Bedenin zekâtı: Oruç

A -
A +

Cenâb-ı Hakkın her emrinde, bizim bilemediğimiz nice faydalar mevcuttur. Fakat mü'min, emirleri yaparken, faydalı sebebi için değil, Allahü teâlânın emri olduğu için yapar. Haram ve mekrûhlardan da aynı şekilde sakınır. Bunun için mü'min, gayr-i müslimlerin sözlerine aldanmaz. Oruç tutarken de, İslâm âlimlerinin bildirdiklerine tâbi olur. Dînini, îmânını çalmak için uğraşanların düşüncelerine, sözlerine i'tibâr etmez. Çünkü ibâdetlerde, gayr-i müslimlerin sözleri delil, senet olmaz. Onların sözleri ile ibâdetler terk edilmez. Oruç da, namaz kılmak, zekât vermek gibi, Allahü teâlânın emirlerindendir. Mü'min, ibâdetlerini Cenâb-ı Hak emrettiği için yerine getirir. Fakat bu emirlerin faydalarından, hikmetlerinden bazısını araştırmanın, bilmenin de bir zararı yoktur. Hattâ ibâdetlerin hikmetlerini öğrenmenin faydası bile olmaktadır. Ancak bu ibâdetin hikmeti budur demek, uygun değildir. Bilmediğimiz daha birçok hikmet olabilir. ETLERİ ERİTİR!.. Allahü teâlâ, insanı ve bütün varlıkları âciz, muhtaç olarak yaratmıştır. Bedenin çeşitli şeylere ihtiyâcı vardır. Hastalandığı zaman, tedâvi olmaya muhtaçtır. Hastalıkların çeşitli sebepleri mevcuttur. Bunların ekserîsi ise, çok yemekten ileri gelmektedir. Az yiyenin vücûdu sıhhatli olur. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: (Oruç tutun, sıhhat bulun!) (Her şeyin zekâtı vardır, bedenin zekâtı da oruçtur.) Orucun faydaları pek çoktur. Bir hadis-i şerifte de mealen şöyle buyuruldu: (Oruç eti eritir ve Cehennem ateşinden uzaklaştırır. Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hatırına gelmeyen nimetler, ancak oruç tutana nasip olur.) Zekât veren, çok sevaba kavuştuğu gibi, malının kirinden de kurtulmuş olur. Oruç tutanın da bedeninde bulunan bazı hastalıklar yok olur. Orucun insan sağlığına tesirleri, sayılamayacak kadar çoktur. Bunların içinden en önemlileri, karaciğer ve damarlar üzerindeki tesirleridir. Karaciğer, vücûdun, muazzam kompüterlerle çalışan kimya laboratuvarı gibidir. Karaciğer, bir taraftan sindirim için çok büyük mesele olan yağları sindirir, eritir, diğer taraftan da besinleri depo eder, ihtiyaca göre onları çözer. Ayrıca karaciğer, vücûda giren mikroplara karşı, faydalı zehirler üretir. Kemik iliğinde kan yapan hücreler için, temel maddeler hazırlar. Vitamin ve hormonlar ile kandaki iyot dengesinin bütün faaliyetinden karaciğer sorumludur. Bunun için karaciğer hücreleri, yirmi dört saat durmadan çalışmak mecburiyetindedir. Çok yemek ve içmek, karaciğer hücreleri için çok zararlıdır. Aşırı derecede çalışan karaciğer hücreleri, ramazan-ı şerîfte, oruç tutmak suretiyle dinlenmektedir... Orucun, karaciğer üzerindeki bu etkisinin yanı sıra damarlar üzerindeki etkisi de insanı hayretler içinde bırakmaktadır. Damarların en büyük düşmanı, kandaki aşırı besin maddeleri ve bilhassa bu maddelerin yakılamayan artıklarıdır. Bu artıklar, ihtiyarlığın, yıpranmanın sebebi olarak gösterilmektedir... Liste!.. Hüseyin Hilmi bin Saîd (Kuddîse sirrûh) hazretleri bizzat kendi yaşadığı bir hadiseyi şöyle anlatır: Askerî okulda, birinci sınıfa başlamıştım. Ramazân-ı şerîf yaklaşmıştı. Doktor, talebeleri muâyene edip, "oruç tutabilecekler" ve "oruç tutamayacaklar" diye ayırıyordu... Seksen kişi oruç tutmak isteyen vardı. Bunların içinden güçlü kuvvetli olanlarından otuz kişiyi, "oruç tutabilir" diye ayırdı. Elli kişiyi de, zayıf gördüğü için "tutamaz" diye ayırdı. Ben de ufak tefektim, zayıf idim. Beni de "tutamayacaklar" listesine yazdı. "Ben tutmak istiyorum" deyince bana kızdı. "Sen zayıfsın, oruç tutarsan sınıfta kalırsın, hasta olursun, ölürsün!" dedi... Nihayet Ramazân-ı şerîf geldi. Oruç tutacak olan otuz kişiye yemek çıkıyordu. Ben de onlarla beraber gece sahura kalkıp, orucumu tutuyordum... Havalar çok sıcaktı. Bizi "oruç tutar" "oruç tutamaz" diye ayıran doktor orucunu tutmuyordu... Bir ara o doktor görülmez oldu. Sorup soruşturduk. Öğrendik ki ölmüş! Bana; "Sen oruç tutarsan ölürsün!" demişti. Kendisi öldü. "Oruç tutarsan sınıfta kalırsın!" demişti, ben okulun birincisi oldum... Seksen senedir oruç tutuyorum. Oruçtan dolayı hiç hasta bile olmadım...