Dünkü makâlemizde birazcık, harâm olan bazı şeylerden bahsetmiştik. Konuya bugün de devâm etmek istiyoruz. Yurt dışında yaşayan veya oralara gidip gelen insanların helâl gıdâ konusunda endişe duyduklarını zikrettik. Artık Müslümân memleketlerde yaşayanların da birçok tereddütler taşıdıklarını biliyoruz. VESVESE ETMEMELİDİR!.. Burada hemen, "içinde domuz yağı veya alkol gibi harâm olan maddelerin bulunma ihtimâli olan gıdâları yemek câiz olur mu?" diye bir suâl sorulabilir. Tabîî ki, ihtimâl üzerine karâr vermek yanlış olur. Dînimizde, "Bir şeyin helâl olması için delîl aranmaz, harâm olması için delîl aranır" kâidesi vardır. Necis olduğuna dâir bir delîl bulunmazsa, temiz kabûl edilir. [Usûl-i Pezdevî] Gıdâlarda ve E listeli katkı maddelerinde "domuz kökenli yağ, et" yazmıyorsa yenmesinde mahzûr yoktur, yazıyorsa yenmez. Gıdâ maddelerinde hîle yapanlar bulunabilir. Fabrikada, içine çeşitli necâsetler katılabilir, yahut ihmâl yüzünden necâset karışabilir. Reçelin, pekmezin içine fare düşüp ölebilir; imâlâtçı, kazanı dökmeyebilir. Meşrûbâtlara konan esans, alkolde eritilebilir. Bunun gibi, çeşitli necâsetlerin helâl gıdâlara karışma ihtimâli dâimâ mevcuttur. Fakat genel bir dînî kâide olarak, "içinde necâset olduğu kesin olarak bilinmeyen bütün gıdâ maddeleri temiz kabûl edilir, yenmesi günâh olmaz." [et-Tahrîr] Peki, "piyasadaki herhangi bir gıdânın, necis olma ihtimâli olduğu için, ondan sakınıp yememek gerekmez mi?" diye bir soru sorulursa, buna İmâm-ı Gazâlî'nin (rahimehüllah) şu sözünü nakledebiliriz: "Necis olduğu kesin olarak bilinmeden sakınmak; vesvese, kuruntu ve zararlı olur." [İmâm-ı Gazâlî, Kimyâ-i Saâdet] İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki: "Kâfirlerin vücutları değil, inançları pistir. Kur'ân-ı kerîmde, "Ehl-i kitâbın [Yahûdî ve Hristiyânların] pişirdiklerini [ve kestiklerini] yemek helâldir" [Mâide, 5] buyuruldu. Dînimiz, "Harâm olduğu bilinmeyen şeylerin yenilmesi"ne müsâade etmektedir. Resûlullah Efendimiz, bir müşrikin; Hazret-i Ömer de bir Hristiyânın testisinden abdest almışlardır. Eshâb-ı kirâm, gayr-i müslimlerin verdikleri suları da içerlerdi. Halbuki pis, necis olan şeyleri yemek harâmdır. Kâfirler ise ekseriyâ pis olur. Elleri, kapları şaraplı olur. Hayvanı, "Besmele"siz keserler. Eshâb-ı kirâm, bunlara rağmen, necis olduğunu kesin bilmedikleri için, vesvese etmeyip; et, peynir gibi aslen temiz olan gıdâları alıp yerlerdi." [İmâm-ı Gazâlî, İhyâu Ulûmi'd-dîn] Resûlullah Efendimiz, bir Yahûdînin ekmeğini ve tereyağlı yemeğini, temiz mi? diye sormadan yedi. "Bu domuz yağı mı, koyun yağı mı, ekmeğin hamuru su ile mi, yoksa şarap ile mi yoğuruldu?" diye sormadı. Müşrik kadının su kabından abdest aldı. Bunlar, vesvese çapında bir araştırmanın gerekmediğine birer delîldir. [Muhammed Hâdimî, el-Berîkatü'l-Mahmûdiyye Şerhu't-Tarîkati'l-Muham-mediyye] Büyük hadîs âlimi İmâm-ı Kastalânî buyurdu ki: "Peygamber Efendimiz, Hayber'de, Eshâb-ı kirâmla bir Yahûdînin zehirli kebabından bir lokma yedikten sonra, "Bu et, bana zehirli olduğunu söyledi" buyurup başka yemedi ve son hastalığında, "Hayber'de yediğim zehirli etin acısını hâlâ hissediyorum" buyurdu." [İmâm-ı Kastalânî, Mevâhib-i Ledünniyye] ASILSIZ SÖYLENTİLER!.. "Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği"nin de açıkladığı gibi, margarinlerde domuzdan üretilen katkı maddeleri kullanıldığına dâir çıkarılmaya çalışılan asılsız söylentiler ve "E listesi" ile ilgili iddiâlar üzücü bir haksızlıktır. Gıdâ katkı maddelerinin belirtilmesinde Sağlık Bakanlığı'nca hazırlanan "Gıdâ Katkı Maddeleri Yönetmeliği", Avrupa Topluluğu kodunu benimsemiş ve kânûnen ambalajlara yazılma zorunluluğu getirmiştir. Bu sistem çerçevesinde "E" ve ilgili gıdâ katkı maddesinin kod numarasının ambalaj üzerine konması zarûrîdir. Türkiye'de domuz kaynaklı katkı maddeleri ile domuz yağı içeren mamûl gıdâlara üretim izni verilmemiş olup, bahsi geçen E listeli katkı maddelerinin domuz kökenli olması kanunî açıdan da kesinlikle mümkün değildir. Margarinlerde domuz yağı veya domuzdan elde edilmiş herhangi bir katkı maddesi yoktur, hiçbir zaman da olmamıştır. Diyânet İşleri Başkanlığı da konuyu inceleyerek, bu tür dedikoduları yaymaktan sakınmak gerektiğini ve bu yağları yemenin dînen bir mahzûru olmadığını açıklamıştır...