Selçuklu Devletine dâir...

A -
A +

Ağustos ayı başında yazdığımız 2 makalemizde, Selçuklu Devletinin kuruluşundan bahsetmiştik. Fakat araya Şa'bân ayı ve Berât gecesiyle ilgili makâleler girince konuya devâm edememiştik. Geçen hafta Malazgirt Meydân Muhârebesinden bahsedince, bu hafta tekrâr Selçûklular konusunu ele almak istedik... Büyük Selçûklu Sultânı Tuğrul Bey, devletini sağlam temeller üzerine oturtarak, sınırlarını Ceyhûn'dan Fırât'a kadar genişletti. Anadolu üzerine yaptırdığı akınlarla, Bizans idâresinde bulunan bölgenin Türk yurdu olması için ilk harcı koydu. Gaznelilere karşı yapılan Dandanakan Meydân Muhârebesinin muzaffer kumandânı Çağrı Bey, 1060'ta yetmiş yaşlarında, kardeşi Selçûklu Sultânı Tuğrul Bey ise, 1063'te yetmiş yaşında vefât etti. Tuğrul Beyin oğlu olmadığından, Çağrı Beyin oğlu Muhammed Alparslan Selçûklu sultânı oldu. Başa geçer geçmez amcasının vezîri Amîdül-mülk'ü görevden alarak, yerine Nizâmül-mülk'ü tâyin etti. Sultân Alparslan, tahta geçmek iddiâsında bulunan diğer rakîplerini bertaraf ettikten sonra, batıya yönelerek fetihlere başladı. Kafkaslardan dolaşıp mahallî küçük krallıkları itâati altına aldı. Doğu Anadolu'nun Kuzeydoğu ucundaki meşhûr Ani Kalesini 1064'te fethederek, 16 Ağustos 1064'te Kars'a girdi. Ani, Hıristiyan âleminin kutsal yerlerinden biriydi. Bu fetihler İslâm âleminde büyük sevinç kaynağı oldu ve Halîfe Kâim bi-Emrillah, Alparslan'a, "fetihler babası", yâni çok fetheden mânâsına gelen "Ebü'l-Feth" lakabını verdi. Sultân, 1065 senesi sonlarında doğuya yönelerek Üst-Yurd ve Mangışlak taraflarına yürüdü. Başarı ile biten seferin sonunda; ticâret yollarını vuran Kıpçak ve Türkmenler itâat altına alındı. Alparslan, 1067 senesinde Kirmân melîki olan kardeşi Kavurd'un isyânıyla karşılaştı. Bu isyânı kısa sürede bastırdı. Öncelikle Müslümanlar arasında birliğin temînini arzû eden Sultân Alparslan, Bahreyn taraflarında ve Önasya'da fütûhâtta bulundu. Bunun üzerine Mekke şerîfi, Alparslan'a itâatini arz ederek, hutbeyi Abbâsî halîfesi ve Sultân Alparslan adına okumaya başladı. Doğu ve Batıda sistemli bir şekilde yapılan fetih hareketleri; 1067 senesinde Anadolu'da başlatılan yıpratma ve yıldırma akınları, 26 Ağustos 1071'deki Malazgirt Muhârebesine kadar devâm etti. Malazgirt Zaferiyle Selçûklulara kapıları açılan Anadolu, Türkiye Türklerinin istikbâldeki yurdu durumuna girdi. Malazgirt Zaferi sonrasında, Bizans İmparatoru Diogenes ile yapılan antlaşma, o tahttan indirildiği için tatbîk edilemedi. Sultân Alparslan, antlaşmanın silâh zoruyla tatbîkini kumandân ve beylerine emrederek, bütün Anadolu'nun fethini istedi. Selçûklu emrindeki Türkmen boyları, Orta Asya'dan batıya sevk edilerek, Doğu Anadolu'daki Bizans hudûduna gönderildi. Selçûkluların gazâ akınlarına karşı koyamayan Bizans kale ve garnizonları, Türklerin eline geçti. Türk akınları, Marmara Denizi sâhillerine kadar uzandı ve fethedilen Anadolu iskân edildi. Anadolu'nun Türkleşip İslâmlaşması için gerekli bütün tedbirler alındı. Sultân Alparslan, çıktığı Mâverâünnehir Seferinde, esîr alınan bir kale kumandânı tarafından şehîd edildi. Türk târihinin büyük Sultânlarından olan Alparslan, enerjisi, disiplini, yiğitliği ve adâletiyle temâyüz etmişti. Sultân Alparslan vefât ettiğinde, devlet toprakları, doğuda Kaşgar'dan, batıda Ege kıyıları ve İstanbul Boğazına, kuzeyde Hazar-Aral arasından, güneyde Yemen'e kadar olan bir bölgeye yayılmıştı. Alparslan'ın yerine oğlu ve veliahdı Melikşâh, Selçûklu Sultânı oldu. Sultânlığını tanımayan amcası Kavurd ile Kerez'de yapılan savaşı kazanan Melikşâh birkaç gün sonra Kavurd'un ölümüyle devlet içinde âsâyişi kısa sürede sağladı. İç işlerini halleden Melikşâh, taht mücâdelesinden faydalanarak Selçûklu hudûduna hücûm eden Gaznelilerle Karahanlılara karşı sefere çıkıp onları anlaşmaya mecbûr etti. Doğu sınırlarını garantiye alan Sultân Melikşâh, babasının vezîri ve kendisinin de hocası olan, sapık ve bâtınî akımlara karşı sünnîliğin müdâfaası için Nizâmiyye Medreselerini kuran Tûs'lu Nizâmül-mülk Hasan'dan vezîrliğe devâm etmesini istedi. Bu sâyede Selçûklu Devletine ve İslâm dînine çok hizmet etti. [İnşâallah yarın da aynı konuya devâm edelim.]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.