Âhir zamanda imanı kurtarmak çok zordur!

A -
A +

İman, Muhammed aleyhisselamın, Peygamber olarak bildirdiği dini, akla, tecrübeye ve felsefeye uygun olup olmadığına bakmadan tasdik etmek yani kabul edip, beğenip, inanmaktır... Peygamber efendimiz, imanı şöyle tarif etti: (İman; Allah'a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, [yani Kıyamete, Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana], kadere, hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, inanmaktır. Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim Onun kulu ve resulü olduğuma şehadet etmektir.) [Buhari, Müslim, Nesai] Bir insanın Müslüman olabilmesi için, iman sahibi olması, yani dinimizin emir ve yasaklarına inanması şarttır. Yalnız inanması da kâfi değildir; bu emirleri beğenmesi ve sevmesi de şarttır. Bu da bir bilgi işidir. Yapıp yapmamak ayrı, bunları kabul etmek, beğenmek ve sevmek ayrı şeydir. Yapıp yapmamak günah ve sevapla ilgili, kabul etmek ve beğenmek imanla ilgilidir. İmanın altı esası bir bütün olup, çok önemlidir. Ufak bir şüphe götürmez. İnandığı halde, birini bile beğenmemek küfürdür. İNSAN AKLINI KAÇIRIR!.. Din büyükleri buyuruyor ki: "İmanı olmayan kimsenin sonsuz olarak Cehennem ateşinde yanacağını Peygamber efendimiz haber verdi. Bu haber elbette doğrudur. Buna inanmak, Allahü teâlânın var olduğuna, bir olduğuna inanmak gibi lazımdır. Sonsuz olarak ateşte yanmak ne demektir? Herhangi bir insan, sonsuz olarak ateşte yanmak felaketini düşünürse, korkudan aklını kaçırması lazım gelir." Hazret-i Ali, dirilmeye inanmayan birine buyurdu ki: "Biz âhirete inanıyoruz. Diyelim ki, senin dediğin gibi tekrar dirilmek olmasaydı, inanıp ibadet etmekle bizim hiç zararımız olmazdı. Bizim dediğimiz gerçek meydana çıkınca ise sen sonsuz olarak azaba maruz kalacaksın!.." Ahir zamanda imanı kurtarmak çok zordur. İmanı korumak, elde tutulan kor ateş gibidir! Tutsan elini yakar, bıraksan söner. Bir nesne ne kadar kıymetliyse onun düşmanı o kadar çok olur. Kâinatta imandan daha kıymetli hiçbir cevher yoktur. Çünkü o kimin elindeyse o cennete gidecektir. Hiçbir ibadet cennete girmeye sebep değildir. İbadetler, sohbetler imanı korumak içindir. Onun için Abdülhakîm Arvâsî hazretleri "Benim davam imandır. İman gitti her şey bitti" buyurmuşlardır. Yirmi dört saat boyunca asıl korkacağımız şey, "Aman imanım zayi olmasın, aman iman hırsızları imanımı çalmasın" tehlikesi olmalıdır. İman hırsızları kimlerdir? En büyük hırsızlar kendi kafasına göre konuşan ve kendisini din adamı olarak tanıtan kimselerdir. Allahü teala şerlerinden muhafaza buyursun!.. İman selameti!.. Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul'u fethettiği zaman, hocası Akşemseddin hazretlerine, cuma namazını Ayasofya'da kılmak istediğini ve kendisinin imam olmasını söyler. Ayasofya'yı cami yapmak için seferber olunur. Cuma gününe cami yetiştirilir, cemaat namaza başladığı sırada Fatih Sultan Mehmed Han'ın abdesti bozulur. Tabii sultanın yanında da rastgele insanlar olmaz. Sağında ve solunda da en büyük hocalar, şeyh efendiler saf tutarlar. Kamet getirilir, imam Allahü ekber der. Fatih Sultan Mehmed Han, ne yapacağını şaşırır. Abdestsiz namaz kılınmaz. Abdest almaya çıksa izdiham olacak... "Ya Rabbi, ben ne yapayım şimdi" derken, yanındaki bir şeyh efendi firasetiyle vaziyeti anlar. Cübbesini açar, "Buradan abdest al" der. Sultan bakar ki, çeşme var, su var. Acele olarak abdestini alır ve rükûa varmadan önce imama yetişir. Namaz biter, selam verilir, dualar yapılır... Ertesi gün Fatih Sultan Mehmed Han, hocası Akşemseddin hazretlerini ziyarete gider. Ayrılırken, "Hocam dua buyurun" der. O da, "Allah iman selameti versin Sultanım" der. Daha uzun bir dua bekleyen Padişah, şaşırıp kalır. Hocası sorar: -Ne oldu, beğenmedin mi? -Bu kadar mı efendim? -Yetmez mi? En kıymetli dua budur. Dün sana cübbesini açıp abdest aldıran şeyh, bir saat önce öldü; ama imansız gitti; çünkü bu kerametinden dolayı ona kibir geldi...