Din büyükleri, cömertliği "Parayı, malı, hayırlı, iyi yerlere dağıtmaktan lezzet almak. İslâmiyetin emrettiği yerlere seve seve vermek" diye tarif ediyor.
Allahü teâlâ, her güzelliği cömerde vermiştir. Cömert insanı sevmemek elde değildir...
İslam âlimleri buyuruyor ki: "Cennette bir ağaç vardır. Bu ağacın ismi 'cömert'tir. Ne hikmettir ki o ağacın dalları dünyaya inmiştir. Cömert insanlar o ağacın dalına yapışmıştır. Vefat ettiği vakit o dal onu köküne doğru, yani Cennete çeker..."
Hazret-i Ali de şöyle buyurdu:
"Dünyalığa sâhip olduğun zaman ver! Vermekle mal tükenmez. Dünyalığın azaldığı zaman, yine ver! Çünkü, o devamlı kalmaz."
***
Hazret-i Hasan, hazret-i Hüseyin ve Abdullah bin Ca'fer "radıyallahü teâlâ anhüm" hacca gidiyorlardı. Deveyi bir yerde otlamaya bıraktılar. Aç ve susuz idiler. İhtiyar bir kadın görüp yanına gittiler ve "İçecek bir şeyin var mı?" dediler. "Var" dedi. Bir koyunu vardı. Sağdı ve sütünü onlara verdi. "Yiyecek bir şeyin var mı?" dediler. "Yoktur, bu koyunu kesin, yiyin" dedi. Kesip yediler ve; "Biz Kureyş'teniz, bu seferden dönünce, yanımıza gelirsen, sana ihsanda bulunuruz" diyerek yollarına devam ettiler...
Kadının kocası eve dönünce olanları duydu ve; "Zaten bir koyunumuz vardı, artık o da yok" diye üzüldü...
Aradan zaman geçti... Karı-koca Medîne'ye gelip yerleştiler. Günleri fakirlik içinde geçiyordu... Bir gün kadıncağız bir mahalleye uğradı. Hazret-i Hasan kapı önünde duruyordu. Kadını tanıdı ve "Teyzeciğim beni tanıdın mı?" dedi. "Hayır" dedi. "Ben senin filân zaman misâfirin olmuştum" diyerek kendini tanıttı... Sonra ona bin koyun ve bin altın vermelerini söyledi. Onu kendi hizmetçisi ile hazret-i Hüseyin'in yanına gönderdi. Hazret-i Hüseyin kadına "Kardeşim sana ne verdi?" buyurdu. "Bin koyun ve bin altın verdi" dedi. Hazret-i Hüseyin de o kadar verdi ve hizmetçisi ile Abdullah bin Ca'fer hazretlerine gönderdi. Abdullah bin Ca'fer de ona iki bin koyun ve iki bin altın verdi...
Kadıncağız, sevinerek kocasının yanına geldi ve olanları anlattı. Kocası ise ona şöyle dedi:
"Ey benim cömert hanımım! Bu ni'metlere kavuşmamıza sebep sensin..."