Gazetelerde her gün, uyuşturucu ve alkolle ilgili olarak onlarca haber çıkmaktadır. "Ölüyorum, bu illetten beni kurtarın!", "Çok sevilen bir kişi idim. Ama şimdi benden kaçıyorlar!" diye feryatlar duyuluyor. Günümüzde, birçok kız-erkek genç yavrumuzun uyuşturucu ve alkol bataklığında olduğu herkesçe ma'lûmdur. Okul önlerini kendilerine mesken edinen bir kısım çetelerin, öğrencilerden haraç alma yanında sigara ve uyuşturucu da pazarladıkları, yine zaman zaman gazetelerde çıkan haberlerdendir. Sağlık Bakanlığı'nın [1995 yılında] 7 ildeki liselerde yaptırdığı araştırmada, öğrencilerin: % 53'ü esrarı denemiş; % 22'si ara sıra kullanıyor; % 8.5'i devamlı kullanıyor. % 10'u eroini denemiş; % 4'ü devamlı kullanıyor. % 8.5'i kokaini denemiş; % 4'ü devamlı kullanıyor. % 35'i yapıştırıcı ve uçucu maddeyi denemiş; % 6'sı devamlı kullanıyor. % 4'ü sürekli morfin kullanıyor. Okul önlerinde özenti ile başlayan sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımının yaz tatillerinde arttığına dikkati çeken bazı psikologlar, bu tür alışkanlıklara, problemli âilelerin çocuklarında daha fazla rastlandığını belirtmektedirler. Bağımlı, alkolik ve suçlu çocukları cemiyete kazandırmak zorundayız. Tabîî ki kötü alışkanlıklarla mücâdelede devletin ve hükûmetin yanında gönüllü erler de lâzımdır. Bu ülkeyi, bu milleti, bu devleti seven bütün Basın-Yayın Kuruluşları (Medya), Sivil Toplum Kuruluşları da bu çalışmaya katılmak zorundadırlar. T.C. Anayasa'sının 58. maddesi; "Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehâletten korumak için tedbirler alır" hükmünü âmirdir. Bu kesin hükme rağmen, maalesef günümüze kadar, adı geçen suçları tamâmen önleyici tedbîrler alınamamıştır. Bunları belirttikten sonra, Yeşilay'ın Raporu'nda yer alan 3 slogan cümleyi zikrederek esâs konumuza girelim: "Çirkin ve zararlı alışkanlıklarla mücâdele edecek kadar medenî cesârete sâhip olamayan topluluklar; o çirkinlikler içinde yok olmaya mahkûmdurlar." "Toplumda kötülüklerle mücâdeleyi şiâr edinen insanlar ve kurumlar, devletin ve ülkenin hakîkî, gerçek dostlarıdırlar." "Dünyâ yüzünde hiçbir hukûk ve mantık, bir başkasının hayâtına kastederek para kazanmayı meşrû sayamaz." "Türkiye Yeşilay Cemiyeti" tarafından "aylar süren bir araştırma neticesinde hazırlandığı" belirtilen 16 sayfa ve 27 madde olan "2006 Yılı Raporu"nda çok önemli hususlara temas edilmektedir. Bu mühim rapordan bazı iktibâslar yapacağız. Aslında kötü alışkanlıklar, bütün dünyâ gençliğini tehdîd eden birer felâkettir. Her yıl ABD'de 20 bin kişi, AB'de 10 bin kişi uyuşturucu komasından ölmektedir. Güzel ülkemizdeki kötü alışkanlıklar, ABD ve AB seviyesinde değilse de; maalesef Türkiye'deki kötü alışkanlık artış hızı dünyâ standartlarının üstündedir. Resmî istatistiklere göre; 1980-1992 arası 12 yılda uyuşturucu kullanımı % 500 artmış bulunmaktadır. 2005 yılında İstanbul'da yapılan bir araştırmada, son 3 yılda liseli öğrencilerde: Eroin kullanımı, % 100; Ecstasy kullanımı ise % 300 artmıştır. Yeşilay'ın Raporunda: "Kitle imhâ silâhları, (NBC) yani Nükleer-Biyolojik-Kimyevî (Gaz) olarak bilinir. Aslında gerçek kitle imhâ silâhları uyuşturucu, alkol, sigara, kumar, AIDS, şiddet, fuhuş, cinsel tâciz ve tecâvüz, kapkaç, müstehcen yayınlar, cinsel sapıklık ve her türlü kötü alışkanlıklardır" denilerek, azîz vatanımızı rahatsız ve huzûrsuz eden çok önemli noktalara parmak basılmaktadır. Yine bu raporda, tarihin bütün devirlerindeki tabîî âfetlerin tahrîbâtının bile (yanî deprem, volkan patlaması, kasırga, sel baskınları, patolojik salgınlar, vebâ ve diğer salgınların), şu andaki uyuşturucu, alkol, sigara ve diğer kötü alışkanlıkların yaptığı tahrîbâtın yanında son derece küçük kaldığı ifâde edilmiştir. Yeşilay, Sağlık Bakanlığı, Türk Eğitim Sendikası gibi muhtelif kuruluşların yaptırdıkları araştırmalara göre, ülkemizde sigaraya başlama yaşı 10, alkole başlama yaşı 11, uyuşturucuya başlama yaşı ise 12 olarak tesbît edilmiştir. Yabancı Ülkelerde: Bliss Dergisi'ne göre AB'de alkol kullanan ve fuhuş yapanlar: 13 yaş altı: % 16; 14 yaş altı: % 22; 15-17 yaş altı ise: % 48'dir. Türkiye'de 1930 yılında, kişi başına düşen alkol: 1 litre; sigara: 10 paket iken, 2004 yılında, kişi başına düşen alkol: 20 litre; sigara ise: 3 kilogram olmuştur. "Türk Eğitim Sendikası"nın 2005 yılında, 40 ilde 9-17 yaş arasındaki 13.430 öğrenci üzerinde yaptırdığı ankette sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımında ciddî artışlar görülüyor: Gençlerin % 16'sı sigara, % 11'i alkol, % 2.9'u uyuşturucu kullanıyor. [Uyuşturucu bağımlılığına düşenlerin yüzde 66'sı "Tiner" ve "Yapıştırıcı madde" ile bağımlı oluyor.] Halbuki 2004 yılında, gençlerin % 13'ü sigara, % 7'si alkol, % 1.29'u uyuşturucu kullanıyordu. Sağlık Bakanlığı'nın 45 ilde yaptırdığı araştırmada ise: Sigara kullanan: % 15.7; alkol kullanan: % 23.6; uyuşturucu kullanan; % 2.56 nisbetinde çıkmıştır. Yarın da inşâallah bu konudan bahsetmek istiyoruz.