"Büyük bir mücahidi kaybettik!"

A -
A +
1402'de Çubuk Ovasında yapılan ve çok şiddetli geçen muhârebe sonunda Osmanlı ordusu mağlûp olur ve Yıldırım Bâyezîd de esir düşer!..

Bugün, Dördüncü Osmanlı Pâdişâhı Yıldırım Bâyezîd Han'ın vefat yıl dönümüdür. (8 Mart 1403)
Murâd-ı Hüdâvendigâr'ın oğlu olan bu Sultan, küçük yaştan îtibâren zamânın en seçkin âlimlerinden din ve fen ilimlerini tahsil etti. Değerli kumandanlardan sevk ve idâre dersleri aldı. Birinci Kosova Savaşında babasının şehâdeti üzerine tahta çıktı. Cesâret ve gözü pekliğiyle ün yaptığından kendisine "Yıldırım" lakabı verilmiştir...
Sultan Bâyezîd, Haçlı ordusunu Niğbolu Kalesi önünde ağır bir bozguna uğrattı. Esir edilen ve fidye karşılığı serbest bırakıldıktan sonra Pâdişâh'a karşı bir daha savaşmamaya yemin eden Avrupalı asilzâdeler ve şövalyelere Yıldırım Bâyezîd Han şöyle diyordu:
"Ettiğiniz yeminleri size iâde ediyorum. Gidiniz, ordular toplayınız ve bizim üzerimize geliniz. Bana bir kere daha zafer kazanma imkânı sağlamış olursunuz. Zîrâ ben, Allahü teâlânın dînini yaymak ve O'nun rızâsına kavuşmak için dünyâya gelmişim..."
Bizanslıları o yıllarda "Yıldırım" korkusu sarmıştı!  Hıristiyan devletlerden yardım istemişler ve Türklere baskı yapmaya başlamışlardı. Boğaziçi ve İzmit Körfezi kıyılarını vurmaları üzerine Bâyezîd Han, 1400 yılının baharında İstanbul'u dördüncü defâ kuşattı. Bu kuşatma diğerlerinden daha şiddetliydi. Ancak Doğu'da "Tîmûr tehlikesi" ortaya çıkınca kuşatmaya son verilmek zorunda kalındı.
Bâyezîd Han'ın hükümdârlıklarına son verdiği Beyler, Tîmûr'un yanına giderek Bâyezîd aleyhine propaganda yapmaktaydılar. Bu sırada Tîmûr Han'dan kaçan Karakoyunlu ve Celâyir Beyleri de Yıldırım Bâyezîd'i Tîmûr'a karşı tahrik ediyorlardı. Bu tahrikler ve Tîmûr'un Osmanlılara âit Sivas'ı zaptetmesi, netîcede iki büyük Türk hâkânını 1402'de Ankara'da karşı karşıya getirdi. Çubuk Ovasında yapılan ve çok şiddetli geçen muhârebe sonunda Osmanlı ordusu mağlûbiyete uğrarken, Yıldırım Bâyezîd de esir düştü.
Timur Han, kendisini iyi karşıladı ve tesellide bulundu. Bir Osmanlı padişahına yaraşır şekilde, izzet ve ikram eyledi. Esâret zilletini çekemeyen Yıldırım Bâyezîd Han yedi ay kadar sonra kederinden ve nefes darlığından kırk dört yaşında vefât etti. Tîmûr Han ölüm haberini alınca; "Yazık oldu, büyük bir mücâhidi kaybettik" demekten kendini alamadı. Ruhları şad olsun...