Nisan'ın 2. haftasından bu yana Mısır hakkında makâleler yazıyoruz. Bugünkü makâleyle konumuzu bitireceğiz. İnşâallah ileride fırsat bulursak, Mısır konusuna yeniden döneriz... SULTÂN HASAN CÂMİİ Bir Memlûk dönemi yapısı olan, 1356'da inşâ edilmiş bulunan Sultân Hasan Câmii, aslâ tamâmen bitirilememiş olsa da, İslâm dünyâsının en büyük anıtlarından biri olarak yüceltilegelmiştir. Sultân Hasan Câmii, çok önemli bir târihî özelliğe sâhip. Burası uzun yıllar Şâfiî, Hanefî, Mâlikî ve Hanbelî mezhebinin bir arada okutulduğu en büyük medrese olma özelliği taşımıştır. O sebeple İslâm ilim tarihinde çok önemli bir konuma sâhip olmuştur. Sultân Hasan Câmii, aynı zamanda dört mezhebe yönelik eğitim verilen bir medreseydi ve ayrıca Kâhire'nin içinde cuma namazı kılınan ilk medrese statüsündeydi. 400 öğrenci için barınma mekânları içeren yapı, Kâhire câmilerinin mimârî oranları bağlamında en büyüklerindendir. Yüksek mâliyeti sebebiyle, Sultân Hasan'ın câminin tamâmını inşâ etmekten vazgeçmeyi düşündüğü, inşâatı bir süre durdurduğu, fakat câmiyi bitiremediği söylentilerinin çıkmasından çekinerek yapıma yeniden başladığı söylenmektedir. Çocuk yaşta tahta geçen Sultân Hasan, önemli Mısır yöneticilerinden sayılmamaktadır. Tahta çıkışından kısa bir süre sonra öldürülen sultânın cesedi sak≠lanmış, aslâ bulunamamıştır. Bu sebeple adına yaptırılan Kâhire'nin en büyük türbesi, Mısır emîrlerinden biri gömülünceye dek, bir asrı aşkın boş kalmıştır. MEHMED ALİ PAŞA CÂMİİ Kâhire'de Mukattam Tepelerinden birinin üzerinde şehre hâkim Kal'atü'l-Cebel (Kâhire Kalesi) içinde Osmânlıların Mısır vâlîsi Kavalalı Mehmed Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Câminin husûsiyeti, Osmânlı selâtîn câmileri tarzında oluşudur. Câmi, Fethiye, Elbistân ve Humus Ulu Câmilerine benzer. Mihrabın önü yarım kubbeyle örtülüdür; bu bakımdan benzeri bulunmamaktadır. İnşâsına 1830 tarihinde başlandı. 1849 senesinde Kavalalı Mehmed Ali Paşa vefât ettiğinde, ancak kaba inşâatı bitmişti. Hıdiv Abbâs Hilmî ve İsmâîl Paşa câmiyi tamâmladı. 1879'da mermerleri yenilendi. 1931-1939 arasında kubbe ve kemerleri ta'mîr gördü. Câmiyi, İstanbul'dan getirilen Mi'mâr Boşnak Yûsuf Ağa ve ekibi inşâ etmiştir. Câmi kubbeli bir harîm ile şadırvanlı bir avludan müteşekkildir. Harîm kare şeklinde ve dört fîl ayağı üzerindedir. Kubbenin zeminden yüksekliği 52 metredir. Dört yanında dört yarım kubbe, köşelerde de dört tâm küçük kubbe bulunmaktadır. Fîl ayakları 2.2 metre kalınlığındadır. Yukarı çıktıkça 1.9 metreye kadar düşer. Duvarlar ve fîl ayakları beyaz mermerle kaplıdır. Bu mermerler, Güney Mısır'daki Beni Süveyf'ten getirilmiştir. Mermer kaplama 11 metre devâm eder. Sonrası yaldızlı motiflerle bezelidir. Câminin ahşap minberi, Mısır câmilerindeki en büyük ahşap minberdir. Altın yaldızla bezelidir. Aynalığında Mehmed Ali Paşa hânedânının güneş şeklindeki arması mevcuttur. Bu minber, uzakta kaldığı için, 1939 senesinde, Melik Fârûk tarafından pirinç kapılı ve kırmızı mermer kakmalı bir minber yaptırılıp mihrâbın hemen yakınına konmuştur. Kuzeybatı duvarında müezzin mahfeli vardır. Sekiz sütun üzerine oturtulmuş pirinç korkuluklu mahfel de Anadolu câmilerindeki emsâli gibidir. Câminin iki minâresi vardır. 84 metre yüksekliğindedir. Taş korkuluklu iki şerefesi vardır. KABRİ BATI KÖŞESİNDEDİR Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın kabri de câminin batı köşesindedir. Küçük kubbelerle örtülü ve pirinç parmaklıkla çevrili bir mekân içinde Mehmed Ali Paşa'nın mermer sandûkası bulunur. Avlu, 54x53 metre genişliğindedir. Etrâfı revâklarla çevrilidir. Revâkların kuzeybatıda yer alanlarının ortasında bir sâat kulesi vardır. Bunu 1848 senesinde Fransa Kralı Louis Philippe hediye etmiştir. Güneydoğudaki revâklar câmiin son cemâat yerini teşkîl eder. Harîm tarafındaki pencere ve kapı üzerinde Fetih Sûresi yazılıdır. Kapı kemerinin köşeliklerinde, zamanın pâdişâhı Sultân Abdülmecîd'in ismi vardır. Avlunun ortasındaki kubbeli şadırvan 1847 senesinde yapılmıştır. Kubbesi sekiz dilimli mermer sütuna oturtulmuştur. İçinde abdest ile alâkalı âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler yazılmıştır. [Böylece, 3 haftadan beri Mısır'ın bazı târihî eserlerine, kısa kısa da olsa, temâs etmiş bulunuyoruz. İnşâallah ileride bir fırsat daha bulursak, Mısır'da medfûn büyük peygamber, sahâbî, âlim ve velîlerden bahsetmeyi arzû ediyoruz.]