Tamah, mal toplama, biriktirme hırsıdır. Cimrilik ise, harcanması gereken yerde para harcamaktan kaçınmaktır. Cimriliğin içinde tamah da vardır...
Her hastalığın çaresi vardır. Önce hastalığı teşhis etmek gerekir! Hastalık belli olunca ona göre ilaç verilir. Allahü tealadan korkan, kötülük işlemekten çekinir. Tamahın kötü olduğunu bilen Müslüman da bundan kaçar...
Mal sahibi olmak kötü değildir. Dinimiz malı övmüş, fakat mal hırsını, mal sevgisini yermiştir. Zengin olmak başka, mala muhabbet başkadır. Kur'ân-ı kerimde mala "hayır" adı verilmiştir. [Bekara 180]
Din büyüklerimiz buyuruyor ki: "Tamahkâr, açgözlü insan, tamah zincirine bağlanmış ölüye benzer. Kalpteki tamah, kalbi mühürler, mühürlü kalp de ölüdür. Mümin tamahkâr olamaz..."
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Dünya peşinde koşan, açgözlü olur, hep yokluk içinde kıvranır, işleri zorlaşır, nasibinden de fazla bir şeye kavuşamaz. Ahiret için çalışanın da, işleri kolaylaşır, gönlü zenginleşir, yüz çevirdiği dünyalık da kendisine teveccüh eder.) [Tirmizi]
***
Hâlinden çok fakir olduğu anlaşılan bir adam, oltayla balık tutuyordu. Tesadüfen oradan geçmekte olan ülkenin padişahı bu gariban adamla ilgilendi ve ona, "Oltana ben burada iken ilk takılan şey ne olursa sana onun ağırlığınca altın vereceğim" dedi. Biraz sonra oltaya takıla takıla ortası delik bir kemik takıldı. Hükümdar balıkçıya, "Ne yapalım, şansın bu kadar, oltana ağır bir şey takılmadı" diyerek onu da alıp saraya döndüler...
O mübarek zat kemiği eline alıp şöyle bir baktıktan sonra şu açıklamada bulundu: