Cennetin anahtarı!..

A -
A +

Namazın dindeki yeri çok büyüktür. İbadetler içinde en faziletlisi namazdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Cennetin anahtarı namazdır.) (En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.) Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için terk edilmesi de çok büyük günahtır. Hırsızlık etmekten, kumar oynamaktan, içki içmekten daha büyük günahtır. Birçok hadis-i şerifte, kasten namaz kılmamanın küfür olduğu bildirilmiştir. Amel imandan parça olmadığı halde, namaz konusunda ittifak hâsıl olmamıştır. Namazın imandan olduğunu bildiren âlimler de olmuştur. Bu bakımdan namaz kılmamak, çok büyük tehlikedir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: "Namaz kılmak ve diğer ibadetleri yapmak ancak müminlere kolay gelir. Kur'an-ı kerimde, (İman ve ibadet etmek, müşriklere güç gelir) ve (Namaz kılmak müminlere kolay gelir) buyurulmaktadır. Namaz kılmamak, iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek kolaylıkla uymaktır." Bir insan her türlü kötülüğü işlese, namaz kılmaya devam etse, namazı doğru olarak kılsa, kötülüklerin çoğunu, hatta tamamını terk eder; çünkü Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Namaz, münker ve fahşadan [edepsizlikten, akla ve dine uymayan her türlü kötülükten, her türlü günahtan] alıkoyar.) [Ankebut 45] MÜMİNLERE ZULMETME!.. Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyurdu ki: "Namaz kılmayan, her şeyden önce bütün müminlere zulmetmiş olur; çünkü her namazda (Esselamü aleyna ve ala ibadillahissalihin) demekle bütün müminlere dua ediliyor. Namaz kılmayan, her gün beş vakit namazda sünnetlerle beraber 21 kere tekrarlanan bu duadan Müslümanları mahrum bırakıyor. Kıyamette bütün müminler bu haklarını namaz kılmayanlardan alacaktır... Namaza gevşeklik gösteren, kıymetini bilmeyip hafif tutan birçok cezaya uğrar: Ömründen hayır ve menfaat görmez. Çeşitli hastalık, aşağılık, hakaret ve zilletler içerisinde hayat sürer. Salihlerden saygı görmediği gibi, çeşitli mahrumiyet ve sıkıntılara maruz kalır. Sıhhatinden hayır ve menfaat görmez. Genelde kötü yerlerde çalışanlar, namaz kılmayan veya namaza gevşeklik gösterenlerdir. Zahmetli, yorucu ve ağır işlerde çalışanlar da çoğunlukla bunlardır. Namazı doğru kılan, hem salihlerin yanında, hem de, arkadaşları ve akrabaları arasında saygı ve itibar sahibidir... Namaz kılanın yüzü güzel olur, uzun zaman yıkanmasa da, günlerce çamaşır değiştirmese de, vücut, elbise ve çamaşırları pis kokmaz. Namaz kılmayan, sık sık yıkanıp çamaşır değiştirse de, o nezafete, o zarafete sahip olamaz. Günde defalarca sadaka verse, yetimleri sevindirse, yedirip giydirse, günlerce Kur'an-ı kerîm okusa, her yıl hacca gitse, buna benzer ibadet ve iyilik yapsa da sevap alamaz. Allahü teâlâ, o vakitleri namaza mahsus kıldığından bu vakitleri namazda geçirmek gerekir. Bu vakitleri Allahü teâlânın tayin ettiği şekilden çıkarmak yani bozmak zulmünde bulunduğu için namaz kılmayanın her işinden, hayır ve bereket kalkar, duası da makbul olmaz. Namaz kılmayan ölürken saçı sakalı karışır. Namaz kılanın ise ölümünde de hayattaki durumu bozulmaz, canlı gibi kalır. Onun ölümünü gören, ölümünden haberdar değilse, uyuduğunu zanneder..." Geçim sıkıntısı!.. Eshâb-ı kiramdan bir zat, Resulullah Efendimize gelerek sorar: - Ya Resulallah, kazancım bol olmasına rağmen geçim sıkıntısı çekiyorum. - Evinizde namaz kılmayan var mı? - Hayır, namaz kılmayan yoktur. - Komşularınız arasında veya mahallenizde namaz kılmayan var mı? - Hayır, ya Resulallah! - Bir araştırın, namaz kılmayan birisi geçmiş mi? - Efendim araştırdık, geçen olmamış. - Bu bereketsizlik namaz kılmamaktandır. İyi düşünün! - Ya Resulallah, araştırdık, namaz kılmayan birinin cenazesini götürürlerken, tabutu bizim evin duvarını çizmiş. Bu olabilir mi? - İşte evdeki bereketsizlik bundandır. O duvarı hemen yıkıp yeniden yapın! O zat, duvarı yıkıyor, besmeleyle tamir ediyor ve işleri düzeliyor. Onun için eskiden, "Bir beynamazın yedi mahalleye zararı vardır" derlermiş. Kısacası, direksiz bina olmadığı gibi, namazsız Müslümanlık da olmaz...