Allahü teâlânın en çok sevdiği kul

A -
A +

Güzel huylu insan su gibidir. Herkesin bu suya ihtiyacı vardır. Su tatlıysa onu herkes ister. Eğer o acı ise onu kim ister! İşte güzel huylu olmak ile güzel huylu olmamak arasındaki fark!.. Güzel insan hayırlı insandır, faydalı insandır. Nitekim peygamberimiz aleyhissalatü vesselam mealen şöyle buyuruyor: "İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır, insanların şerlisi insanlara zararlı olandır..." Allahü teâlânın kullarına hizmet etmekle, dünya ve ahirette çeşitli nimetlere kavuşulur. İnsanlara iyilik etmek, onların işlerini güler yüzle ve tatlı dille ve kolaylıkla yapmak, insanı Allah sevgisine kavuşturur. Ahiret azaplarından kurtulmaya ve Cennet nimetlerinin artmasına sebep olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlânın en çok sevdiği kul, Onun nimetlerinin, kullarına ulaşmasına vasıta olandır.) Büyük âlim ve velî Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki: "Ömür kısadır. Sonsuz olan ahiret hayatında, insanın karşılaşacağı şeyler, dünyada yaşadığı hâle bağlıdır. Akıllı olan, ileriyi görebilen bir kimse, kısa olan dünyada, hep, ahirette iyi ve rahat yaşamaya sebep olan şeyleri yapar. İnsanlara hizmet etmek için çalışır. İnsanlara iyilik etmek, ahirette azaptan kurtulmaya ve Cennet nimetlerinin artmasına sebep olur." DUANIN KABULÜ İÇİN!.. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Bazı kimseler, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak, onlara yardımcı olmak için yaratılmıştır. İhtiyaç sahipleri bunlara başvurur. Bunlar için ahirette azap korkusu olmaz.) (Kim, bir Müslümanın sıkıntısını giderip, onu sevindirirse, Allahü teâlâ, kıyamette en sıkıntılı anlarda, onu sıkıntılardan kurtarır.) (Duasının kabul, kederinin yok olmasını isteyen, darda kalanı ferahlandırsın!) Herkese iyilik etmek, ödünç veya sadaka vermek çok sevaptır. Akrabaya yapılan iyilik daha sevaptır. Bir kadın, Resulullah efendimize, "Fakir kocama yardımda bulunsam, sadaka yerine geçer mi?" diye sual ettirdiğinde Peygamber efendimiz; (İki sevap vardır. Biri sadaka, diğeri de sıla-i rahim sevabı) buyurdu. *** İnsanlara yapılan asıl hizmet, onları dünyada ve ahirette, huzura kavuşturmaktır. Bunun da tek yolu; insanları yaratan, yetiştiren, merhameti ve ihsanı sonsuz bol olan Allahü teâlânın gösterdiği saadet yolu, yani İslamiyet'tir. O halde, insanlara, insanlığa hizmet, İslam'a hizmet ile olur. İslam'a hizmet, insanlığa hizmettir. Bir gün büyük İslâm âlimi Hüseyin Hilmi bin Saîd (kuddîse sirrûh) buyurdular ki: "Bu yolun aslı ve esası iki şeydir: 1. Allahü teâlânın dinine hizmet etmek. 2. Onun kullarına iyilik etmek... İyilik etmenin de çok dereceleri vardır. Elbise verirsin, ayakkabı verirsin hatta ev verirsin, bu bir iyiliktir. Ama en büyük iyilik onu ateşte yanmaktan kurtarmaktır. O bakımından Cenab-ı Hakkın böyle bir hizmet nasip ettiği kullarına müjdeler olsun..." İyilik... Eshâb-ı kirâm Resûlullah Efendimizden Hazreti Ali'yi çok sevmelerinin sebebini sordular. Peygamber efendimiz; "Gidin Ali'yi çağırın!" buyurdu. Eshâb-ı kirâmdan birisi onu çağırmaya gitti. Habîb-i Ekrem, Hazreti Ali gelmeden, orada bulunanlara; "Ey Eshâbım! Siz birisine iyilik etseniz, o size karşılık olarak kötülük yapsa ne yaparsınız?" buyurdular. Eshâb-ı kirâm; "Yine iyilik ederiz" dediler. Resûl-i Ekrem "O kimse yine size kötülük yaparsa ne yaparsınız?" buyurdular. Eshâb-ı kirâm; "Tekrar iyilik yaparız" dediler. Resûl-i Ekrem; "Tekrar size kötülükte bulunursa, ne yaparsınız?" buyurunca Eshâb-ı kirâm başlarını aşağı indirdiler, bir cevâb veremediler... Hazreti Ali geldi. Resûl-i Ekrem, "Yâ Ali! Sen birisine iyilik etsen, o sana kötülük yapsa, sen ne yaparsın?" buyurdular. Hazreti Ali, "İyilik yaparım" dedi. Resûl-i Ekrem aynı soruyu yedi kere tekrarladı. O, hepsinde de; "Yine iyilik ederim" diye cevap verdi. Sonra ilâve ederek "Yâ Resûlallah, yorulmayınız! O kimseye ben iyilik yaptıkça, o bana hep kötülükte bulunsa yine ben ona iyilik ederim" dedi. Bunun üzerine Eshâb-ı kirâm şöyle dediler: "Yâ Resûlallah! Hazreti Ali'yi çok sevmenizin sebebini şimdi anladık ve bu sevgiye lâyık olduğunu gördük..."