Mübârek ramazân ayına kavuştuk -1-

A -
A +

Evvelâ, bütün okuyucularımızın, 1 Eylül Pazartesi günü idrâkiyle şereflendiğimiz ramazân-ı şerîf aylarını cândan tebrîk eder, sıhhat ve âfiyet içerisinde ve sevdikleriyle birlikte nicelerine kavuşmalarını Cenâb-ı Hak'tan hâlisâne dileriz. Bildiğiniz gibi, mübârek Receb ve Şa'bân ayları ve içerisindeki mübârek kandiller (Reğâib, Mi'râc ve Berât geceleri) âdetâ göz açıp kapayıncaya kadar, çabucak gelip geçti. [Kısa bir özet yapacak olursak: A- 3 Temmuz 2008 (29 Cemâzil-âhir 1429) Perşembe günü, Regâib Kandili (ya'nî Receb-i şerîfin ilk Cuma Gecesi); 29 Temmuz 2008 (26 Recebü'l-ferd 1429) Salı günü de, Mi'râc Kandili idi. (Receb ayı bu sene 30 gün çekti.) B- 2 Ağustos 2008 Cumartesi, Şa'bân'ın ilk gecesi; 3 Ağustos 2008 Pazar günü de, 1 Şa'bânü'l-muazzam 1429 idi. 16 Ağustos 2008 (14 Şa'bânü'l-muazzam 1429) Cumartesi, Berât Kandili idi. 31 Ağustos 2008 (29 Şa'bânü'l-muazzam 1429) Pazar günü ise, Şa'bân ayı bitti. C- 31 Ağustos 2008 Pazar gecesi, ramazân ayının ilk gecesi idi, ilk Terâvîh namazı kılındı, ilk sahûra kalkıldı. 1 Eylül 2008 Pazartesi günü de, 1 Ramazânü'l-mübârek 1429 idi; 29 Eylül 2008 Pazartesi, 29 Ramazânü'l-mübârek 1429 olacak. D- 30 Eylül 2008 (1 Şevvâl-i şerîf 1429) Salı, Ramazân Bayramının 1. günü olacak; 1-2 Ekim Çarşamba-Perşembe günleri de bayram devâm edecek.] Bu senenin Ramazân ayının "İctimâ Vakti", 30 Ağustos Cumartesi günü Türkiye saatine göre 22.59'da idi. [Ay, yer küresi etrâfında, doğuya doğru hareket ederken, Dünyâ ile Güneş arasına girip, üçü de aynı hizâya gelirler. Bu hâle, "İctimâ (Conjunction=Kavuşma)" denir. Ayın, Dünyâ'ya bakan yüzü, Güneş'ten ışık alamayınca, karanlık olur ve görülmez. Ay, hareketine devâm ederken, ictimâ hâlinden 80 derece ayrılınca, Güneş'in batışından sonra, ufuktan 50 derece yüksekte iken, hilâl hâlinde görülebilir. Bu, yeni ayın ilk hilâlidir. Bu Hilâl, Güneş hangi memlekette batmakta ise, yalnız o boylam derecesindeki ve bunların batısındaki memleketlerde görülebilir.] Bu sene ramazân ayının hilâli, 31 Ağustos 2008 (29 Şaban 1429) Pazar günü, Türkiye sâati ile 13.31'de ilk defa, Hint Okyanusu'nda Avustralya'nın batısından i'tibâren görülmeye başlamıştır. [Daha önceki günlerde görülmesine imkân yoktur. Dolayısıyla Ramazân'ın 1. günü, 1 Eylül Pazartesi günü idi.] Zikredilmesinde lüzûm gördüğümüz bu mukaddimeden sonra, "Ramazân" ayı ve "Oruç"la ilgili biraz bilgi verelim: "Ramazân" kelimesi, "yanmak" demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tevbe edenlerin günâhları yanar, yok olur. ORUÇ HER DİNDE VARDI İlk insan ve ilk Peygamber Âdem aleyhisselâmdan beri oruç tutulurdu. Daha önceki ümmetler de oruç tutarlardı. Nitekim Kur'ân-ı kerîmdeki oruçla ilgili âyetlerde (Bakara, 183-185), bu ibâdetin daha önceki milletlere de farz kılındığı belirtilmektedir. [Dâvûd aleyhisselâm, birgün oruç tutar, bir gün yerdi. Bir sene böyle devâm ederdi. Bunun en fazîletli oruç olduğunu, Peygamber Efendimiz haber vermiştir.] Bugün bozulmuş, aslından uzaklaştırılmış Yahûdîlikte ve Hıristiyânlıkta da oruc vardı. Hattâ aslı hak bir dîne dayanmayan bâtıl, bozuk inançlarda da oruca benzer ibâdetler görülmektedir. Bu ibâdetler, daha önce o bölgelerde yaşamış Hak Peygamberlerden kalmış olup bozula bozula bugünkü hâle gelmiştir. Güney Asya'daki Hint dînlerinde, Brahmanizm'de, Hinduizm'de, Budizm'de, Maniheizm'de, Babilonya ve Asurlularda, Eski Yunan ve Romalılarda, eski Mısırlılarda, Amerika'da Perulular ve Azteklerde, ilkellerin inancı olarak kabûl edilen Totemizm'de oruca büyük önem verildiği bilinmektedir. İslâmın beş şartından dördüncüsü, mübârek ramazân ayında, her gün oruç tutmaktır. Oruç tutmak bize, yâni ümmet-i Muhammed'e hicretten ya'nî Peygamber Efendimizin Mekke-i mükerremeden Medîne-i münevvereye hicretinden on sekiz ay sonra, Şa'bân ayının onuncu günü, Bedir gazâsından da bir ay önce farz oldu. Resûlullah Efendimiz (aleyhisselâm), "Ramazân orucunu farz bilip sevâb bekleyerek oruç tutanların günâhları affolur" [Buhârî], ve "Ramazân ayı gelince, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytânlar zincire bağlanır" buyurdular.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.