Peygamberlerin insanlığa yaptıkları önemli hizmetler

A -
A +

Öncelikle şunu ifâde edelim ki, insanların, zaman zaman içine düştükleri birtakım vahîm yanlışlık ve bayağı işler, her zaman ve mekânda, Allahü teâlânın gönderdiği Peygamberler (aleyhimüsselâm) ve hak dinler vâsıtasıyla düzeltilmiş, îmân ve ibâdette hak olan Ma'bûd'a (Allah'a) yönelmeleri emredilmiştir. Bütün Ülü'l-azim Peygamberler, Resûller ve Nebîler (aleyhimüsselâm), insanlığı kendileri gibi birer mahlûk olan varlıklara tapınma karanlığından kurtararak, bütün varlıkların yaratanı ve hakîkî sâhibi olan Allahü teâlâya ibâdet etmenin şeref ve üstünlüğüne çağırmışlardır. Peygamberlerin hepsi, insanları fevz u necâta yani dünyâda ve âhirette kurtuluşa dâvet etmiş, sırât-ı müstakîmi, doğru olan yolu, bıkmadan, usanmadan ve yılmadan anlatmışlardır. Bu Peygamberlerin ve kitapların gönderilmesi, bunlarla sırât-ı müstakîmin, doğru yolun, rızâ-i İlâhî'ye ve Cennet'e götüren yolun gösterilmiş olması, şüphesiz ki, yüce Allah'ın, kullarına olan ni'metlerinin en büyüğüdür. Bilindiği gibi, Hz. Muhammed aleyhisselâmdan önceki bütün Peygamberler, belli zaman dilimlerine gönderilmişler, onların ahkâm-ı şer'iyyelerinin (dînlerinin) geçerlilik müddetleri belli zamanlarda dolmuş, bitmiş; getirdiği hükümler, kıyâmete kadar geçerli olan bir tek Hz. Muhammed aleyhisselâm kalmıştır. Peygamberlerin hedefleri Aslında Hazret-i Âdem'den itibâren gelmiş-geçmiş bulunan 6 "Ülü'l-azm Peygamber", 313 "Resûl", 124 binden ziyâde "Nebî"nin eğitimdeki hedefleri aynıdır. Şüphesiz ki, bu Peygamberlerin hepsi, aynı îmân esâslarını [Âmentü esâsları diye bildiğimiz umdeleri] teblîğ ederek, "insân-ı kâmil" yani "iyi ferd", "iyi âile", "iyi cemiyet" yanî güzel ahlâklı insanlar meydâna getirmeyi hedeflemişlerdir. 100'ü suhuf, 4'ü ise büyük kitap olmak üzere, bu Peygamberlerden bazılarına gönderilen 104 kitaptaki hedef de, insanların dünyada huzûr ve sükûn içerisinde yaşamaları, âhirette de ebedî seâdete kavuşmalarıdır. Peygamberler hakkında, Kur'ân-ı kerîm'de bazı âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruluyor ki: "...Biz, Peygamberler göndermedikçe azâp yapmayız." (İsrâ sûresi, 15) "Peygamberin, üzerinizdeki (vazîfesi) ancak ilâhî emirleri teblîğdir. Allah, açıkladığınız ve gizlediğiniz (sözlerle hareketlerinizin) hepsini bilir." (Mâide sûresi, 99) "(Îmân edenleri Cennetle) müjdeleyici, (küfredenleri de Cehennemle) korkutucu olarak Peygamberler gönderdik ki, bu Peygamberlerin gelişinden sonra insanların (yarın) kıyâmette: (Bizi îmâna çağıran olmadı) diye Allâh'a bir huccet ve özürleri olmasın. Allah azîzdir, hükmünde hikmet sâhibidir." (Nisâ sûresi, 165) Demek ki Peygamberler, insanlara hem müjde vermek, hem de onları korkutmak için gönderilmişlerdir. Böylece, insanların Allahü teâlâya özür, bahâne ileri sürmeleri önlenmiştir. "Allâh'ı ve resûllerini inkâr eden kâfirler, Allâhü teâlânın emirleriyle Peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak istiyorlar. 'Bir kısmına inanırız; bir kısmına inanmayız' diyorlar. Îmân ile küfür arasında bir yol açmak istiyorlar. Onlar(ın hepsi) hakîkaten kâfirdirler. Kâfirlere, çok acı azâbları (Cehennem azâbını) hazırladık." (Nisâ sûresi, 150-151) Aslında Hazret-i Âdem'den itibâren gelmiş-geçmiş bulunan, ister "Ülü'l-azm", ister "Resûl" ve isterse "Nebî" olsun bütün Peygamberlerin eğitimdeki hedefleri aynıdır. Bütün Peygamberler ve onların vârisleri olan İslâm âlimleri ve Evliyâ-yı kirâm, hep gıdâ gibi, bütün insanlara lâzım olan iyi fertler, âileler ve cemiyetler teşkîl etmek için uğraşmışlardır. Son Peygamber "Hazret-i Muhammed" aleyhisselâm Allahü teâlâ, bir insanda bulunabilecek, görünür görünmez bütün iyilikleri, bütün üstünlükleri, bütün güzellikleri, o "üsve-i hasene" olan "Habîb"inde toplamıştır. Peygamber Efendimiz, bizler için, her husûsta, eğitimde de en güzel örnektir. (Ahzâb, 21) Eğer bu husus iyi anlaşılacak olursa, dînî ve dünyevî işlerimizde, kimi örnek almamız gerektiği açıkça ortaya çıkar. O, güzel huyu, yumuşaklığı, afvı, sabrı, ihsânı ve ikrâmıyla herkesi hayrân bırakmış, O'nu görenler ve sözlerini işitenler, seve seve Müslüman olmuşlardır. O'nun hiçbir hareketinde, hiçbir işinde, hiçbir sözünde, hiçbir zaman, hiçbir çirkinlik, hiçbir kusur görülmemiştir. O, her zamanda, her memlekette yani dünyâ yaratıldığı günden kıyâmet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek bütün varlıkların, her bakımdan en üstünüdür. Hiçbir kimse, hiçbir bakımdan, O'nun üstünde değildir. Son Peygamber olan Sevgili Peygamberimiz, kendisini bir muallim (eğitimci) olarak tanıtmış, eğitimcilik vasfını, gönderiliş sebepleri arasında zikretmiş, hayatı boyunca bunu tatbik etmiş ve muvaffakiyeti târihen sâbit, başarısı dost-düşman herkes tarafından kabul edilmiş bir eğitimcidir. Onun bu başarılarından istifâde etmek lâzımdır. O, 23 senede, 150 bin mübârek sahâbe meydâna getirmiştir. Zulmetler, zulümler ve vahşetler altında inim-inim inleyen insanlara, kurtarıcı olarak Sevgili Peygamberimizin lutfedilmesi, dünyânın en önemli hâdisesidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.