Mübârek geceler, İslâm dîninin kıymet verdiği gecelerdir. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Berât gecesinde çok ibâdet ve duâ ederdi. Çünkü kendileri, "Berât gecesini ganîmet, fırsat biliniz! Çünkü belli bir gecedir [Şa'bânın 15. gecesidir]. Kadir Gecesi çok büyük ise de, hangi gece olduğu belli değildir. Bu gece, çok ibâdet yapınız; yoksa, kıyâmet gününde pişmân olursunuz" buyurmuşlardır. Kıyâmette pişman olmamak için, bu geceyi ganîmet bilmeli, bolca tevbe ve istiğfâr etmeli, çokça kaza namazları kılmalı, Kur'ân-ı kerîm okumalı, bütün Müslümanlara da duâ etmelidir. Peygamber Efendimiz, Berât gecesinde, "Allahümmerzuknâ kalben takıyyen mineş-şirki beriyyen lâ kâfiren ve şakıyyen" duâsını okurdu. Mübârek gecelerde, tevbe ve istiğfâr etmek, Allahü teâlâya ilticâ etmek, yalvarmak, günâhlarını düşünmek, ayıplarını-kusurlarını hâtırlamak, kıyâmetteki azâpları düşünüp korkmak, Cehennemin sonsuz acılarından titremek lâzımdır. Afv ve mağfiret için çok yalvarmalıdır. Gâfil olmamalı, bu geceleri mutlaka ihyâ etmelidir. Bu gecelerde, Allahü teâlânın ihsân ettiği bütün ni'metlere şükretmeli, yapılan hatâlar, günâhlar için de tevbe-istiğfâr etmeli, Cehennem ateşinden kurtulmayı istemelidir. "Yâ Rabbî! Bize dünyâ ve âhiret saâdeti ihsân eyle"; "...Bize hidâyet verdikten sonra, kalblerimizi kaydırma..." diye de duâ etmelidir. Şa'bânın 15. günü, Hasan-ı Basrî hazretlerinin yüzü, sanki mezârdan çıkmış gibi çok solgun görülürdü. Bu üzüntüsünün sebebini sorduklarında buyururdu ki: "İlm-i yakîn ile biliyorum ki, günâhlarım vardır. Günâhlarım affedilmezse, sevâplarım da kabûl edilmezse, hâlim nice olur diye korkumdan benzim sararıyor." İçerisinde bulunduğumuz Şa'bân-ı şerîf ayı, hayırların çoğaldığı, bereketlerin indiği, hatâların terk edildiği, günâhların örtüldüğü bir aydır... Mübârek Berât (veya Berâet) gecesinde, yeryüzüne rahmet, bereket, iyilik, afv ve mağfiret indiği için, Kur'ân-ı kerîmde bu geceye "leyle-i mübâreke=Mübârek gece" denilmiştir. Tefsîrlerde bildirildiği üzere, Kur'ân-ı kerîm, bu gece, topluca "Levh-i mahfûz"a indirilmiştir. Bu husus, Duhân sûresinin başında bildirilmektedir. Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Hâ-mîm! Apaçık olan Kitâb'a andolsun ki, biz onu [Kur'ânı] mübârek bir gecede indirdik. Elbette biz insanları uyarmaktayız..." [Duhân, 1-3] Bilindiği üzere, Kur'ân-ı kerîmin iki türlü inişi vardır: Birincisi Levh-i mahfûza toptan inişi. Diğeri de semâ-i dünyâya ve oradan da Peygamber Efendimize inmeye başlaması ki, bu da Kadir Gecesinde olmuştur. Bu husûs da, Kadir sûresinde bildirilmektedir. Sevgili Peygamberimiz, hadîs-i şerîflerinde buyurdu ki: "Şabanın 15. gecesini ibâdetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allahü teâlâ buyurur ki: 'Affedilmek isteyen yok mu, günâhlarını affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Dertli olan yok mu, sıhhat-âfiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim. Bu hâl, fecre [sabâha, imsâk vaktinin bitimine] kadar devâm eder." [İbn-i Mâce] Bilindiği üzere Cenâb-ı Hak, hiçbir şey yaratmadan önce, ezelde her şeyi takdîr etmiş, dilemiştir. Bunlardan, bir yıl içinde olacak her şeyi, Şa'bân ayının 15. gecesinde yani "Berât gecesi"nde meleklere bildirir. Doğumlar, ölümler, terfîler, tenzîller vs. liste hâlinde meleklere verilir. Bütün kâinâtın yaratıcısı ve sâhibi olan Yüce Allah, Berât Gecesinde, ezelî ilminde mevcût olan sırların bir yıllık bölümünü, "Levh-i Mahfûz"a indirir ve yeni bir yıl için, Melekleri, yapacakları işler bakımından görevlendirir. Bir yıl içinde doğacak her çocuk, bu gece deftere geçirilir. Bir yıl içinde öleceklerin isimleri, bu gece özel deftere yazılır. Bu gece herkesin rızkı tertîp olunur. Bu gece herkesin amelleri [işleri] Allahü teâlâya arz olunur. İmâm-ı Rabbânî hazretleri vefât etmeden altı ay önce, Şa'bân ayının 15. gecesi olan "Berât kandili"ni, kendi husûsî odasında ihyâ eyledi. O gece yarısı, kıymetli hanımının bulunduğu odaya geldi. Hanımı dedi ki: "Bu gece ecellerin ve amellerin takdîr edildiği gecedir. Kim bilir Allahü teâlâ, kimin defterine "ölecek" ve kimin defterine "yaşayacak" diye kaydetti?" İmâm-ı Rabbânî hazretleri bu sözü duyunca; "Niçin tereddüt ve şüphe ile söylüyorsun? Ya isminin, dünyâda yaşayacaklar sahîfesinden silindiğini görenin hâli nice olur?" buyurdu. Bunu söyleyince, kalbinden bir âh çekti. Böylece İmâm-ı Rabbânî hazretleri, o sene vefât edeceğine kerâmetiyle işâret buyurmuşlardı. Bir hadis-i şerifte, "Şa'bân ayının onbeşinci gecesini ihyâ edenleri, Allahü teâlâ affeder. Yalnız, müşrikleri, sihir yapanları, anaya-babaya eziyyet edenleri, bid'at ehlini, zinâ edenleri ve şarap içmeye devam edenleri affetmez" buyuruldu. Yukarıda sayılan günâhlardan hâlisâne tevbe edilirse, Allahü teâlâ hepsini affeder. Diğer bir hadîs-i şerîfte: "Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi fazîletlidir. Allah, o günlerde duâ edenlerin isteklerini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsâna nâil olurlar. Bunlar: Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berât gecesi, Cuma gecesi ve günleri" [Deylemî] Bize düşen iş böyle geceleri ve gündüzleri, namâzla-niyâzla, duâyla, tevbe ve istiğfârla geçirip Cenâb-ı Hakk'ın yüce merhametine sığınmak; bizi ve sevdiklerimizi, râzı olduğu kulları zümresine ilhâk buyurmasını dilemektir. Şüphesiz ki O'nun gücü, her şeye yeter.