Hakiki bayram!..

A -
A +

Allahü teala nasib etti, dün Kadir Gecesini idrâk ettik. Önümüzdeki pazar günü de inşallah Ramazan Bayramına kavuşacağız... Müslümanlar bayram günlerine ayrı bir önem verirler. Zira bu günler, günahların affedildiği, birlik ve beraberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günler olması bakımından sevinç ve neşe kaynağıdır. Bayramlar, Müslümanların kaynaşması için çok güzel bir vesiledir. Bunun için, bayramlarda, ana-babayı, akrabaları, dostları ziyaret etmeli, bayramlarını tebrik etmelidir. Çocuklar sevindirilmelidir. Yetim, kimsesiz çocuklar aranıp bulunmalı, bayram sevincinden mahrum bırakılmamalıdır... Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Ramazan ve Kurban bayramının gecelerini ihya eden kimsenin kalbi, kalblerin öldüğü gün ölmez.) (Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, tevbe reddolmaz. Ramazan Bayramının ve Kurban Bayramının birinci geceleri, Berat gecesi ve Arefe gecesi.) DARGIN OLANLAR BARIŞMALI! Dargın olanların, bayramı beklemeyip, hemen barışması gerekir. Allahü teâlâyı ve Peygamber efendimizi seven, insanların kusurlarına bakmaz, hoşgörülü olur. İyi insan, [mümin], herkesle iyi geçinir. Başkalarına sıkıntı vermediği gibi, onlardan gelecek eziyetlere de katlanır. Bir kusuru için kimseye darılmamak gerekir. Dargınlık olsa bile üç günden fazla sürmemeli. Şayet bayrama kadar süren bir dargınlık olduysa, daha fazla gecikmeden barışmalı. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Birbirinizle münasebeti kesmeyin! Birbirinize arka çevirmeyin! Birbirinize kin ve düşmanlık beslemeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Ey Allah'ın kulları kardeş olun! Bir Müslümanın diğer kardeşine darılarak üç günden çok uzaklaşması helal değildir.) (Birbirine dargın iki kişiden, hangisi önce selam verirse, günahları affolur. Verilen selamı öteki almazsa, melekler alır. Selam almayana da şeytan, sevinçle iltifatta bulunur.) *** Peygamber efendimiz, (Ramazan ayının son günü Allahü teâlâ, oruç tutanları affeder) buyurunca, Eshab-ı kiram; "Ya Resulallah, o gün Kadir gecesi mi?" diye sual etti. Onlara şöyle buyurdu: (Bilmez misiniz ki, iş yapana, işi bitirince ücreti verilir.) Bunları bilen Müslüman nasıl sevinmez ve bayram etmez? Bayram günleri sevinmek, neşelenmek gerekir... Hazret-i Ebu Bekir, kızı Âişe validemizin evine gidince, iki cariyenin def çalıp oynadığını gördü. Ensar-ı kiramın kahramanlıklarını övüyor, destan söylüyorlardı. Hazret-i Ebu Bekir: "Resulullah'ın evinde böyle şey yapılmaz, susun" dedi. Düğünlerde ve bayramlarda, kadınların def çalmaları caiz olduğu için, Peygamber efendimiz, hazret-i Ebu Bekir'e buyurdu ki: (Onlara mani olma! Her kavmin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır. Bayram, sevinç günleridir.) Ne mutlu günahlardan sakınarak oruç tutanlara... Bunlar, asıl bayramı ahirette yapacaklardır! Din büyükleri buyuruyor ki: "Dünyadaki bayramlar hakiki bayram değildir! Müslüman için hakiki bayram Cennete girdiği zamandır. Buradaki bayramlar aynada görülen görüntü gibidir." Hakiki bayrama kavuşanlar elbette ki güzel ahlâklarıyla kavuşmuşlardır... Allahü teala hepimizi, hakiki bayrama kavuşanlardan eylesin... *** Ramazan Bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum efendim... Ana-babasını üzen!.. Eshâb-ı kirâmdan bir zât diyor ki: Resûlullah Efendimiz bayram günü hutbeye çıkıyordu. Minber üç basamaktı. Birinci basamağa çıktı. Bir şeyler söyledi. Yanındaydım, kulak verdim, işittim. Buyurdu ki: (Yâ Rabbî! Sen bir kuluna anasını, babasını ihsân ettiğin hâlde, anasını, babasını gördüğü hâlde; onların hizmetinde kusur edeni, onların kalblerini inciteni, onların rızâsını, duâsını almayanı Cehenneme sok yâ Rabbî!) Bunları nakleden Sahâbî, "Âmîn yâ Resûlallah" dedim, diyor... O hâlde birbirimizi seveceğiz, ama anamızın, babamızın da kıymetini bileceğiz. Onların gönüllerini alacağız, duâlarını alacağız, rızâlarını alacağız. Cennet, annelerin ayakları altındadır... Ananın, babanın evlâdına duâsı, Peygamberin ümmetine duâsı gibidir. Onların hayır duasını almak varken, kalblerini kırmak, üzmek, akıllı bir insanın yapacağı iş midir?..