Bir
adam Hazret-i Ömer'in yanında bir hususta şahitlikte bulunmuştu. Ona;
"Ben seni tanımıyorum, seni tanıyan birini getir!" buyurdu...Bir
insanı tanımak; simasını, kaşını-gözünü bilmek değildir. Salih mi,
fâsık mı? Âlim mi, cahil mi? Yalancı mı? Sır tutar mı?.. Bunun gibi
hususiyetleri bilinmezse o kişiyi tanımış olmayız... Birini iyi
tanımak için bazı kriterler vardır. Mesela o kişiyle alışveriş yapmalı,
işin içinde para olmalı. Paraya önem verip vermediği anlaşılmalı...
Para
isteyince cüzdanını çıkarıp "ne kadar ihtiyacın varsa al" mı diyor,
yoksa para vermemek için çeşitli bahaneler mi uyduruyor?
Onunla yolculuk
yapmalı. Bakalım yükünü bize mi taşıtıyor, yoksa bizim yükümüzü de
kendi mi taşıyor? Bizim için ne gibi sıkıntılara katlanabiliyor?..
Öfkeli
veya normal hâldeyken durumu değişiyor mu? Kızınca insaf ve adaletten
ayrılıyor mu? Kızması dünya için mi, âhiret için mi oluyor?..
Birlikte
yemek yemeli, yemekte kendisini mi, yoksa bizi mi tercih ediyor?
Yemeğin ve meyvelerin iyilerini kendisine mi ayırıyor?..
Allahü
tealanın rızasını her şeyin üstünde mi tutuyor? Allah yolunda malını,
canını verebiliyor mu? Namazlarında bir kusuru görülüyor mu?
Bir âlim, kendisini öven kimseye buyurdu ki:
"Beni
niçin övüyorsun? Öfkeliyken tecrübe ettin de, beni halim selim mi
buldun? Benimle yolculuk ettin de, iyi biri olarak mı gördün? Bana bir
emanet verdin de, buna riayet mi ettim? Bilmediğin halde beni övmen
yanlış değil mi?.."
Bir adam, Hazret-i Ömer'in yanında bir husus için şahitlikte bulunmuştu. Hazret-i Ömer ona;
-Ben seni tanımıyorum, seni tanıyan birini getir, dedi. Orada bulunanlardan biri;
-Ben onu tanıyorum, deyince Hazret-i Ömer;
-Nasıl bilirsin? diye sordu. O da;
-Emin ve âdil bir adam olarak tanıyorum, cevabını verdi.
Hazret-i Ömer tekrar sordu:
-Gecesini gündüzünü bildiğin, yakın bir komşun mudur? İnsanın takvasını ortaya koyan, muamelesidir. Bu adam, alışveriş yaptığın bir kimse midir?
Bu kimseyle, ahlakının güzel veya kötü olduğunu anlamaya imkân veren bir yolculuk yaptın mı?
Adam, bu soruların hepsine "hayır" diye cevap verdi. Bunun üzerine Hazret-i Ömer;
-Sen onu tanımıyorsun, dedi ve sonra da adama dönerek;
-Git, seni tanıyan birini getir, buyurdu...