Eski elbiseler içinde bir âlim, mahkemede üst sıralarda bulduğu boş bir yere oturur. Ancak kadı, adamcağıza sert sert bakar!..
Din büyükleri "Kibir, Allahü teâlâyı unutmanın alametidir. Her iyiliğe engeldir, her kötülüğün anahtarıdır. Büyüklenerek 'ben' demek feyiz ve bereketi keser" buyuruyorlar... Allahü teâlânın sıfatları değil, bizzat zatı kibirliye düşmandır. Cenâb-ı Hak, "Kibriya ve azamet bana aittir" ve "Kibirli olanı asla affetmem yakarım" buyuruyor. Peygamber aleyhissalatü vesselam da, "Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete giremez" buyuruyor... Kibir şeytanın sıfatı ve kovulma sebebidir. İlmi ile kibirlenmek ise büyük felakettir. Şu menkıbe, bu hususu ne de güzel anlatıyor...
***
Bir zamanlar fakir, elbisesi eski fakat tertemiz bir âlim, bir mahkemede üst sıralarda bulduğu boş bir yere oturur. Mahkemenin kadısı (hâkimi) gerek giyiminden gerekse tanımadığından olacak ki, sert sert bakar. Bunun üzerine, kadının bir adamı, fakirin yanına gelerek;
-Dediklerini kabul edemem, sen bu konuyu bilmiyorsun, şeklinde birbirlerine üstünlük kurma mücadelelerini sürdürürler. Bir karmaşadır gider...
-Yazıklar olsun bizlere ki, senin kıymetini anlayamadık. Meclisimizi teşrifinizden dolayı teşekkürlerimizi sunamadık. Sizin bu kadar fazilet ile meclisin alt tarafına oturmanızdan dolayı çok müteessirim.
-Dur, ben o sarığı sarmam. Çünkü elli arşınlık bu sarığı sararsam, bana kibir gelebilir. Yarın eski elbiseli birisini görürsem, onları beğenmezlik edebilirim. O sarık başımda oldukça, beni görenler halkı gözümde küçük göstermeye uğraşırlar. Sen sen ol, kimseyi sarığına, kıyafetine göre değerlendirme!