20 Ocak 1029'da doğan, iyi bir tahsîl görüp sayısız zafer kazanarak mertliği ve iyi kumandânlığı ile ün salan Sultân Alparslan; Selçûklu Devleti hükümdârlarından ve Türk milletinin en büyük kahramânlarından biridir. Selçuklu Devletinin kurulmasında önemli rolü olan Horasân Vâlîsi Çağrı Bey'in oğludur. Babasının ölümünden sonra Horasân vâlîsi oldu. Amcası Tuğrul Bey, 4 Eylül 1063'te öldüğü zaman, vasiyeti üzerine Selçûklu tahtına Alparslan'ın ağabeyi Süleymân getirildi, fakat Türk beyleri buna i'tirâzda bulundular ve Alparslan'ı hükümdâr tanıdılar. Alparslan, 27 Nisan 1064'te büyük bir törenle tahta çıktı. Amcasının vezîrliğini yapan ve ağabeyi Süleymân'ın tahta çıkmasını isteyen Amîdül-mülk Kündirî'yi azledip, büyük bir devlet adamı olarak târihe adı geçen Nizâmül-mülk'ü vezîr ta'yîn etti. Başına buyruk beylerle mücâdeleye girişen Alparslan, hepsini bir bayrak altında toplamayı başardı. Böylece Selçuklu Devletini derleyip toparladı ve kuvvetlendirdi. 1064 yılının sonuna doğru Alparslan, Bizans İmparatorluğu'nun üzerine yürüdü. Gürcistân'ı zaptetti. İsyân eden kardeşi Kavurd'u itâate zorladı. 1065'te Amuderyâ ırmağını geçti, o bölgedeki hükümdârla anlaştı. Alparslan'ın beyleri, Anadolu'da akınlar yapıp sayısız zaferler kazandılar. İSLÂM DÎNİNE HİZMETİ Sultân Alparslan, saltanatı müddetince İslâm dînine hizmet etti. İslâmiyet'i içten yıkmaya çalışan gizli düşmânlara ve bâtınî hareketlere karşı çok hassâstı. Hattâ bir defasında; "Kaç defa söyledim. Biz, bu ülkeleri Allahü teâlânın izniyle silâh kuvveti ile aldık. Temiz Müslümanlarız, bid'at nedir bilmeyiz. Bu sebepledir ki, Allahü teâlâ, hâlis Türkleri azîz kıldı" demiştir. Alparslan, büyük târihî zaferlerinin yanı sıra, medreseler kurmak, ilim adamlarına ve talebeye vakıf geliri ile maâşlar tahsîs etmek, i'mâr ve sulama te'sîsleri vücûda getirmek sûretiyle de hizmetler yaptı. İmâm-ı A'zam'ın türbesi, Hârezm Câmii ve Şadyah kalesi gibi pek çok eseri inşâ ettirdi. Zamanında, İmâmül-Haremeyn Cüveynî, İmâm-ı Gazâlî, Ebû İshâk eş-Şîrâzî, Abdülkerîm Kuşeyrî, İmâm-ı Serahsî gibi büyük âlimler yetişmiştir. BİZANS İMPARATORU Doğum târihi kesin olarak bilinmeyen ve Kapadokyalı soylu bir âileye mensûp olan IV. Romanos Diogenes (Romen Diojen); Kostantinous Diogenes'in oğludur. Romen Diojen, iyi bir cengâverdi; fakat hânedân mensûbu değildi. Onun askerlik bilgisi, tecrübe ve cesâreti, İmparator Onuncu Kostantinous'un 1067'de ölümüyle dul kalan Bizans İmparatoriçesi Eudoxie[Eudokia]'nin dikkatini çektiğinden, İmparatoriçe kendisiyle evlenme talebinde bulunan diğer adayları ve teklîflerini reddederek, 1068'de Diojen'i tercîh etti. İmparatoriçe ile evlenerek, 1 Ocak 1068'de Bizans tahtına çıkan Romen Diojen, 1068-1071 târihleri arasında Bizans imparatoru oldu. Hânedân dışından bir şahsın Bizans İmparatorluğuna getirilmesi üzerine asîller, iktidâra karşı cephe aldılar. Ülke içindeki muhâlefeti tasfiye etmekle meşgûl olan Diojen, zekâ ve tecrübesine inandığı şahısları devlet kadrolarında vazîfelendirip, Bizans'ın doğu hudûdundaki hâdiseleri de dikkatle takîb ettirdi. Selçûklu Devletinin gittikçe kuvvetlenmesi, Bizans İmparatorluğu'nu telâşlandırdı. Romen Diojen, İmparator olur olmaz, Franklardan, Uzlardan ve Makedonyalılardan topladığı orduyla Selçûklulara karşı seferlere başladı. Kayseri, Sivas, Divriği, Toroslar ve Haleb yoluyla güneye indi. Menbic'i aldıktan sonra, İstanbul'a döndü. 1070'te Kayseri, Palu ve Sivas bölgelerinde harekâtta bulundu. Palu'ya geldiğinde, Malatya'da bıraktığı ordusunun, Türkler tarafından perîşân edildiği haberini aldı. Geri dönmeye mecbûr kaldı. Muhtelif ırklardan meydâna gelen kalabalık bir ordunun başında Türkleri Anadolu'dan sürmek ve arkasından İran'a yürüyerek Sultân Alparslan'ın merkezini zaptetmek için 13 Mart 1071'de tekrâr yola çıktı. Ancak bilindiği gibi, 26 Ağustos'ta Malazgirt Savaşını kaybetti. Bütün hazîneleri ile birlikte Sultân Alparslan'a esîr düştü.