerisinde, daha nice bayramlara kavuştursun.]