Cemaatle namaz kılmanın fazileti...

A -
A +

Cemaatle namaz kılmak Sünnet-i hüda, yani İslam'ın şiarı olan mühim sünnettir. Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan 25 veya 27 derece daha faziletlidir.

Namazları camide kılmanın, ayrı bir sevabı vardır. Yani camide namaz kılmak, evde kılmaktan daha sevabdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Evde kılınan namaza bir sevab, mahalle mescidinde yirmi beş sevab, Cuma namazı kılınan büyük camide beş yüz sevab, Mescid-i Aksa'da beş bin sevab, Medine'deki bu mescidimde elli bin sevab, Mescid-i haramda [Kâbe'de] yüz bin sevab vardır.) [İbni Mace]
Bu hususta bildirilen hadis-i şeriflerden birkaçının meali de şöyle:
EN KIYMETLİ YER...
(Evi mescide uzak olanın [her adımına sevap verileceği için] sevabı daha fazladır.) [Buhari]
(Yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmak, münafıklara çok ağır gelir. Eğer bundaki ecri bilselerdi, sürünerek de olsa, cemaate gelirlerdi. Namaza gelmeyenlerin evlerini yakmak istedim.) [Buhari]
(En kıymetli yer mescidlerdir. Cami ehlinin en efdali, ilk girip son çıkandır. Cemaate ilk gelen ilk Müslüman olan gibi kıymetlidir.) [İ. Râfi'i]
(Bir kimse, kırk gün sabah namazının ilk tekbirine yetişirse, kendisine iki berat yazılır: Cehennemden kurtuluş beratı ile münafıklıktan eminlik beratı.) [Ebuşşeyh]
Emir-ül-müminin Hazreti Ömer (radıyallahü anh) bir sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra, mesciddekilere bakıp, aralarında bir kimseyi göremeyince "Filanca kimseyi aranızda göremiyorum" dedi. Cemaattekiler; "Efendim, o geceleri sabaha kadar ibadet ediyor. Belki şimdi uyku bastırmıştır" deyince, Emir-ül-müminin buyurdu ki:
"Keşke bütün gece uyuyup da, sabah namazını cemaatle kılsaydı, daha iyi olurdu."
Din büyükleri buyuruyor ki: "Mescidler Allahü tealanın evidir. Herkes misafirini kendi gücüne, kendi imkânına, kendi iktidarına göre ağırlar. Cenab-ı Hak da, 'Benim evime geleni kendime has olan şekilde, bana layık olan şekilde ağırlarım' buyuruyor."
Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyurdu ki:
"Bizim dinimiz müminlerin bir araya gelmesi üzerinde çok duruyor. Mesela cemaatle namaz kılmak bunlardan birisidir. Efendim gayr-i müslim bir ülkenin devlet başkanını namaz kılarken görsek Müslüman olabilir de olmayabilir de diyebiliriz. Ama cemaatle namaz kılıyorsa içi kâfir de olsa ona mutlaka Müslümandır deriz. Çünkü cemaat İslam alametidir. Müminler cemaatle namaz kıldı mı hiç şüphe etmemeli, 'bu Müslümandır' demelidir. Çünkü o kadar insanın şahitliğini Allahü teâlâ reddetmez. Evinde namaz kılabilir, ama şahit nerede? Dinimizin aslı şahadete bağlıdır..."
***
Herhangi bir sebeple camiye gidemeyen, ev halkıyla veya misafirleriyle kılarsa, cemaat sevabından mahrum kalmaz. Özürsüz camiye gitmeyip evinde cemaatsiz, yani yalnız kılarsa, cemaat sevabından, hatta namazının sevabından da mahrum kalır. İslam Ahlakı kitabındaki bir hadis-i şerifin meali şöyledir:
(Özürsüz, evinde [yalnız] namaz kılan kişinin borcu ödenir, namazının sevabı noksan kalır.)
Ancak camideki imamın itikadı düzgün değilse, bid'at ehli ise veya fâsık ise elbette evde kılmak gerekir. Cemaat sevabı alacağım derken namazdan da olmamalıdır...

Bedel!..
Din büyüklerinden bir mübarek zat buyuruyor ki:
"Allahü teâlâ iki şey için iki bedel istiyor. Yani iki şey verecek ama bunların bedelini istiyor.
Birincisi: 
Benim didarımı, yani beni Cennette görmek isteyen, din kardeşlerinin yüzüne muhabbetle baksın...
Bunun için gidip, bir mümin kardeşine hizmet et, onun yüzüne sevgiyle bak, duasını al! Ancak öyle Cennete gidebilirsin... Mümin kulları üzenlerin işi çok zor... Bizim talebelerimizden, kardeşlerimizden herhangi birini üzeni, kalbini kıranı ahirette ben muhatap kabul etmem... Daima 'hata ve kusur bendedir' deyip hiçbir din kardeşinin kalbini kırmamalıdır...
İkincisi:
Benden cenneti isteyen camiye gitsin ki ben de ona cennetimi vereyim buyuruyor Allahü teala.
Demek ki bizi kurtaracak iki şey var; biri cami, diğeri ise din kardeşlerimizin duasıdır..."