Memlûk
Sultanı Tomanbay, İbrâhim Gülşenî hazretlerine gelir ve Yavuz Sultan
Selîm'le yapılacak harpte galip gelmesi için duâ ister!..
İbrâhim
Gülşenî hazretleri, aslen Azerbaycan doğumludur. Babası Emîr Muhammed,
asil bir Türk âilesindendir. Şah İsmâil'in zulmünden dolayı Mısır'a
hicret etti. 940 (m. 1534) senesinde vefât etti...
Memlûklerin
Safevîleri desteklemesi yüzünden Osmanlılarla arası açılmıştı. Sultan
Gavri, devrin büyük âlim ve velîsi İbrâhim Gülşenî hazretlerinin karşı
çıkmasına rağmen, devlet adamlarının ısrarı üzerine, Yavuz Sultan
Selîm'le harp etti. Ancak yapılan savaşta hayâtını kaybetti. Onun yerine
tahta çıkan Tomanbay, İbrâhim Gülşenî hazretlerine gelip duâ istedi.
Şeyh efendi ona dedi ki:
"Siz duâya kâbiliyet ve istidâd hâsıl
eyleyin ki duâ size ulaşsın. Sultanların duâya istidâdı adâlettir. Ol
dahi Allahü teâlânın kitâbı ile hüküm vermektir. Her kim Allahü teâlânın
emri üzere hüküm etmez ise zâlimdir... Sultanım! Eğer makâm-ı selâmette
olmak istersen, Selim Han'a tâbi olasın..."
Bu nasîhatlere
rağmen Tomanbay söz dinlemedi. Ridâniye'de Yavuz Sultan
Selim'in karşısına çıktı ve bozguna uğradı. Daha sonra yakalanarak îdâm
edildi... Sultan Selîm Han böylece Mısır'ı zaptettiğinde, İbrâhim
Gülşenî hazretleri onu;
"Azîzim hayr-ı makdem ömrümün vârı safâ geldin/Keremler eyledin gönlümün sultânı safâ geldin..." diyerek karşıladı...
İbrâhim
Gülşenî hazretlerinin şöhreti, Selîm Han'dan sonra Kânûnî Sultan
Süleymân Han'a da erişti. "Cihan Sultanı", onu İstanbul'a dâvet eyledi
ve gelince de çok hürmet gösterdi...
O sıralarda İbrâhim
Gülşenî yüz dört yaşlarındaydı. Görmesi çok zayıflamıştı.
Durum, Pâdişâha arz edildi. Sultan da Kehhâlbaşı'na (Sürmecibaşı)
gerekli ihtimâmı göstermesini emretti. Kehhâlbaşı, bütün gayretini sarf
ederek, Allahü teâlânın izniyle o mübarek zatın, kısa zamanda yeniden
gözlerinin açılmasına sebep oldu...
Gülşenî hazretleri sıhhate
kavuşunca, Çıkrıkçılar başındaki Atik İbrâhim Paşa Câmii'nde halka vaaz
ve nasîhat etmeye başladı. Kısa zamanda İstanbulluların gönlünde de
taht kuran Gülşenî hazretlerine, devlet erkânından ve halktan pekçok
kimse talebe olmakla şereflendi. Pâdişâh, Şeyhülislâm, âlimler ve evliyâ
onun ilimdeki üstünlüğünü takdir ettiler. Bir müddet daha İstanbul'da
kalan Şeyh Efendi, Pâdişâhtan izin alarak tekrar Mısır'a döndü ve orada
vefat etti...