"Mavi Câmi"?nin hikâyesi...

A -
A +
Sultan l. Ahmed Han, Osmanlı padişahlarının on dördüncüsüdür. Akıllı, zeki, münevver, hamiyyetli, azimli bir Padişahtı. Dindarlığı ve insanlara merhameti ile tanınan Sultan Ahmed Han, memleketin imarı için çok çalıştı. Bilhassa Mekke ve Medine'ye pekçok hayırlı hizmetler yaptı...
Bu hayırsever Sultan, bir gün şöyle düşündü:
"İstanbul'un Haliç yüzü nâdide Osmanlı eserleriyle bezeli... Şimdi de, Boğaz'dan ve Marmara'dan gelen gemilerin karşısında görünüş ve heybetiyle dikkatleri çekecek bir câmi ne kadar muhteşem olur!.."
Bu düşüncesini çevresine söyledi ve Sultan Ahmed Camii'nin yapımına karar verildi. 4 Ocak 1609 yılında câminin temeline ilk kazmayı Sultan Ahmed Han bizzat kendisi vurdu. Bu kazma bugün, Topkapı Sarayı Müzesindedir. Temel kazılmaya başlayınca ilk önce Sultan Ahmed Han eteğiyle toprak taşıyarak;
"Ya Rabbi! Ahmed kulunun hizmetidir, kabul eyle..." diye duâ etti.
Başmimar Sedefkâr Mehmed Ağa üstün bir gayret göstererek, Osmanlı mîmârisinin şâheserlerinden olan bu câmiyi, 1616'da bitirdi. Câminin ön cephesi 72, yanı ise 64 metredir. Altı minârenin üçer şerefeli olanları, câminin dört köşesinde, ikişer şerefeli ve diğerlerinden daha kısa olan ikisi ise, iç avlunun cephe duvarının iki ucundadır. Dört uzun minârenin ortasında kalan merkezî büyük kubbe 24 metre çapındadır. Ayasofya'nın kubbesinden 2.6 metre büyüktür. Yerden tepesine kadar yüksekliği 43 metredir. Bu kubbe dört kemere, kemerler de silindirik dilimlerle süslenmiş, beş metre çapında dört büyük "fil ayağı" üzerine oturtulmuştur.
Câminin içi çok mâhirâne yerleştirilen 260 pencere sâyesinde ferah bir havaya bürünmüştür. Pencerelerin yerleştiriliş şeklinden dolayı büyük kubbe sanki havada asılı gibi durmaktadır. Mavi ve yeşil renkte örgülerle süslenen 21.043 parça beyaz çini, bu eşi az bulunan esere ayrı bir güzellik katar. Çinilerine hayran olan Avrupalılar, bu sanat şâheserine "Blue Mosque" (Mavi Câmi) adını verirler...
Türkiye'nin "altı minâreli" bu tek câmisi; Osmanlı Devletinin ihtişamını, kudretini o devrin sanattaki inceliğini, zarâfetini gösteren muhteşem bir şaheser olarak dimdik ayaktadır...