Seyyid Sâlih hazretleri buyurdu ki: "Kabrimi ağabeyim Seyyid Taha hazretlerinin kabr-i şerifinin ayak ucuna kazınız..."
Seyyid Muhammed Sâlih "rahmetullahi teâlâ aleyh" Osmanlılar zamanında Anadolu'da yetişen evliyanın en büyüklerindendir. Silsile-i aliyyenin otuz ikincisidir. Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin onbirinci torunu ve Seyyid Tâhâ-i Hakkârînin kardeşidir. 1281 [m. 1865] senesinde Nehrîde vefât etti...
Seyyid Sâlih, küçük yaşta Kur'ân-ı kerim okumayı öğrendi. Çok zekiydi. Kısa zamanda Kur'ân-ı kerimi ezberledi. Medreseye giderek tefsir, hadis, fıkıh gibi zahiri ilimlerle, zamanın fen ve edebiyat bilgilerini öğrenerek büyük bir âlim oldu. Tasavvufta da yetişerek, kalb ilimlerinde marifet sahibi olmak için, ağabeyi Seyyid Taha-yı Hakkâri'nin sohbetiyle şereflendi. Senelerce ona hizmet etti. Mübarek teveccühlerine kavuştu. Vilayet derecelerinde çok yükseldi. Hocası, ona icazet vererek, talebe yetiştirmek üzere Berdesur'a gönderdi. Seyyid Sâlih hazretleri orada talebe yetiştirmeye başladı...
Seyyid Taha hazretleri vefat edeceği zaman ona kendisinden sonra makamlarına kimin oturacağı sorulunca; "Biraderim Sâlih, kâmil ve olgundur. Herkesin başı onun eteği altındadır" buyurarak Seyyid Sâlih'i yerine bıraktı. Hasta kalblere şifa olan sohbetleri ile, âşıklarının kemâle gelmesine, Hakk'a yaklaşarak veli birer zat olmalarına vesile oldu...
Seyyid Taha hazretlerinin oğlu Ubeydullah, babasının yerine geçen amcası Seyyid Sâlih hazretlerine talebe olmayıp diğer halifesi Seyyid Fehim hazretlerine tâbi olmak istedi. Fehim-i Arvasi ise ona; "Muhterem babanız, yerine Seyyid Sâlih hazretlerini tayin ettiler. Bu sebeple siz de, biz de onun sohbetine gidip, ona tâbi olmamız lazımdır" buyurdu. Buna rağmen Ubeydullah, buna itiraz eyledi. Bunun üzerine Fehim-i Arvasi; "Mübarek hocamızın kabr-i şerifine gidelim ve soralım. Ne buyururlarsa yapacak mısın?" buyurdu. O da; "Yaparım" dedi. Gittiler...
Kabristana girişte ayakkabılarını çıkarıp, kabrin yanına vardılar. Daha hiçbir şey söylemeden Taha-yı Hakkâri hazretlerinin; "Fehim, Ubeydullah'ı, kardeşim Sâlihe götür" buyurduğunu işittiler. Ubeydullah, babasının bu emrine uyarak, süratle amcasının huzuruna koştu...
Allahü teala şefaatlerine nâil eylesin. Âmin...