Yarından sonra ya'nî 8 Mart (11 Rebîu'l-evvel) Pazar gününü, 9 Mart (12 Rebîu'l-evvel) Pazartesi'ye bağlayan gece, mübârek "Mevlid Kandili"dir. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerinde buyuruyorlar ki: "Bir şeyi çok seven, elbette onu çok anar." "Peygamberleri anmak, hâtırlamak ibâdettir." "Beni anasından, babasından, evlâdından ve herkesten daha çok sevmeyen, [kâmil] mü'min olamaz." Arabî "Sarf" (Fiil Çekimi) kitaplarında, "Mevlid" kelimesi için "İsm-i zamân", "İsm-i mekân" ve "Masdar-ı mîmî" terimleri kullanılır. Ya'nî "Mevlid": "Doğum zamanı, doğum mekânı ve doğmak" ma'nâlarına gelmektedir. Burada, önce "Mevlid" kelimesinin "Doğum zamânı" ma'nâsını ele alalım: Bildiğimiz gibi, dünyâdaki bütün insanlara ve cinnîlere "Peygamber" olarak gönderilen, Peygamberlerin sonuncusu ve en üstünü olan Muhammed aleyhisselâm, Mekke-i Mükerreme'de, mîlâdî 571 yılında, Nisan ayının 20'sine rastlayan, Rebîu'l-evvel ayının 12. gecesi [ki o gece Pazartesi gecesi idi], sabâha karşı dünyâya gelmiştir. "Mevlid Gecesi", Kadir Gecesi'nden sonra en kıymetli gecedir. Her Peygamberin ümmeti, kendi Peygamberinin doğum gününü bayram yapmıştır. Mevlid Kandili de (bu sene 8 Mart 2009 Pazar gününü Pazartesiye bağlayan gece), Müslümânların bayramıdır; neş'e ve sevinç günüdür. Bütün dünyâdaki Müslümanlar tarafından, her sene, bu gece "Mevlid Kandili" olarak kutlanmakta, her yerde "Mevlid Kasîdeleri" okunarak Resûlullah Efendimiz hâtırlanmaktadır. [Bilindiği gibi, Peygamberimizin vefâtları da, 12 Rebîu'l-evvel Pazartesi gününde olmuştur.] Peygamber Efendimiz, Mevlid Gecelerinde Eshâb-ı Kirâm'ına ziyâfet verir; dünyâyı teşrîfi esnâsındaki ve çocukluğu zamânındaki şeyleri anlatırdı. Hazret-i Ebû Bekir de, Halîfe iken, Eshâb-ı Kirâm'ı toplar; aralarında, Resûlullah Efendimiz'in dünyâyı teşrîfindeki olağanüstü hâlleri konuşurlardı. Mevlid Gecesinde, Resûlullahın doğum zamanında görülen hâlleri, mu'cizeleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevâptır. Peygamber Efendimizi öven çeşitli mevlid kasîdeleri vardır. En meşhûr olan ve Türkiye'de sık sık okunan "Mevlid Kasîdesi"ni, Süleyman Çelebî [15. asırda] yazmıştır. Mevlid-i şerîf okumak, Resûlullahın dünyâya gelişini, mi'râcını ve hayâtını anlatmak, Onu hâtırlamak, Onu övmek demektir. Bu gece Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz doğduğu için sevinenler affolurlar. "Peygamberlerin sonuncusu" olan Muhammed aleyhisselâmın kitâbı Kur'ân-ı kerîm, geçmiş kitapların en iyisidir. O'nun dîni olan "İslâm" bütün dînleri nesh etmiş, ya'nî yürürlükten kaldırmıştır. O'nun getirdiği dîn "İslâmiyet", kıyâmete kadar bâkî kalacaktır; kimse tarafından değiştirilemeyecektir. Şimdi burada, yukarıda zikri geçen "Mevlid Kasîdesi"nden de bir nebze bahsetmek uygun olacaktır: "Mevlid" kelimesi, yukarıdaki ma'nâlarının yanında, aynı zamanda, Süleymân Çelebi'nin meşhûr eserinin de adıdır. "Mevlid" kasîdesinin asıl adı, (Kurtuluş Vesîlesi) ma'nâsına gelen "Vesîletü'n-Necât"tır. "Mevlid" kelimesi, Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın doğumunu kutlamak için yapılan tören mânâsında da kullanılmaktadır. Süleymân Çelebi'nin [15. asırda yazılan] Mevlid'inden başka, 14. asırda yaşamış Erzurumlu Mustafa Darîr'in de "Tercümetü'd-Darîr" isimli bir kitâbı vardır. Bunu, İbn-i İshâk'ın "Sîretü'n-Nebî"sinden çevirmiştir. Bir diğer Mevlid de, Fâtih Sultan Mehmed zamânında yaşamış Ahmed Efendi'nin yazdığıdır. Burada şunu ifâde edelim ki, Süleymân Çelebi'nin Mevlidi, yalnızca Müslümân Türkler arasında değil, bütün İslâm dünyâsında da çok beğenilmiştir. Arnavutça, Rumca ve İngilizce gibi bazı dillere de tercüme edilmiştir. Asırlar boyunca, bütün İslâm dünyâsında, mübârek gün ve gecelerde, sünnet, düğün gibi birçok toplantıda ve muhtelif vesîlelerle sevilerek okunmuş ve dinlenmiştir. Müslümanların Muhammed aleyhisselâma olan aşk ve muhabbetlerine tercümân olmuştur. Mevlid'in yazılış sebebi de, Süleymân Çelebi'nin Peygamber Efendimize duyduğu engin muhabbettir. [Diğer bir sebebini de, daha sonraki bir makâlemizde yazarız inşâallah.] Mevlid; "Münâcât" (Allahü teâlâya yalvarma), "Vilâdet" (Peygamber Efendimizin doğumu), "Risâlet" (Peygamber oluşu), "Mi'râc" (Göklere çıkışı, Cenneti ve Cehennemi görmesi), "Rıhlet" (Peygamberimizin vefâtı) ve "Duâ" bölümlerinden ibârettir. Yarın da inşâallah, "Mevlid"in: "Doğum mekânı" ma'nâsı üzerinde duralım.