Molla Câmî kimdir -1-

A -
A +

Arap ülkelerinden birinde okuyan bir gencin, Arapça öğretimi konusunda yazdığı bir kitâbında, İmâm-ı Birgivî, Molla Câmî, Seyyid Şerîf-i Cürcânî gibi büyük Türk âlimlerine dil uzatması üzerine, 2008 yılının Ekim-Kasım aylarında yazdığımız 5 makâlemizde, Arapça Öğretimi ve İmâm Birgivî hakkında bazı cevaplar yazmıştık. Bugün de birazcık Molla Câmî hazretlerinin ilminden bahsetmek istiyoruz. İmâm Muhammed Şeybânî hazretlerinin soyundan olan ve Anadolu'da "Molla Câmî" diye tanınan, "Câmî" ve "Mevlânâ" nisbetleriyle meşhûr, "Nûreddîn" lakabına sâhip Abdürrahmân bin Nizâmeddîn Ahmed, Hirât'ta yetişen âlim ve velîlerin en büyüklerindendir. Hirât'ta Şeyhülislâm idi. 817(m.1414)'de İran'ın Câm kasabasında doğdu. 898 (m. 18 Muharrem 1492) senesinde, Cum'a ezânı okunurken Hirât'ta vefât etti. Beş yaşında iken Muhammed Pârisâ hazretlerinin huzûruna götürülüp, onun teveccühlerine mazhar oldu. Mevlânâ Sa'düddîn-i Kaşgârî'den feyz alarak kemâle geldi ve irşâda me'zûn oldu. Çok kerâmetleri görüldü. Mevlânâ Abdürrahmân'ın babası Nizâmeddîn Ahmed, ilim ve takvâ sâhibi idi; harâmlardan şiddetle kaçardı. Oğlunun da ilim ehli olması için Hirât'taki Nizâmiyye Medresesi'ne getirdi. O sırada Abdürrahmân Câmî henüz küçüktü, bulûğ yaşına gelmemişti. Fakat medresede, zekâsı, mes'eleleri anlamaktaki fevkalâde kavrayışı ile, hocaları ve arkadaşları üzerinde büyük bir te'sîr bıraktı. Tahsîlinin başlangıcında, "Muhtasar" ve "Telhîs" isimli kitaplar üzerinde çalışırken, daha önce gelen ileri sınıftaki arkadaşları "Şerh-i Miftâh" ve "Mutavvel" isimli kitapları okuyorlardı... Mevlânâ Abdürrahmân, kısa zamanda kendi kitaplarını bitirip, en ileri seviyedeki arkadaşlarının okuduğu kitapları okumaya başladı. Bu derece sür'atle arkadaşlarına yetişip onları geçmesi, herkesi şaşırttı... Semerkand'da, dîn ilimlerinden başka, diğer fen ilimlerine de ilgi duyan Molla Câmî, Uluğ Bey zamanında Bursalı Kâdızâde Rûmî'nin matematik derslerine devam etmiştir. Mevlânâ Abdurrahmân Câmî, kısa zamanda aklî ve naklî ilimleri öğrendi. Öyle ki, Hirât'ta meşhûr olan beş âlimden birisi oldu. Bu sırada Hirât'ta, meşhûr astronomi âlimi Ali Kuşçu ile görüştü. Ali Kuşçu, Molla Câmî'ye astronomi ilmine dâir gayet güç suâllerden birkaç tanesini sordu. O da hepsini, en ince ayrıntılarına kadar ayrı ayrı cevaplandırdı. Ali Kuşçu, bu cevaplara hayrân kalmış ve "Molla Câmî ile karşılaştıktan sonra, anladım ki, ondaki bilgiler normal yol ile elde edilen bilgilerden değildir; Allahü teâlânın ona olan bir ihsânıdır" demiştir. Çok kitap yazdı. "Nefehâtü'l-Üns min Hadarâti'l-Kuds", "Şevâhid-ün-nübüvve" kitapları meşhûrdur. Molla Câmî hac dönüşünde, Sultân Hüseyin Baykara'nın kendisine tahsîs ettiği medresede ders vermeye başladı. Arab diline ve edebiyâtına büyük ilgi duyan Câmî, bu dilde birçok eser yazmıştır. Oğlu Ziyâüddîn Yûsuf için yazmış olduğu "El-fevâidü'z-Ziyâiyye fî şerhi'l-Kâfiye" adlı Arabca gramer kitâbı, Müslümân Türkler arasında "Molla Câmî" adıyla çok tanınmış olup asırlardan beri medreselerde ders kitâbı olarak okutulmaktadır. Molla Câmî, bir gün rü'yâsında Sa'düddîn-i Kaşgârî hazretlerini görmesi üzerine, o anda bulunduğu Horasân'dan hemen yola çıkıp, Hirât'a geldi ve Sa'düddîn-i Kaşgârî'nin huzûruna girdi. Onun sohbeti ile şereflendi. Bu sohbette, kalbinde pekçok değişikliklere şâhid oldu. Sa'düddîn-i Kaşgârî'nin ba'zı kerâmetlerini görünce, ona bağlılığı daha da arttı. Zâhirî ilimlerin yanı sıra, bâtınî ilimlerde de yükselmek için Sa'düddîn hazretlerine canla-başla hizmet etmeye, onun teveccühlerine kavuşup, fevkalâde olgunluklara sâhip olmaya başladı. Sa'düddîn-i Kaşgârî, Molla Câmî'nin ilk geldiği gün; "Rabbimize hamdolsun ki, Mevlânâ Abdürrahmân gibi bir şahin bizim tuzağımıza düşmüştür. Artık bizim bunu zâyi etmememiz, iyi yetiştirmemiz lâzımdır" buyurdu. Artık hep onunla meşgûl olmaya başladı. Molla Câmî'nin, Sâ'düddîn-i Kaşgârî'nin talebesi olduğunu işiten Muhammed Câcermî; "Beş yüz yıldan beri Horasân toprağının bir benzerini yetiştiremediği bir ilim ehlini, Mevlânâ Sa'düddîn-i Kaşgârî, bir teveccühte yolundan çevirdi ve kendi 'Ahrâriyye' ismi verilen yoluna aldı" buyurdu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.