İnsanlar arasında kırgınlığa, muhabbetsizliğe sebep olan dargınlık, cemiyeti kemiren ma'nevî hastalıklardandır. Dargınlık: Dostluğu, yakınlığı bırakmaktır. Herhangi bir maddî menfaate dayanan bir işten dolayı, Müslümanların birbirlerine darılmaları, ya'nî birbirlerini terk etmeleri, aradaki bağlılığı kesmeleri hiç uygun değildir. Medenî, görgülü bir insanın yapacağı davranış böyle olmamalıdır. Olgun insanlar, hatâ arayan, en küçük şeyden alınan, kırılan değil; affeden, hoşgörü sâhibi olanlardır. İslâm dîninde iyi bir insan; hemen kırılmayan, bütün insanlara güler yüzlü, tatlı dilli davranarak gönülleri alan insandır. İnanan bir insan, örnek kimsedir. Her yerde, herkese iyilik yapar. Müslümanlığın güzel ahlâkını, şerefini, her yerde herkese gösterir. Dargın olana, üç gün içinde gidip barışmak çok iyidir. Güçlük olmaması için, üç gün müsâade edilmiştir, izin verilmiştir. Daha sonra günâh başlar ve gün geçtikçe artar. Günâhın artması, barışıncaya kadar da devâm eder. Üç günden fazla dargın duran kimse, şefâat olunmazsa, affolunmazsa, Cehennem'de azap görecektir. Peygamber Efendimiz [sallallahü aleyhi ve sellem] dargınlıkla ilgili olarak buyurdular ki: "Sana darılana git, barış. Zulüm yapanı affet. Kötülük yapana iyilik et!" "Mü'minin mü'mine üç günden fazla darılması helâl olmaz. Üç geceden sonra, ona gidip selâm vermesi vâcib olur. Selâmına cevâp verirse, sevâpta ortak olurlar. Vermezse günâh ona olur." "Bir mü'minin dîn kardeşiyle üç günden çok dargın durması câiz değildir. Üç gün geçtikten sonra, onunla karşılaşırsa, ona selâm verip hâtırını sormalıdır. O kimse selâmını alırsa, birlikte, sevâba ortak olurlar. Selâmını almazsa günâha girer. Selâm veren de küs durma mes'ûliyetinden kurtulmuş olur." [Ebû Dâvûd] Küs durmanın dindeki yeri Allahü teâlâyı ve Peygamber Efendimizi seven kimse, insanların kusûrlarına bakmaz, hoşgörülü olur. İyi insan, yani mü'min kişi, herkesle iyi geçinir. Başkalarına sıkıntı vermediği gibi, onlardan gelecek eziyetlere de katlanır. Bir kusûrundan dolayı iyi bir kimseye darılmamak gerekir. Dargınlık olsa bile 3 günden fazla sürmemelidir. Bayrama kadar süren bir dargınlık olduysa, daha fazla gecikmeden barışmalıdır. Dargın olanların, bayramı veya başka bir günü beklemeyip, hemen barışmaları gerekir. Erkek olsun, kadın olsun, dünyâ işleri için, mü'minin mü'mine darılması, onu terk edip uzaklaşması, aradaki bağlılığı, ilgiyi kesmesi câiz değildir. Hadîs-i şerîfte, "Sana darılana git, barış! Zulüm yapanı affet. Kötülük yapana iyilik et!" buyuruldu. (İbn-i Ebid-dünyâ) Akrabâsı gelmezse, cevâp vermezse, kendisi giderek veya hediye, selâm göndererek, yahut mektup ile, telefon ile yoklamaktan vazgeçmemelidir. Allahü teâlâ, Müslüman olan ve sâlih olan akrabâyı ziyâreti emrediyor. Müslüman olan ve dîne uygun yaşayan akrabâyı, hiç olmazsa haftada veya ayda bir ziyâret etmeli, kırk günü geçirmemelidir. Uzak memlekette ise, mektupla, telefonla veya haber göndererek gönlünü almalıdır. Dargın olsa da ziyâreti ve gönlünü almayı ihmâl etmemelidir. Allahü teâlâ, gayr-i müslim ve fâsık olan akrabâyı ziyâret etmeyi emretmiyor. Hele kendilerinden zarar gelecek günahkâr akrabâdan uzak durmak gerekir. Günâh işleyene, ona nasîhat olmak niyeti ile ondan uzak durmak iyidir. Bu durum, Allahü teâlâ için darılmak olur. Birbirine dargın olanları barıştırmak gerekir. Hz. Musa, "Ya Rabbi, dargın olanları barıştırana ne ecir verirsin?" diye sordu. Hak teâlâ, "Kıyâmet gününde selâmet verir, korktuğu şeylerden emîn eder, umduğu şeylerle şereflendiririm" buyurdu. Hadîs-i şerîfte, "Hastanın hâlini sormak için 2 km git, küs olan kimseleri barıştırmak için 4 km, bir dîn kardeşini ziyâret etmek ve ilim adamından bir mes'ele öğrenmek için de 6 km git!" buyuruldu. Hoşgörülü olmalı Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: "Birbirinizle münâsebeti kesmeyin! Birbirinize arka çevirmeyin! Birbirinize kin ve düşmânlık beslemeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Ey Allah'ın kulları kardeş olun! Bir Müslümânın diğer kardeşine darılarak 3 günden çok uzaklaşması helâl değildir." [Buhârî] "İnsanların amelleri, Pazartesi ve Perşembe günleri Hak teâlâya arz olunur. Hak teâlâ da, kendisine şirk koşmayan herkesi affeder. Ancak bu mağfiretten birbirine kin tutan iki kişi istifâde edemez. Cenâb-ı Hak, "O iki kişi barışıncaya kadar, amellerini getirmeyin" buyurur." [İ. Mâlik] "Birbirine dargın iki kimseden, hangisi önce selâm verirse, günâhları affolur. Verilen selâmı öteki almazsa, bu selâmı melekler alır. Selâm almayan kimseye de şeytân, sevinerek iltifâtta bulunur." [İbn-i Ebî Şeybe] "Müslüman kardeşine, üç günden fazla dargın duran kimse, ölünce Cehennem'e gider." [Nesâî] "İki kişi, birbirine dargın olarak ölürse, Cehennem'i görmeden Cennet'e giremez. Cennet'e girseler de birbirleriyle karşılaşamazlar." [İbn-i Hıbbân] [Cehennem'de günâhı kadar cezâ çektikten sonra çıkar. Yahut şefâate veya affa uğrarsa hiç Cehennem'e girmez.] "Din kardeşiyle bir yıl dargın duran, onu öldürmüş gibi günâha girer." [Beyheki]