Namaz hayattır!..

A -
A +

İmândan sonra en üstün ibâdet namazdır. Çirkin, kötü ve yasak olan şeylerden insanları meneder. Günâhların kefâretidir. Güzelliği, diğer ibâdetlerden ayrı olarak, îmân gibi kendindendir. Kendisinde, en ziyâde ibâdetleri toplayan ve insanı Cenâb-ı Hakka en ziyâde yaklaştıran bir ameldir. Mirac yalnız Peygamber efendimize "aleyhissalatü vesselam" nasip olmuştur. Mirac başka hiçbir peygambere nasip olmamıştır. Cenab-ı Peygamber "aleyhissalatü vesselam" buyuruyor ki: (Ümmetime getirdiğim en büyük hediye Mirac'dır. Beş vakit namazı kılan beş defa Cenab-ı Hakka Mirac yapmış demektir.) Dolayısıyla namaz kılmak bir yerde Mirac'dır. Bunun idrakinde olan bir insan namazı nasıl terk edebilir? Din büyükleri buyuruyor ki: Namaz hayattır. Namaz ve nefes aynı şeydir. İnsan nefes alıyorsa namaz kılar. Nefes almıyorsa namaz kılmaz!.. "SİZİ KENDİM İÇİN YARATTIM" Allahü teala Kur'an-ı kerimde mealen buyurdu ki: "Kâinatı sizin istifadenize, emrinize müsahhar eyledim. Her şeyi ama her şeyi sizin için yarattım. Ama sizi de kendim için yarattım." Dolayısıyla bu kadar maddi ve manevi nimetlere kavuşan bir mümin, bir insan nasıl olur da Allahü tealaya bir teşekkür etmez! Bir bardak su veriyorlar, bir bardak çay veriyorlar, ona bile teşekkür ediyoruz. Allahü tealanın sayısız nimetlerine karşı bir teşekkür şart değil mi?.. Peki efendim Cenab-ı Hakka nasıl teşekkür edeceğiz? Cenab-ı Hak buyuruyor ki: "Bana teşekkür etmek isteyen namaz kılsın!" Ancak namaz kılanlar Cenab-ı Hakkın bu kadar nimetlerine şükretmiş olabilirler. Çünkü ta Âdem aleyhisselamdan beri Cenab-ı Peygambere "aleyhissalatü vesselam" kadar her Peygambere ve her ümmetine Allahü teala namazı emretmiştir. Ondan kurtuluş yok! Abdülhakîm Arvâsî hazretleri "Namaz Risalesi"nde buyuruyor ki: "Bir kimse, yüz bin altın dağıtsa, yüz bin hatim indirse, kaç bin kere hacca gitse eğer namaz kılmıyorsa bunların hiçbiri kabul olmaz." *** Bir müminde imanın varlığı iki şeyle belli olur. Birincisi namaz, ikincisi dinine hizmet. Dinine hizmeti olmayan insanların imanları çok zayıftır veyahut da var ile yok arasıdır. Çünkü Eshab-ı kiramı yurtlarından ta bilinmeyen memleketlere, bilinmeyen yerlere sevk eden güç iman idi... Îmân ile namaz, ikisi bir bütündür. Namaz îmândan bir parça değildir. Namaz İslâmın birinci şartıdır. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmin birçok yerinde îmân ile namazı birlikte zikretmiştir. Kaza namazı borcu olanlar, bu namazları kaza ettikten sonra, kazaya bıraktığından dolayı pişmân olacak, üzülecek, tevbe edecek... *** Tekkeler kapandıktan sonra, Abdülhakîm Arvâsî hazretlerine sormuşlar: "Efendim, bundan sonra artık evliyâ yetişmez mi?" Buyurmuş ki mübârek: "Bu zamanda kim haramdan sakınırsa, kim namazını kılarsa işte evliyâ o!.." Nur ve çamur! Bir gün İsa aleyhisselam bir yerden geçerken bakmış orada bir kuş var ve her zerresinden nur saçılıyor. Kuş bu arada bir bataklığa giriyor, fakat bataklıktan çıkınca her tarafı simsiyah oluyor. Kuşta ne nur ne ışık kalıyor!.. Kuş bu defa zar zor yandaki nehre kendisini atıyor. Çırpınıp dışarı çıktığında siyahlık kalmıyor ve ışık eskisi gibi tekrar parlamaya başlıyor. Yine eski yerine konuyor... Tekrar çamura dalıyor, sonra tekrar yıkanıyor... Bunu beş defa tekrarlıyor... İsa aleyhisselam; "Ya Rabbi bu kuşun yaptıklarında ne hikmet vardır?" diye sual ettiğinde, Cenab-ı Hak buyuruyor ki: "Bu kuşun ismi 'Namaz'dır. Ahir zamanda gelecek olan Peygamber Muhammed'in (aleyhissalatü vesselam) ümmetine bu namaz beş vakit farz edilecektir. Onlar sabahtan öğleye kadar çamura batarlar, öğle vakti bir namaz kılarlar temizlenirler. Her vakit arasında girdikleri günahları böyle vakit namazlarını kıldıkça temizlenir nur saçarlar. İşte ahir zaman ümmetine bunun için beş vakit namazı farz kıldım..."