Îmân bir binânın temeli; farz olan namazlar da, binanın duvarları, binanın kendisi gibidir. Nâfileler ise, duvarlara yapılan boya, badana ve süsler gibidir. Binanın kendisi olmadan süs nereye yapılır? Namazı kazâya bırakmak büyük günâhtır. Bir kimse, kılamadığı bütün namazlarını kazâ etse, yine de bu günâhtan kurtulamaz. Ayrıca namazlarını kazâya bıraktığı için tevbe etmesi de lâzımdır. Kabûl olmuş hac ve mübârek gecelerde kabûl olan duâlar, bu günâhların affına sebep olur. Fakat namazı kazâ etmedikçe borçtan kurtulmak imkânsızdır. (Kebâir ve Sağâir) Hadîs-i Kudsî'de buyuruldu ki: "Bir kimse, farzı yapmakla bana yaklaştığı gibi, hiçbir ibâdetle yaklaşamaz." [Buhârî] "Allahü teâlâ buyurdu ki: Bir kimse, kendisine farz yaptığım ibâdetleri yapmakla bana yaklaştığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşamaz." [Beyhekî] Ahmed Câmî hazretlerinin rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Yâ Ali, insanlar nâfile ile meşgûl iken, sen farzları tamamla." [Miftâhu'n-necât] İmâm Muhammed Gazâlî hazretlerinin "ed-Dürretü'l-fâhire" kitabındaki hadîs-i şerîfte, "Allahü teâlâ, kazâya kalmış namaz borcu bulunan kimsenin nâfile namazını kabûl etmez" buyuruldu. Hazret-i Alî'nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Üzerinde farz borcu olan kimse, kazâsını kılmadan nâfile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur. Bu kimse, kazâsını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nâfile namazlarını kabûl etmez." [Fütûhu'l- Gayb, Makale: 48] Başka bir hadîs-i şerîfte de buyuruldu ki: "Farzları edâ ve muhâfaza, cihâdın en fazîletlisidir." [Taberânî] Namaz, hangi özürle kazâya bırakılabilir? Kazâsı olan nâfile kılabilir mi? konusu son derece önemli bir konudur. Farz namazı kazâ etmek te farzdır. Farz veya vâcib olan bir namaz, ancak iki özürle kazâya bırakılabilir: 1- Düşman karşısında. 2- Seferde, sel, yırtıcı hayvan gibi bir tehlike varsa, namazı oturarak veya hayvan üzerinde îmâ ile de kılmak mümkün değilse, kazâya bırakmak ve uyku, unutmak gibi bir özürle namazı fevt etmek günâh olmaz. (ed-Dürrü'l-Muhtâr) Bütün fıkıh kitaplarında "metrûkât=terk edilmiş namâz" denmemekte, "fâite ya'ni kaçırılmış namâz" denmektedir. Çünkü, bir Müslüman, namazlarını terk etmez. Ancak yukarıda bildirilen bir özür ile kaçırabilir. Bu bakımdan kaçırılan namaz sayısı az olur. Zamanımızda, terk edilmiş namaz sayısı ise pek çoktur. "Kaçırılmış namaz" ile "terk edilmiş namazın" hükmü aynı değildir. Tertîp sâhibi kişilerin, fâitesi bulunanların ve metrûkâtı olanların kazâ kılmaları farklı farklıdır. Bu konuda Hanefî mezhebinin hükmü şöyledir: "Fevt olmuş namazların kazâlarını acele kılmak lâzımdır. Fevt olmuş namazların kazâlarını kılmak, nâfile kılmaktan daha iyi ve önemli ise de, beş vakit namazın sünnetlerini ve hadis-i şerifte övülmüş olan Duhâ, Tesbîh, Tehıyyetül-mescid gibi belli namazları kılmak böyle değildir. Bunları nâfile niyyeti ile kılmalıdır." [İbn-i Âbidîn, Halebî, Fetâvâ-yı Hindiyye] Şafiî mezhebinde kaçırılmış namazı olanın, sünnet kılması harâmdır. Mâlikî ve Hanbelî mezheblerinde ise kazâ kılması evlâdır. Namazları, yukarıda bildirilen bir özürle kazâya bırakmak günâh olmadığı için, bunların kazâlarını, sünnetleri ve diğer nâfileleri kılacak kadar geciktirmeleri günâh olmaz. Namazları, zarûret olmadıkça kazâya bırakmak harâmdır. "Özür ile kaçırılan farz namazların da, hemen kazâsı lâzım olur." [ed-Dürrü'l-Müntekâ] Kazâya kalmış namazları, bir ân önce kazâ etmek te farzdır. Milyonlarca rek'at nâfile namaz, iki rek'at farzın yerine geçmez. "Tamam yapılmamış olan namaz, zekât ve başka farzlar, nâfilelerle tamamlanacaktır" hadîs-i şerîfini, İbn-i Âbidin hazretleri şöyle açıklıyor: "İmâm-ı Beyhekî, 'Bu hadîs-i şerîf, yapılmış olan farzlar içindeki sünnetler noksan kalırsa, nâfilelerin bu noksanları tamamlayacağını bildirmektedir. Yoksa yapılmamış farzların yerine nâfilelerin geçeceğini bildirmiyor' dedi." Şu hâlde, "nâfileler, terk edilmiş olan farzları değil, noksan olarak kılınan namazlardaki kusûrları tamamlar." [Reddü'l-Muhtâr] İmâm Ahmed'in bildirdiği "Biriniz farzdan bir şey noksan yaparsa, Allah onu nâfile namazlardan tamamlar" hadîs-i şerîfi de, nâfilelerin farzlardaki kusûrları tamamlayacağını bildirmektedir. (Tahtavî) Bir kimse kazâya bıraktığı öğle ve ikindiyi kazâ etmeden, 8 rek'at nâfile namaz kılsa, bu nâfileler öğlenin veya ikindinin dörder rek'at farzı yerine geçmez. Milyonlarla nâfile sadaka da, bir lira zekât borcunu ödeyemez. Farzın önemini iyi bilmelidir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Üzerinde farz borçu olan, kazâsını ödemeden, nâfile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur." [Fütûhu'l-gayb, 48. makale] "Kılınmamış namazları beşten çok ise de, acele kazâ etmek lâzımdır." (ed-Dürrü'l-muhtâr) "Bir kimse, tevbe-i nasûh yaparsa, günâhları afv olur. Namazlarını kazâ etmedikce, yalnız tevbe ile afv olmaz. Kazâ ettikten sonra tevbe ederse, afv olması ümîd edilir." [Akîdetü'n-necâh] Kazâ kıldığını başkasına bildirmemelidir. Çünkü, namazı kaçırmak günâhdır. Günâhı gizlemek lâzımdır. Bu konu çok mühim; bunu inşâallah münâsib bir zamanda diğer yönleriyle tekrâr ele alalım.