Üç ayların ilki olan Receb ayının ilk Cum'a gecesi, mübârek "Regâib Kandili", 27. gecesi ise mübârek "Mi'râc Kandili" idi... "Mi'râc Gecesi"nde, Allahü teâlâ, hiçbir Peygambere, hiçbir mahlûkuna vermediği ni'metleri, Habîbine ihsân etmiştir. Onu kendine davet etmiş, o yedi kat gökleri geçmiş, her gökte büyük bir Peygamberi görmüştür. Resûlullah (aleyhisselâm), bu "İsrâ ve Mi'râc" yolculuğunda Kürsî, Arş ve rûh âlemlerini geçip, Cenneti, Cehennemi, sayısız şeyleri görmüş; hiçbir mahlûkun bilemeyeceği, anlayamayacağı ni'metlere kavuşup, Allahü teâlânın dilediği yüksekliklere ulaşmıştır. Mekânsız, zamânsız, cihetsiz, sıfatsız olarak Allahü teâlâyı da görmüş; gözsüz, kulaksız, vâsıtasız, ortamsız olarak Rabbi ile konuşmuştur. Bize de çok kıymetli bazı hediyeler getirmiştir. 8 gün evvel idrâk ettiğimiz Şa'bân ayında da çok mübârek bir gece vardır ki bu gece Berât gecesidir. Bilindiği gibi, Şa'bân ayınının 14. gününü 15. gününe bağlayan gece [5 Ağustos 2009 Çarşamba], mübârek "Berât (veya Berâet) Kandili"dir. Aslı "Berâet" olan ve Türkçe'ye "Berât" olarak giren bu kelimenin sözlük anlamı, "Borçtan, hastalıktan, suç ve cezâdan kurtulmak" ise de, dînî literatürümüzde: "İlâhî afv ve rahmete nâil olmak, günâhlardan arınmak, temize çıkmak" ma'nâsını ifâde etmektedir. Bütün kâinâtın yaratıcısı ve sâhibi olan Yüce Allah, bu gece [Berât Gecesinde], ezelî ilminde mevcût olan sırların bir yıllık bölümünü, "Levh-i Mahfûz"a indirir ve yeni bir yıl için, Melekleri, yapacakları işler bakımından görevlendirir. Bilindiği üzere Cenâb-ı Hak, ezelde hiçbir şeyi yaratmadan önce her şeyi takdîr etmiş, dilemiştir. Bunlardan bir yıl içinde olacak (doğumlar, vefâtlar, terfî'ler, tenzîller, ameller, ömürler, ölüm sebepleri gibi) her şeyi, Şa'bân ayının onbeşinci (Berât) gecesinde meleklere bildirir. Kur'ân-ı kerîm Levh-i mahfûza o gece inmiştir. Bunlar, Duhân sûresinin 1-6. âyet-i kerîmelerinde bildirilmektedir. Allahü teâlâ, orada meâlen buyuruyor ki: "Hâ Mîm, (Helâl ile harâmı ve sâir hükümleri apaçık bildiren bu) Kitâba (Kur'ân-ı Kerîme) yemîn ederim ki, gerçekten biz onu [Kur'ânı] mübârek bir gecede indirdik. Muhakkak biz, (hak dîn İslâm'dan yüz çeviren) insanları uyaranlarız. (O, öyle bir gecedir ki, bu geceden gelecek senenin aynı gecesine kadar rızıklar, eceller ve benzeri) her hikmetli iş, katımızdan bir emir ile o zaman ayrılır. Hakîkat biz, Rabbinden bir rahmet (eseri) olarak (Peygamberler) gönderenleriz. Şüphe yok ki Allahü teâlâ (her şeyi) hakkıyla işiten, (her şeyi de) kemâliyle bilendir." [Duhân Sûresi, 1-6] Tefsîrlerde Kur'ân-ı kerîmin, Levh-i mahfûza bu gece indirildiği bildirilmektedir. Bilindiği gibi, Kur'ân-ı kerîmin iki türlü inişi vardır: Birincisi Levh-i mahfûza inişi, diğeri de semâ-i dünyâya ve oradan Peygamber Efendimize inişi. Birincisi Berât gecesinde olmuş, ikincisi ise Kadir gecesinde başlamıştır. Sevgili Peygamberimiz, hadis-i şeriflerinde buyurdular ki: "Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi fazîletlidir. Allah, o günlerde duâ edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsâna nâil olurlar. Bunlar: Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berât gecesi, Cum'a gecesi ve günleri" [Deylemî] Diğer hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: "Şa'bânın 15. gecesini ibâdetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allahü teâlâ buyurur ki: 'Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızk isteyen yok mu, rızk vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, âfiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim.' Bu hâl, fecre (imsâk vaktine, sabâha) kadar devâm eder." [İbn-i Mâce] "Cebrâîl aleyhisselâm gelip, 'Kalk, namaz kıl ve duâ et. Bu gece, Şa'bânın 15. gecesidir' dedi. Bu geceyi ihyâ edenleri Allahü teâlâ affeder. Yalnız, müşrik, büyücü, falcı, cimri, kinci, müşâhin [ya'nî bid'at ehli], içkici, fâizci ve zânîyi affetmez." [Taberânî] "Sâlih akrabâyı terk eden, ana-babaya âsî olan da bu gece affa kavuşamaz." (Beyhekî). [Ehl-i sünnet i'tikâdına göre, içki içmek, cimrilik, kin gütmek, ana-babaya isyân... gibi günâhları işleyen kâfir olmaz. Îmânı düzgün ise, günâhlarının cezâsını Cehennem'de çektikten sonra Cennet'e girer. Sevâpları günâhlarından daha çok ise, Cehennem'e hiç girmeden de Cennet'e gider.]