Hazret-i Osman'ın teyzesi...

A -
A +

 Hayâ timsali, ikrâm ve iyilikler menbaı, Üçüncü Halîfe Hazret-i Osmân "radıyallahü anh" nasıl iman ettiğini kendisi şöyle anlatır:    İyiyi kötüden ayıra­bilen, kehânet ilmini bilen, başka ilimlerden de haberi olan bir teyzem vardı... Bir gün onu ziyarete gittim. Meğer bir kasîde söy­lemiş. O kasîde içinde Resûlullah "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hazretlerini medh ve senâ eylemiş. Hem Peygamberliğini açıklamış. Hem ben onun kerîmesini [kızını] alıp, dâmâdı oldu­ğumu ve hem vezîri olduğumu açıklamış...
O kasîdeyi bana ver­di ve dedi ki:
-Durmayıp ve tehîr etmeyip, var Muhammed'in huzûruna. Davetini kabûl edip, emrine mutî olup, dînine gir. O, doğru sözlüdür. Getirdiği din haktır. Günden güne işi yüce olur [şânı yüksek olur]. Bu sözü benden işit. Senin merteben de çok yük­sek olacaktır. Dünyânın her tarafında adın söylenip, hutbelerde okunur...
Bu söz kalbime tesir edip, hemen putperestlik dîninden dönüp, putları inkâr eyledim. Gönlümde hiç şüphe kalmadı. Oradan dönüp, yola revân oldum...
Giderken, Resûlullah "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hazretlerine uğradım ki, Sıddîk-ı ekber "radıyallahü teâlâ anh" ile gelirler. Meğer murâd-ı şerîfleri yanıma gelmek imiş. Server-i Enbiyâya selâm verdim. Selâmdan sonra buyurdular ki:
-Yâ Osmân! Teyzenin sana ettiği nasîhatleri ve cümle sözleri yakîn üzere ve doğrudur. Sakın, muhâlefet etme. Allahü teâlâ hazretlerine ve bana muhâlefet etmiş olmayasın. O sana dediği sözler, hep olsa gerektir. Hemen gel, İslâm dînini kabûl eyle!
Hazret-i Ebû Bekir de dedi ki:
-Yâ Osmân, sana bir suâlim var. Bu dîni, Resûlullah hazretleri getirdi. O dîne bizi davet etti. Ben onu kabûl eyledim. Bu dinde şek [şüphe] var mı, düşün! Yalanlamak mümkün müdür? Şu tutageldiğiniz, ata ve dede dîniniz ki, bir parça taştan kendilerinin yonttuğu, ne görür ve ne işitir, ilâh olmaya lâyık mıdır?
Ben "Doğru söylersin, yâ Ebâ Bekir!" diyerek, hemen Resûl-i ekrem hazretlerinin mübârek ellerini öpüp, bî'at edip, Müslümân oldum... Tey­zem, İslâma geldiğimi işitip, şâd ve handân olup, çok sevindi...