Kabir azâbından kurtulmak için...

A -
A +

Bedir harbinde öldürülen müşriklerin bir çukura konulması emredildi. Birkaç gün sonra peygamber efendimiz, çukurun başına gelip durdu. Çukurdakilere kendilerinin ve babalarının isimlerini birer birer söyleyerek buyurdu ki: (Rabbinizin size söz verdiğine kavuştunuz mu? Ben Rabbimin söz verdiğine kavuştum.) Hazret-i Ömer, bunu işitince, "Yâ Resûlallah, leş olmuş kimselere mi söylüyorsunuz?" dedi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Beni Peygamber olarak gönderen Rabbim hakkı için söylüyorum ki, siz beni onlardan daha iyi işitmiyorsunuz. Fakat cevâb veremezler.) Kabir ehli de acı ve zahmet çektiği için Peygamber efendimiz, ölünün kemiklerini kırmayı yasaklamıştır. Kabrin üstüne oturan kimseye buyurdu ki: "Yazıklar olsun sana!.." (Ölüye kabirlerinde ezâ etmeyiniz! Diriler, evlerinde, elem, zahmet duyup hissettikleri gibi, ölü de kabrinde öylece elem ve ezâ duyar.) (Ölü, kabre konulunca, ardından gelenlerin ayak seslerini duyar. Mezardan başka onunla konuşan olmaz. Mezar der ki: Benim nasıl olduğumdan ve bendeki korku ve sıkıntılardan sana söylenilenler azdır, benim için ne hazırladın? Yazıklar olsun sana ey insanoğlu! Ben varken neye gururlandın? Benim, sıkıntılı, karanlık, yalnız ve böceklerle, kurtlarla dolu bir yer olduğumu bilmiyor muydun? Üzerimden geçerken, bir ayağın geride, bir ayağın ileride şaşkınca durduğun zaman, neye aldanmıştın? Eğer o kimse sâlihlerden ise bir ses der ki: Ey mezar, neler söylüyorsun, o doğruluk üzere idi? Emr-i ma'ruf nehy-i münker yapardı. Ona elbette yeşil bahçeler hazırladım. Sonra bedeni nura çevrilir, ruhu göğe çıkarılır.) (Bir kimse, tanıdığının mezarı başına gidip selâm verince, ölü onu tanır ve selâmına cevâb verir. Tanımadığı kimsenin de kabrine gidip selâm verince, ölü selâmına cevâb verir.) (Ölü, yakınlarının kendisine bağırarak ağlamasından azâb duyar.) (Mü'minin rûhunu rahmet meleği alır. Ölüler, dünyada müjde isteyenlerin toplandığı gibi, bunun etrafına toplanırlar. Ona çeşitli sorular sorarlar. İçlerinden birkaçı da, "Kardeşinizi bırakın dinlensin! Çok sıkıntılı yerden geliyor" derler. Etrafına üşüşürler. Dünyadaki tanıdıklarını sorarlar.) (Bir ölü, dünyada sevdiği bir kimse, kendisini ziyârete geldiği zaman sevinir.) (İnsanların yaptıkları işler, pazartesi ve perşembe günleri, Allahü teâlâya arz olunur. Enbiyâya, evliyâya ve ana-babaya cuma günleri gösterilir. İyi işleri görünce sevinirler. Yüzlerinin parlaklığı artar. Kötü işlerinizi görünce üzülürler. Allahtan korkun, ölülerinizi incitmeyin!) Kabir meyyiti sıkar... Meyyit, kabre konulunca, ne kadar sâlih olsa da kabir onu sıkar. Nitekim, eshâb-ı kirâmın büyüklerinden Sa'd bin Muâz hazretleri sayısız fazîlet ve kerâmetler sahibiydi. Hattâ vefât edince Arş-ı rahman onun için titremişti. Buna rağmen kabre konulduğunda toprak onu sıktı. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: (Toprak Sa'd bin Muâz'ı öyle sıktı ki, iki tarafındaki kemikler birbirine geçti.) (Ölü îmânsız ise, kabir onu öyle sıkar ki, kaburga kemikleri birbirine geçer. Kabirden kalkıncaya kadar azâb içinde kalır.) Kabir sıkması, kâfirlere azâb mü'minlere ikrâm içindir. Meselâ bir anne kaybolan oğlunu bulsa, sevinçten onu nasıl bağrına bastırırsa, kabir de sâlihleri böyle sıkar. Ebülleys-i Semerkandî hazretleri buyurdu ki: "Kabir azâbından kurtulmak isteyen, namaza devam etmeli, sadaka vermeli, Kur'ân-ı kerîm okumalı, Allahü teâlâyı çok tesbih etmeli; hainlikten, dedikodudan ve üzerine idrar sıçratmaktan kaçmalıdır." Peygamber efendimiz iki kabrin yanından geçerken buyurdu ki: (Şu iki kimse azâbdadır. Biri, üzerine, idrar sıçratırdı, diğeri ise insanlar arasında söz taşır, koğuculuk ederdi.) Korkunç manzara!.. Gurbetten gelen bir kimse, hastalanan kız kardeşinin ziyâretine gittiğinde, onu vefât etmiş buldu. Bir kabir kazıp onu defnetti. Eve döndüğünde para cüzdanını kabirde düşürdüğünü anladı. Kabristana gitti. Kardeşinin mezarını açıp cüzdanı buldu. Fakat bu anda korkunç bir manzarayla karşılaştı! Kabri hemen kapatıp eve dönünce annesine sordu: - Kardeşimin ne gibi hatâları vardı? Annesi dedi ki: - Kardeşin namaza gevşek davranır, dedikodu eder, söz taşır ve üzerine idrar sıçratarak temizliğe riâyet etmezdi. Kardeşi, azâbın bu günâhlar sebebiyle olduğunu anladı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.