Yılbaşına dâir...

A -
A +

Hemen makâlemizin başında ifâde edelim ki, binlerce çam fidanının sökülüp atıldığı, acımasızca ağaç katliâmlarının yapıldığı günlerdeyiz. Okullarda, mağazalarda Noel Baba olarak Aziz Nikolaos efsânesinin boy gösterdiği; Hristiyanlık propagandasının diz boyu olduğu aralık ayındayız. Hristiyan âleminin, Noel kutlamaları, Roma İmparatorlarının birincisi olan Kostantin ile başlar. Kostantin, Eflatun'un ortaya koyduğu "Teslis=Trinite" yani üç tanrı inancını, papazlara yazdırdığı yeni İncîle koydurdu ve Noel gecesini bayram ilân etti. Böylece yeni bir Hristiyanlık dîni doğmuş oldu. Hâlbuki İsâ aleyhisselâmın İncîl'inde ve Havârîlerinden Barnabas'ın yazdığı İncîlde, Allahın bir olduğu bildirilmişti. İslâm büyükleri, "Hindûların bayram günlerine, ateşe tapanların Nevrûz günlerine ve Hristiyanların Noel gecelerine ve diğer paskalyalarına hürmet etmek, o zamanlarda onların âdetlerini onlar gibi yapmak, insanı dînden çıkarır" buyurmuşlardır. Hristiyanların kutladıkları Noelin bir uydurmadan ibâret olduğu, hattâ bazı Hristiyan teşkîlâtlarının da artık Noeli bir hurâfe kabûl ettikleri, dünyâ basınında çıkan haberler arasındadır. Nitekim, ABD'de yayınlanan 17 Aralık 1996 tarihli haftalık "Newsweek" dergisi bu gerçeği şöyle dile getirmiştir: "Noel Baba bir hurâfeden ibârettir; gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Ticârî maksatlarla sonradan uydurulmuştur. Hediyelik eşyâ sektörüne milyonlarca dolar kazandıran Noel Baba, kapitalizmin oyuncağı olmuştur. Tarihçi, Stephan Nissenbaun, "The battle for Christmas:Yılbaşı ile Mücâdele" kitabında Hristiyanlığın temelinde yılbaşı kutlamalarının ve Noel Babanın bulunmadığını, bunun yasaklanmasının gerekli olduğunu bildirmektedir." Şu bir gerçek ki, aslı olsa da olmasa da, bugün Hristiyanlar "Noel"i dînî bir gerekçeyle, yani ibâdet niyetiyle kutluyorlar. Bunun için bugün de, bir Müslüman bunu kabûl ederek veya etmeyerek Noel kutlamalarına katılamaz, buna değer veremez. Yalnız şunu önemle belirtelim ki, Noel ile yılbaşı farklı şeylerdir. Yeni yılı tebrîk etmekte, hayırlı olmasını temennî etmekte dînen mahzûr yoktur. Yılbaşı, diğer günlerden farklı değildir. Hattâ bu gecede, Mevlid okumak, sohbet toplantıları düzenlemek de uygun değildir. Böyle yapılırsa, bu geceye dînî bir hüviyet kazandırılmış olunur. Hz. İsa'nın doğumu hakkında, o zamanın edîb ve münevverlerinin eserlerinde hiçbir bilgiye rastlanmamaktadır. Çünkü, İsevîler, az ve asırlarca gizli yaşadıklarından, mîlâd doğru anlaşılmamıştır. Aralık ayının 21'inde, 25'inde veya Ocak ayının 6'sında yahut başka gün olduğu sanıldığı gibi, bugünkü mîlâdî senenin beş sene fazla olduğu, çeşitli dillerdeki kitaplarda yazılıdır. O hâlde, mîlâdî sene, Müslümanların senesi olan hicrî sene gibi doğru ve kat'î olmayıp, günü de, senesi de şüpheli ve yanlıştır. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin bildirdiğine göre, üçyüz seneden fazla olarak noksândır ve İsâ aleyhisselâm ile Muhammed aleyhisselâm arasındaki zaman, bin seneden az değildir. Mayısın altısında kutlanan "Hıdırellez"in de dînimizle bir ilgisi yoktur. Dînimizde hicrî ayların dışında, mîlâdî takvîme göre kutlanan hiçbir kıymetli gün yoktur. Dînimizdeki, mübârek günler ve geceler hep hicrî aylara göredir. "Bir kavme benzeyen onlardandır"hadîs-i şerîfi var. Gayr-i müslimlerin nelerine benzeyen kâfir olur, nelerine benzemek câizdir? Bize gayr-i müslimlerden gelen şeyler iki çeşittir: Birincisi, dînlerinin gereği olarak yaptıkları şeylerdir. Meselâ boyunlarına haç takmaları, bellerine zünnar bağlamaları, Noel, yortu kutlamaları bu kısma girer. Bunları dînlerinin gereği olarak yaptıkları için, bir Müslüman bunları ne niyetle takarsa taksın, hattâ şaka için, Hristiyanlarla alay etmek için dahî yapsa, dînden çıkar. Hristiyanların dînlerinin gereği, ibâdet niyetiyle yaptıkları, giydikleri bütün şeyler de böyledir. Bunun için, Hristiyanlardan gelen şeylerin önce aslına bakmak lâzım. Hristiyanlar, bunu ne için yapıyorlar? Dînlerinin îcâbı olarak mı, yoksa âdet olarak mı? Bu husûs çok önemlidir. İkincisi, kâfirlerin dînleri ile ilgisi olmayıp, âdet olarak yaptıkları şeyler. Meselâ, ceket, pantalon giymeleri, kravat takmaları, âdet olarak yaptıkları şeylerdir. Bir Müslümanın bunları kullanmasında mahzûr yoktur. Yukarıdaki hadîs-i şerîfte geçen benzemek, ibâdetlerde benzemektir.Kılık-kıyâfetle ilgili şeyler âdettir; çirkin olmayan âdetlerde kâfirlere benzemek günâh olmaz. Meselâ kâfir gömleği giymek, saç uzatmak, saç kazımak ve diğer mubâh âdetlerde kâfirlere benzemek günâh olmaz. İbâdette kâfirlere benzemek bazı yerlerde mekrûh, bazı yerlerde harâm, bazı yerlerde küfür olur. Mesela haç takmak küfürdür. "Nevrûz" veya "Mihricân" günlerinde, bunların isimlerini söyleyerek hediye vermek harâmdır. Bu günleri bayram bilerek vermek, küfür olur. Noel gününde, kâfirlerin paskalya ve yortularında, onlar gibi bayram yapmak da küfürdür. Hadîs-i şerîflerde buyuruluyor ki: "Bir kavmin hayır-şer amellerinden hoşlanan, o amelleri işlemiş gibi olur."[Deylemî] "Bir kavmin ameline râzî olan onların ameline ortak olur." [Deylemî] "Bir kavmin işini seven, o amelleri işlemese de, kıyâmette onlarla haşrolur." [Hatîb Bağdâdî] Küfrün veya harâmın iyi niyetle yapılması, bunları küfürden ve harâmlıktan çıkarmaz. Harâmdan, iyi niyetle [Allah'tan korkarak] vazgeçen sevâp kazanır. Başka bir sebeple vazgeçen sevâp kazanmaz; yalnız, günâhından kurtulur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.