Bilindiği üzere, Roma İmparatoru Büyük Kostantin [Konstantin], putperestken mîlâdın 313. senesinde Hıristiyanlığı kabûl etti. Putperestlikten birçok şeyleri de maalesef Hıristiyanlığa soktu; 25 Aralığı da yılbaşı olarak kabûl etti. Sonunda Hıristiyanlar her sene bu geceyi "Mîlâd" ve "Noel" olarak kutlamaya başladılar. Hazret-i Îsâ'nın doğum günü olduğu zannedilen 25 Aralıkta kutlanan Hıristiyan yortusu(bayramı)na "Noel (Christmas)" denilir. Noel Baba yortusu, daha ziyâde mîlâdî senenin Aralık ayının 24. gününün gecesi kabûl edilmiştir. Bununla berâber, dünkü makâlemizde de bahsettiğimiz gibi, 24 Aralık ile 6 Ocak arasında olduğunu kabûl eden Hıristiyanlar da vardır. Ermeni kiliseleri hiçbir zaman Noel'i kabûl etmeyip, Hazret-i Îsâ'nın doğumunu hep 6 Ocak'ta kutlamayı sürdürmüşlerdir. Îsâ aleyhisselâmın doğum günü, net bir şekilde belli olmayınca, Noelin mânâsı da efsâneden öteye gidememektedir. Nitekim 21 Aralık 1993 tarihli "Milliyet" ve 24 Aralık 1993 tarihli "Türkiye" gazetelerinde, bu konuda, İngiliz Durkan Başpiskoposu Dr. David Jenkis'in bir beyânâtı çıkmıştı. Bu beyânâtta, Noel Baba bayramının (yortusunun) bir safsata ve efsâne olduğu, yine İncîl'de geçen Noel'le ilgili sözlerin de birer peri masalı ve efsâne olduğu açıklanmıştı. Dr. David'in bu sözlerini, diğer ünlü İngiliz dîn adamlarından St. Albans Başpiskoposu John Taylor, Anglikan Çevre Bakanı John Gummer, "Kilisenin öğrettikleri çok açık. Dünyâdaki milyonlarca insan, İncîl'deki masallarla uyutulmaya çalışılıyor" sözleriyle desteklediler. New York Üniversitesinde târih profesörü olan Waelangi Ferguson diyor ki: "Hıristiyanların yortuları putperest yortularıyla aynı târihlere rastlar. Meselâ Noel târihi, İran ve Roma'da güneş tanrısı Mitharas'ın doğum târihiydi. Ayrıca bu târih çok eskiden beri putperest dünyâsında önemli bir yortu günüydü." YILBAŞININ BİZLERE HÂTIRLATTIKLARI Sevgili Peygamberimiz bir hadîs-i şerîfte buyuruyor ki: "Bir kavmin işini seven, o amelleri işlemese de, kıyâmette onlarla haşrolur." [Hatîb Bağdâdî] "Bir kavme benzeyen onlardandır" hadîs-i şerîfi de var. Gayr-i müslimlerin nelerine benzeyen kâfir olur, nelerine benzemek câizdir? Ma'lûmdur ki, bize gayr-i müslimlerden gelen şeyler iki çeşittir: Birincisi, dînlerinin gereği olarak yaptıkları şeylerdir. Meselâ boyunlarına haç takmaları, bellerine zünnar bağlamaları, Noel, yortu kutlamaları bu kısma girer. Bunları dînlerinin gereği olarak yaptıkları için, bir Müslümân, bunları ne niyetle takarsa taksın, hattâ şaka için, Hıristiyanlarla alay etmek için dahî yapsa, dînden çıkar. Hıristiyanların dînlerinin gereği, ibâdet niyetiyle yaptıkları, giydikleri bütün şeyler de böyledir. Bunun için, Hıristiyanlardan gelen şeylerin önce aslına bakmak lâzımdır. Hıristiyanlar, bunu ne için yapıyorlar? Dînlerinin îcâbı olarak mı, yoksa âdet olarak mı? Bu husûs çok önemlidir. İkincisi, kâfirlerin dînleri ile ilgisi olmayıp, âdet olarak yaptıkları şeylerdir. Meselâ, ceket, pantolon giymeleri, kravat takmaları, âdet olarak yaptıkları şeylerdir. Bir Müslümânın bunları kullanmasında mahzûr yoktur. Yukarıdaki hadîs-i şerîfte geçen benzemek, îmân ve ibâdetlerde benzemektir. Kılık-kıyâfetle ilgili şeyler âdettir; çirkin olmayan âdetlerde kâfirlere benzemek günâh olmaz. İbâdette kâfirlere benzemek bazı yerlerde mekrûh, bazı yerlerde harâm, bazı yerlerde küfür olur. Mesela haç takmak küfürdür. "Nevrûz" veya "Mihricân" günlerinde, bunların isimlerini söyleyerek hediye vermek harâmdır. Bu günleri bayram bilerek vermek, küfür olur. Noel gününde, kâfirlerin paskalya ve yortularında, onlar gibi bayram yapmak da küfürdür. Netîce olarak belirtelim ki, İslâm dîninde, kâfirlerden her kavmin, her memleketin âdeti olarak yaptıkları ve kullandıkları şeylerden, harâm olmayıp, insanlara faydalı olanları yapmak ve kullanmak günâh değildir.