Târihler, Hicrî (Kamerî, Şemsî), Rûmî, Mâlî, Mîlâdî gibi isimler alırlar. Evvelki gün [17 Aralık 2009 Perşembe günü], yeni bir hicrî-kamerî sene [1431 senesi] başladı; o gün yeni bir "Hicrî-Kamerî Yılbaşı"nı daha idrâkle şereflendik. [Allahü teâlâ, sıhhat ve âfiyet içerisinde, sevdiklerimizle birlikte nicelerine kavuştursun.] İçerisinde bulunduğumuz Muharrem ayı, İslâm hicrî-kamerî senesinin birinci ayı ve Kur'ân-ı kerîmde kıymet verilen 4 aydan biridir. (Tevbe, 36) Diğer üç ay ise, Zilkade, Zilhicce ve Receb aylarıdır. Resûlullah Efendimiz, hadîs-i şerîflerinde meâlen şöyle buyurmuştur: "Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma'dır." [Deylemî] "Ramazân ayından sonra en fazîletli oruç (ayı), Allah'ın ayı Muharrem ayıdır. Farzlardan sonra en fazîletli namaz da, gece namazıdır." [Müslim, Sıyâm 202 (1163); Ebû Dâvûd, Savm 55 (2429); Tirmizî, Salât 324 (438); Nesâî, Kıyâmu'l-Leyl 7 (3, 207, 208), İbn-i Mâce] "Ramazândan sonra en fazîletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur." "Nâfile oruç tutacaksan, Muharrem ayında tut. Çünkü o, Allah'ın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, o günde Allah geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabûl etti. Yine o gün tevbe edenlerin günâhlarını da affeder." [Tirmizî] "Muharrem ayında bir gün oruç tutana, bugüne karşılık otuz gün oruç sevâbı yazılır." Muharrem ayının ilk on gecesi ve günü, çok mübârek olan gece ve günlerimizdendir; hattâ Hicrî sene içerisindeki 10 mübârek geceden ikisi bu ay içerisinde bulunmaktadır ki bunlar 1 Muharrem (Hicrî Yılbaşı) gecesi ve 10 Muharrem (Aşûre) gecesidir. [Aşûre gece ve gününden inşâallah müstakil bir makâlemizde bahsedeceğiz.] Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı gece ve günleri mübârek kılmış, o mübârek gece ve günlere husûsî kıymet vermiş, o zamanlardaki, duâ ve tevbeleri, muhtelif ibâdetleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Bütün mübârek gecelere ve günlere saygı göstermelidir. Tabîî ki, saygı göstermek, günâh işlememekle olur. Bu geceleri ihyâ etmeli, ya'nî kazâ namâzları kılmalı, Kur'ân-ı kerîm okumalı, duâ ve tevbe etmeli, sadaka vermeli, Müslümânları sevindirmeli, bunların sevâblarını ölülere de göndermelidir. Ma'lûm olduğu üzere, İslâmiyette, güneş yılının ayları içinde sayılı herhangi bir mübârek gün yoktur. Meselâ, Martın (20.) Nevrûz denilen günü ve Mayısın (6.) Hıdrellez (Hıdırellez) günü ve Eylülün (20.) Mihricân günü, ba'zı ülkelerde mübârek sayılıyorsa da, Müslümânlıkta bu günlerin diğer günlerden farklı bir değeri yoktur. Noel günü ve gecesi de böyledir. Doğum günü ve mübârek geceler, hep hicrî yıl ile kutlanır. Bütün ibâdetlerde ve dînî faâliyetlerde kamerî aylar esâs alınır. Hac, oruç, kurbân ve bayram günleri, hep kamerî aylara göre tesbît edilir. Haccı, Allahü teâlânın bildirdiği Zilhicce ayında yapmayıp da, mîlâdî bir ayda, meselâ ocakta yapmak; orucu, Ramazân ayında değil de, şubâtta tutmak; cuma namazını cuma günü değil de pazar günü kılmak dîni değiştirmek olur. İslâm dîninde, kâfirlerden her kavmin, her memleketin âdeti olarak yaptıkları ve kullandıkları şeylerden, harâm olmayıp, insanlara faydalı olanları yapmak ve kullanmak günâh değildir; onların kullanılmasında herhangi bir mahzûr yoktur. Fakat İslâmiyet, Müslümânların, îmânlarında ve ibâdetlerinde, Müslümân olmayanları taklit etmelerini, onlara benzemelerini, onların dînlerinin ve ibâdetlerinin alâmeti olan şeyleri yapmalarını ve kullanmalarını yasak etmiştir. Kezâ Hindûların bayram günlerine, Mecûsîlerin (ateşe tapanların) kutsal günlerine ve Hıristiyanların Noel gecelerine ve diğer paskalyalarına hürmet etmek ve o zamanlarda, onların âdetlerini, onlar gibi yapmak, bu günleri Müslümân bayramı zannederek, onlar gibi birbirine hediye göndermek, eşyâlarını ve sofralarını, onların yaptığı gibi süslemek, o geceleri başka gecelerden ayırt etmek büyük günâh olmaktadır. [Fakat "Noel" ile "Yılbaşı" farklı şeylerdir. Yeni yılı tebrîk etmekte, hayırlı olmasını temennî etmekte dînen mahzûr yoktur; bundan ayrıca bahsetmek istiyoruz inşâallah.]