Ramazan Bayramına kavuştuk -1-

A -
A +

Bilindiği üzere, Allahü teâlâ, kullarına olan merhametinden dolayı bazı gecelere, günlere ve aylara husûsî kıymet vermiş; bu gece, gün ve aylardaki duâ, tevbe, namaz ve oruç gibi ibâdetleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Aslında kulların çok ibâdet yapmaları, duâ ve tevbe etmeleri için böyle gece, gün ve ayları birer sebep kılmıştır. İşte halkımız arasında "üç aylar" diye anılan "Receb", "Şa'bân " ve "Ramazân" aylarının İslâm dîninde özel yerleri vardır. Bugün uğurlamakta olduğumuz "Ramazân" ayı çok şerefli ve kıymetlidir. Ramazan ayında yapılan bütün nâfile ibâdetlere verilen sevâp, başka aylarda yapılan farz ibâdetlere verilen sevâp gibidir. Bu ayda, ibâdet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene boyunca da bu işleri yapmak nasîp olur. Kur'ân-ı kerîmde medhedilen, sâdece Peygamberimizin ümmetine lutfedilen ve en kıymetli gece olan Kadir Gecesi bu ay içindedir ki, o gecenin bin aydan hayırlı olduğu bizzât Allahü teâlâ tarafından beyân buyurulmuştur. Kur'ân-ı kerîm, Resûlullah Efendimize, o gece gelmeye başlamıştır. Bugün (12 Ekim-1 Şevvâl-i şerîf Cuma) Ramazân Bayramını idrâkle şereflendik; bayram Cumartesi-Pazar günlerinde de devâm edecek inşâallah. Allahü teâlâ, necîp milletimizin ve bütün Müslümânların, sıhhat ve âfiyet içerisinde nice Ramazânlara ve bayramlara kavuşmalarını nasîp buyursun. Fıtır (yani Ramazân) Bayramı, Allahü teâlânın, ümmet-i Muhammed'e ihsân buyurduğu iki dînî bayramdan birincisidir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz: "Allahü teâlâ, size Câhiliye döneminden kalma bayramlardan daha hayırlı iki bayramı (Ramazan ve Kurban Bayramlarını) ihsân etti" buyurmuştur. "Bayram"ın manası Şüphesiz ki bayram günleri, dînî ve millî bakımdan çok önemli olan, milletçe hep birlikte huzûr ve sevinç içerisinde kutladığımız, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği, günâhların affedildiği günlerdir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz hadîslerinde şöyle buyurmuştur: "...Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası afv ve mağfiret ve sonu Cehennemden âzâd olmaktır..." ve "Bir kimse, Ramazân ayında oruç tutmayı farz (vazife) bilir ve orucun sevâbını Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları afv olur." Demek ki, Allah'ın emri olduğuna inanılarak ve sevâp beklenerek tutulan oruç, günâhların affına sebep olmaktadır. "Ramazan" kelimesi de zâten "yanmak" demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tevbe eden Müslümânların günâhları yanar, yok olur. Bundan dolayı da Müslümânlar, Şevvâl ayının başında bayram yaparlar. Müslümanlar, her yıl, Ramazân ayında ve Arefe gününde günâhları afv edildiği için sevinirler, sürûrları avdet eder, tekrâr gelir; bundan dolayı Arapça'da "îd" denilmiştir ki, Türkçe'de "bayram" demektir. Bayramlar sevinç günleridir Bayramların öncesindeki mübârek gün ve gecelerde günâhlar affedildiği için, Müslümanlar bu zamanlarda sevinçli ve neş'eli olurlar. Peygamber Efendimiz; "Allahü teâlâ, Ramazanın son günü oruç tutanları affeder" buyurunca, Eshâb-ı kirâm, "Yâ Resûlallah, o gün Kadir Gecesi mi?" diye suâl ettiler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz buyurdu ki: "Bilmez misiniz ki, iş yapana, işi bitirince ücreti verilir." Bir hadîs-i şerîfte de buyuruldu ki: "Bayram sabâhı Müslümanlar, namaz için câmilerde toplanınca, Allahü teâlâ, meleklere; "İşini yapıp ikmâl edenin karşılığı nedir?" diye sorar. Melekler de; "Ücretini vermektir" derler. Allahü teâlâ da: "(Ey melekler!) Siz şâhit olun ki, kullarıma, ramazânda tuttukları oruçların ve kıldıkları namazların karşılığı olarak, kendi rızâmı ve mağfiretimi verdim. Ey kullarım, bugün benden isteyin, izzet ve celâlim hakkı için istediklerinizi veririm" buyurur." Bu mükâfatları bilen bir Müslüman nasıl sevinmez ve bayram etmez ki? Bayram günleri neş'elenmek, sevinmek gerekir. Tabîî ki ramazân ayı gittiği için değil, ramazânda tutulan oruçlar sebebiyle günâhlar affolduğu için, büyük sevâp ve ni'metlere kavuşulduğu için bayram yapılıyor. Böylece, Müslümanların bir arada sevinme ve kaynaşma günleri olan bayramlarla, İslâm toplumunun kültür mîrâsı olan güzel örf, âdet ve gelenekler nesilden nesile aktarılmış oluyor. Bayram günleri, Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanından beri, husûsî bir şekilde kutlanagelmiştir. Bütün İslâm devletlerinde de, Müslümanların birbirleriyle kaynaştıkları, küs olanların barıştıkları, fakîr, garîb ve yetîmlerin sevindirildikleri, akrabâ ve tanıdıkların ziyâret edildiği bayram günleri, günümüze kadar, özel bir sûretle kutlanarak gelmiştir. Bilindiği gibi bayram günlerinde herkes, temiz giyinir. Çocuklara yeni elbiseler alınır. Ekseriyâ, bayram namazından sonra kabirler ziyâret edilir, geçmişlerin, akrabâ ve dîn büyüklerinin rûhları için Kur'ân-ı kerîm okunur, duâ edilir ve sadakalar verilir. Daha sonra da, âile büyükleri, dost, akrabâ, arkadaş ve tanıdıklar ziyâret edilir. Çocuklar babalarının ve âile büyüklerinin, gençler de yaşlıların ellerini öperler. İslâmiyetin izin verdiği ölçüler içerisinde neş'elenilir ve latîfeler yapılır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.