Mîlâdî yılbaşı yaklaştı -1-

A -
A +

Bi­lin­di­ği gi­bi, dün­yâ­ya gön­de­ri­len ilk in­san ve ay­nı za­man­da ilk Pey­gam­ber olan Âdem aley­his­se­lâ­ma, Al­lah ta­ra­fın­dan vah­ye­di­len sa­hî­fe­ler­de, in­san­la­ra lâ­zım olan dîn ve dün­yâ­ya âit bil­gi­ler mev­cut­tu. Za­man ve tak­vîm bil­gi­le­ri de, ilk de­fâ bu sa­hî­fe­ler­den öğ­re­nil­miş­tir. Za­mâ­nı se­ne, mev­sim, ay, haf­ta, gün ve sâ­at gi­bi sâ­bit bö­lüm­le­re ayı­ran, dî­nî-mil­lî gün ve bay­ram­la­rı gös­te­ren cet­vel­le­re "Tak­vîm" de­nir. Her mil­le­tin ve ce­mi­ye­tin ken­di­si­ne esâs ka­bul et­ti­ği bir tak­vî­mi ol­du­ğu gi­bi, bir­çok mil­le­tin müş­te­re­ken kul­lan­dı­ğı tak­vîm­ler de var­dır. TAK­VÎM VE SE­NE­LER Tak­vî­min esâ­sı tâ­rih, yâ­ni se­ne­dir. Tâ­rih­ler "Hic­rî (Ka­me­rî, Şem­sî)", "Rû­mî", "Mâ­lî", "Mî­lâ­dî" gi­bi isim­ler alır­lar. Tak­vîm için mü­him bir hâ­di­se "Tâ­rih ba­şı" ola­rak ele alı­nır. Hı­ris­ti­yan­lık­ta bu baş­lan­gıç, Îsâ aley­his­se­lâ­mın do­ğu­mu zan­ne­di­len tâ­rih­tir. Doğ­du­ğu yı­la sı­fır, on­dan ön­ce­si­ne "Mî­lât­tan ön­ce", son­ra­sı­na da "Mî­lât­tan son­ra" de­nil­miş­tir. İs­lâ­mi­yet­te, hic­rî ay­la­rın dı­şın­da, gü­neş yı­lı­nın [mî­lâ­dî se­ne­nin] ay­la­rı için­de, mî­lâ­dî tak­vî­me gö­re kut­la­nan her­han­gi bir mü­bâ­rek gün, hiç­bir kıy­met­li gün yok­tur. Me­se­lâ, Mar­tın (20.) "Nev­rûz" de­ni­len gü­nü ve Ma­yı­sın (6.) "Hı­dı­rel­lez=Hıd­rel­lez" gü­nü ve Ey­lü­lün (20.) "Mih­ri­cân" gü­nü, bâ­zı ül­ke­ler­de mü­bâ­rek sa­yı­lı­yor­sa da, Müs­lü­man­lık­ta bu gün­le­rin di­ğer gün­ler­den fark­lı bir de­ğe­ri yok­tur. No­el gü­nü ve ge­ce­si de böy­le­dir. Dî­ni­miz­de­ki, mü­bâ­rek gün­ler ve ge­ce­ler hep hic­rî-ka­me­rî ay­la­ra gö­re­dir. Ha­kî­kat­te, mî­lâ­dî se­ne, Müs­lü­man­la­rın se­ne­si olan hic­rî se­ne gi­bi doğ­ru ve kat'î ol­ma­yıp, gü­nü de, se­ne­si de şüp­he­li ve yan­lış­tır. Zâ­ten Haz­ret-i Îsâ'nın do­ğu­mu hak­kın­da, o za­ma­nın edîb ve mü­nev­ver­le­ri­nin eser­le­rin­de hiç­bir bil­gi­ye rast­lan­ma­mak­ta­dır. Çün­kü, Îse­vî­ler az olup asır­lar­ca giz­li ya­şa­dık­la­rın­dan, mî­lâd doğ­ru ola­rak an­la­şı­la­ma­mış­tır. Ara­lık ayı­nın 21'in­de, 25'in­de ve­ya Ocak ayı­nın 6'sın­da ya­hut baş­ka gün ol­du­ğu sa­nıl­dı­ğı gi­bi, bu­gün­kü mî­lâ­dî se­ne­nin beş se­ne faz­la ol­du­ğu, çe­şit­li dil­ler­de­ki ki­tap­lar­da ya­zı­lı­dır. Hat­tâ İmâm-ı Rab­bâ­nî haz­ret­le­ri­nin bil­dir­di­ği­ne gö­re, üç­yüz se­ne­den faz­la ola­rak nok­sân­dır ve İsâ aley­his­se­lâm ile Mu­ham­med aley­his­se­lâm ara­sın­da­ki za­man, bin se­ne­den az de­ğil­dir. "NO­EL BA­BA" BİR HU­R­FE Mİ­DİR? Hı­ris­ti­yan âle­mi­nin, "No­el" kut­la­ma­la­rı, Ro­ma İm­pa­ra­tor­la­rı­nın bi­rin­ci­si olan Kos­tan­tin [Kons­tan­tin] ile baş­lar. Kos­tan­tin, Ef­lâ­tûn'un or­ta­ya koy­du­ğu "Tes­lîs=Tri­ni­te" ya­ni üç tan­rı inan­cı­nı, pa­paz­la­ra yaz­dır­dı­ğı ye­ni "İn­cîl"e koy­dur­du ve "No­el ge­ce­si"ni bay­ram ilân et­ti. Böy­le­ce ye­ni bir Hı­ris­ti­yan­lık dî­ni doğ­muş ol­du. Hâl­bu­ki Îsâ aley­his­se­lâ­mın İn­cîl'in­de ve Ha­vâ­rî­le­rin­den Bar­na­bas'ın yaz­dı­ğı İn­cîl'de, Al­lah'ın bir ol­du­ğu bil­di­ril­miş­ti. Ma­kâ­le­mi­zin bu­ra­sın­da şu­nu ifâ­de ede­lim ki, Hı­ris­ti­yan­la­rın kut­la­dık­la­rı "No­el"in bir uy­dur­ma­dan ibâ­ret ol­du­ğu, hat­tâ ba­zı Hı­ris­ti­yân teş­kî­lât­la­rı­nın da ar­tık "No­el"i bir "hu­râ­fe" ka­bûl et­tik­le­ri, dün­yâ ba­sı­nın­da çı­kan ha­ber­ler ara­sın­da­dır. Ni­te­kim, ABD'de ya­yın­la­nan 17 Ara­lık 1996 ta­rih­li haf­ta­lık "News­we­ek" der­gi­si bu ger­çe­ği şöy­le di­le ge­tir­miş­tir: "No­el Ba­ba bir hu­râ­fe­den ibâ­ret­tir; ger­çek­le hiç­bir il­gi­si yok­tur. Ti­câ­rî mak­sat­lar­la son­ra­dan uy­du­rul­muş­tur. He­di­ye­lik eş­yâ sek­tö­rü­ne mil­yon­lar­ca do­lar ka­zan­dı­ran No­el Ba­ba, ka­pi­ta­liz­min oyun­ca­ğı ol­muş­tur. Ta­rih­çi Step­han Nis­sen­ba­un, 'The batt­le for Christ­mas: Yıl­ba­şı ile Mü­câ­de­le' ki­ta­bın­da Hı­ris­ti­yan­lı­ğın te­me­lin­de yıl­ba­şı kut­la­ma­la­rı­nın ve No­el Ba­ba­nın bu­lun­ma­dı­ğı­nı, bu­nun ya­sak­lan­ma­sı­nın ge­rek­li ol­du­ğu­nu bil­dir­mek­te­dir..." NO­EL İLE YIL­BA­ŞI ARA­SIN­DA­Kİ FARK Şu bir ger­çek ki, as­lı ol­sa da ol­ma­sa da, bu­gün Hı­ris­ti­yan­lar "No­el"i dî­nî bir ge­rek­çey­le, ya­ni ibâ­det ni­ye­tiy­le kut­lu­yor­lar. Bu­nun için bu­gün, bir Müs­lü­man bu­nu ka­bûl ede­rek ve­ya et­me­ye­rek No­el kut­la­ma­la­rı­na ka­tı­la­maz, bu­na de­ğer ve­re­mez. Yal­nız şu­nu önem­le be­lir­te­lim ki, "No­el" ile "Yıl­ba­şı" fark­lı fark­lı şey­ler­dir. Ye­ni yı­lı teb­rîk et­mek­te, ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­nî et­mek­te dî­nen mah­zûr yok­tur. Yıl­ba­şı, di­ğer gün­ler­den fark­lı de­ğil­dir. Hat­tâ bu ge­ce­de, özel iş­ler yap­mak, me­se­lâ mev­lid oku­mak, soh­bet top­lan­tı­la­rı dü­zen­le­mek de uy­gun de­ğil­dir. Böy­le ya­pı­lır­sa, bu ge­ce­ye dî­nî bir hü­vi­yet ka­zan­dı­rıl­mış olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.