Muhammed Masûm Fârûkî "rahmetullahi teâlâ aleyh" hazretleri, evliyanın meşhurlarındandır. Silsile-i aliyyenin yirmi dördüncüsüdür. İmâm-ı Rabbânî "kuddise sirruhümâ" hazretlerinin üçüncü oğludur. Hicri 1007 yılında Serhend'de doğdu, 1079 [miladi 1668] senesinde orada vefât etti. Mübârek babası, türbesinin birkaçyüz metre kuzeyindeki büyük türbededir...
Muhammed Masûm Fârûkî hazretleri, daha üç yaşında iken, kelime-i tevhid söylerdi. Kur'ân-ı kerimi kısa zamanda ezberledi. 11 yaşında iken, zikir ve murakabe yolunu babası İmâm-ı Rabbânî hazretlerinden aldı. Babası istidadının yüksekliğini anlayınca, "Hâl, ilimden sonra olduğu için, önce ilim okumak gerekir" buyurup oğluna aklî ve naklî ilimleri okutmaya başladı. Ona, "İlim tahsilini çabuk bitir ki, seninle büyük işlerimiz var" buyururdu. 14 yaşında iken babasına, "Kendimde bir nur görüyorum ki, bütün âlem güneş gibi ondan aydınlanmaktadır" diye arz edince, babası, "Sen zamanın kutbu olursun" müjdesini verdi. Daha sonra kendisi, "Allahü teâlâya hamd olsun. Babamın müjdelediğine kavuştum” demiştir...
Muhammed Masûm Fârûkî hazretlerine, "Urvet-ül vüska" denmiştir, yapışılacak sağlam ip demektir.
Bu mübarek zat buyurdu ki:
"Kabirde nimetler ve azaplar olduğuna iman ederiz. Ölülerin birbirleri ile konuştukları, kabirde azap olunanların seslerinin işitildiği birçok hadis-i şerif ile bildirilmiştir." (C.1, m.182)