Bugün Şa'bân ayının 25. günündeyiz. Ramazân-ı şerîfin gölgesi, başımızın üzerine geldi. Büyük sahâbî Selmân-ı Fârisî'nin (radıyallahü anh) anlattığına göre, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Şa'bân ayının son günü îrâd ettiği bir hutbede, mübârek Ramazân ayının fazîletini, üstünlüğünü uzunca anlatmışlar ve buyurmuşlardır ki: "Ey Müslümânlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece (Kadir Gecesi), bin aydan (daha) hayırlıdır, faydalıdır. Allahü teâlâ, bu ayda, her gün oruç tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri terâvîh namazı kılmak da sünnettir. Bu ayda Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda farz yapmak gibidir. Bu ayda bir farz yapmak, başka aylarda yetmiş farz yapmak gibidir. Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer Cennettir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır. Bu ayda müminlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftar verirse, günâhları affolur. Hak teâlâ, onu Cehennem ateşinden âzâd eder. O oruçlunun sevâbı kadar, ona da sevâp verilir." Eshâb-ı Kirâm, bu önemli açıklamayı dinleyince dediler ki: Ya Resûlallah! Her birimiz, bir oruçluya iftâr verecek, onu doyuracak kadar zengin değiliz. Resûlullah (aleyhisselâm) bunun üzerine buyurdu ki: "Bir hurma ile iftâr verene de, yalnız su ile orucu açtırana da, biraz süt ikrâm edene de, bu sevâp verilecektir. Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası afv ve mağfiret ve sonu Cehennemden âzâd olmaktır. Bu ayda, emirleri altında olanların (meselâ işçi, memur, asker ve talebenin) vazifelerini hafifletenleri (meselâ patronları, âmirleri, kumandanları ve müdürleri), Allahü teâlâ affedip, Cehennem ateşinden kurtarır. Bu ayda şu dört şeyi çok yapınız! Bunun ikisini Allahü teâlâ çok sever. Bunlar: Kelime-i şehâdet söylemek ve istiğfâr etmektir. Diğer ikisini de, zâten her zaman yapmanız lâzımdır. Bunlar da Allâhü teâlâ'dan Cenneti istemek ve Cehennem ateşinden ona sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyâmet günü susuz kalmayacaktır." Bir başka hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Allahü teâlâ benim ümmetime, Ramazân-ı şerîfte beş şey ihsân eder ki, bunları hiçbir Peygambere vermemiştir: 1. Ramazânın birinci gecesi, Allahü teâlâ mü'minlere rahmet eder. Rahmet ile baktığı kuluna hiç azâb etmez. 2. İftâr zamanında, oruçlunun ağız kokusu, Allahü teâlâ'ya her kokudan daha güzel gelir. 3. Melekler, Ramazânın her gece ve gündüzünde, oruç tutanların affolmaları için duâ ederler. 4. Allahü teâlâ, oruç tutanlara, âhirette vermek için, Ramazân-ı şerîf'te Cennet'te yer ta'yîn eder. 5. Ramazân-ı şerîfin son günü, oruç tutan mü'minlerin hepsini affeder." Bu makalemizi, büyük İslâm âlimi ve evliyâ-yı kirâmın önde gelenlerinden İmâm-ı Rabbânî'nin (kuddise sirruh) "Mektûbât"ından bir nakil yaparak bitirelim. O, [bazı hadîs-i şerîflerden iktibâs ederek] buyuruyor ki: "...Mübârek Ramazân ayı, çok şereflidir. Kur'ân-ı kerîm Ramazân ayında indi. Bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi, bu aydadır. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytânlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslümân affolur, âzâd olur. Ramazân-ı şerîf ayında kılınan nâfile namaz, yapılan zikir, verilen sadaka ve diğer bütün nâfile ibâdetlere ihsân edilen sevâp, başka aylarda yapılan farzlara verilen sevâplar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda, bir oruçluya iftâr verenin günâhları affolur; Cehennem'den âzâd olur. O oruçlunun sevâbı kadar, ayrıca buna da sevâp verilir; o oruçlunun sevâbı da hiç azalmaz. Bu ayda, emri altında bulunanların işlerini hafîfleten, onların ibâdet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur; Cehennem'den âzâd olurlar. Resûlullah (aleyhisselâm), bu ayda, esîrleri âzâd eder, her istenilen şeyi verirdi. Ramazân-ı şerifte, hurma ile iftâr etmek, iftâr edince, "Zehebe'z-zama' ve'btelleti'l-urûk ve sebete'l-ecr inşâallahü teâlâ" duâsını okumak, terâvîh kılmak ve hatim okumak önemli sünnettir... Ramazân-ı şerîfte iftârı erken yapmak, sahûru geç yapmak ta sünnettir. Resûlullah (aleyhisselâm), bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi. İftârda acele etmek ve sahûru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip-içmeye ve dolayısıyla her şeye muhtaç olduğunu göstermektedir. İbâdet etmek de zâten bu demektir. Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibâdet etmelidir. Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, âhireti kazanmak için bir fırsat bilmelidir. Bu ayda ibâdet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene boyunca, bu işleri yapmak nasip olur. Ama bu aya saygısızlık edenin, günâh işleyenin bütün senesi, günâh işlemekle geçer." Allahü teâlâ, bu mübârek ayda ve her zaman, râzı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin...