Olimpizm, olimpiyat ruhu, bunları Atina'da doyasıya yaşadım. İlk defa gittim, eğer güreş olarak 4 finalden aldığımız 3 madalyanın yanında bir de altın alsaydık benden mutlusu olmazdı. Ne diyelim buna da şükür. Özellikle dikkat ettiğim ve açıkça göze çarpan bir kaç olayı gündeme getirmek istiyorum. Olimpiyata gitmeden önce, olimpiyatlar sırasında ve yurda dönüşte hep madalya alan sporcular gündeme getirildi. Peki hiç kimsenin aklına gelmiyor mu bunlar 4 yıldır nasıl ve kendi başlarına mı çalıştılar diye... Antrenörlerin hiç mi payı yok, yöneticilerin hiç mi payı yok? Varsa yoksa kulüplerimiz. Tamam, kimsenin bir şey dediği yok ama bana göre özellikle madalya alan sporcuların bu vefa diyebileceğim olayı unutmamaları gerekiyor diye düşünüyorum. Bu işin manevi tarafı. Bir de maddi tarafı var. 2 Eylül'de düzenlenen ödül töreninde yeni ödül sistemi uygulandı. Ancakantrenörler yine gözardı edilmiş gibi. Güreşten örnek verelim. 10 aydır milli takım kamplarındayız. Şeref Eroğlu olimpiyat ikincisi oldu, anasının ak sütü gibi 1500 altın aldı. Mehmet Özal üçüncü oldu, 1000 altın aldı. Yani iki güreşçiye toplam 2500 Cumhuriyet altını. Bizim teknik ekipte yer alan Macid Kamandar, Seçkin Saruhan ve ben üç kişi toplam 150 Cumhuriyet altını aldık. Macid hoca ayda 5000 dolar maaş alıyor, bizim maaş falan aldığımız yok! 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın olduğu gün Atina'dan döndük. İlk işim, gittiğimiz günden itibaren evdeki gazetelere göz atmak oldu. Bu alışkanlığı rahmetli hocam Oktay Kurtböke'den aldım, nur içinde yatsın. Bir çok köşe yazısı okudum, çok azı kalemini kılıç gibi kullanmış. Çoğu sağolsun olimpizme sadık kalmış. Çünkü onlar olimpiyatı bizzat yaşamışlar ve neyin nasıl olduğunu çok iyi biliyorlar. Bir kaç gündür sayın bakan M.Ali Şahin (öncelikle kendisine teşekkür borçluyuz, olimpiyat kafilesi olarak sevinçte ve üzüntüde yanımızda oldu hep, sağolsun) gelecek için sporda ve olimpiyatlarda bir kaç çözümden birinin Milli Eğitim ve okullar olduğunu vurguluyarak söyledi. Hemen aklıma bizim 2001'de Stratejik planında yer alan MEB projesi geldi. Bilindiği gibi 1 yıl bekledikten sonra 2002 yılında bir protokol ile imzalandı. 2002 yılında imzalanan ve güreşin en az 30 yılını garanti altına alacak olan bu proje 58.hükümet yıkılınca öylece kaldı. Yeni hükmetin Milli Eğitim Bakanı'na bizzat Osman Şansal verdi, GSGM'ye verdi ve halen bekliyor. Neyi bekliyor? 2 yıla yazık değil mi? Bundan sonra devreye girer inşallah. Evet sayın Başbakanım, spor liseleri olsun ama ondan önemlisi bana göre bu MEB projesidir. Temel olmadan bina ayakta duramaz! MEB projesindeki gibi 8, 9 yaşından başlamak gerekir. Yani ilk öğretim okulları... İlk etapta bu proje için 70'e yakın şampiyon BESYO mezunu güreş kökenli beden eğitimi öğretmeni bu müjdeyi bizzat Başbakanımız'ın, Milli Eğitim Bakanımız'ın, spor bakanı M.Ali Şahin'in ağzından bekliyor. Ödül töreninde farklı bir olay oldu. Avni Tarhan hoca ile ben sayın Başbakan ile beraber bir süre bu konu üzerinde sohbet ettik. İlgileneceğinin sözünü verdi. Güreş camiası olarak bekliyoruz. İki yıl boşa geçti yazık, daha fazla uzamasın Güreş Federasyonu'nun bu dev projesi! Ayrıca her sporcuyu takip etmiş güzel bir sohbet oldu. Başbakanımız'ın bizzat spora verdiği desteği biliyor ve görüyoruz. Bakanımız M,Ali Şahin ve Genel Müdürümüz Mehmet Atalay'ateşekkür ediyoruz. NTV'de Ankara ve İstanbul bağlantılı güzel bir canlı yayın yapıldı. Bana göre geç kalınmış bir program. İşte basın ABD'deki gibi olimpiyattan önce bu işe başlamalıydı. Neden diyorum, çünkü halkımız yeni yeni bu pırlantaları tanımaya başladı, yani olimpiyat bittikten sonra! TMOK uzun süredir olimpyata katılacak sporculara destek verdi. Ben güreş adına teşekkürü bir borç biliyorum. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'ne de teşekkür. Lobi çalışması yalnız federasyon başkanı Osman Şansal'ın sırtında, bu yükü hafifletmek gerekiyor. Sporculara gelelim; 10 aydır beraberiz, herkese teşekkür ediyorsunuz, başkan ve antrenörler hariç... Ne diyelim! Evet biz de olimpiyat düzenleriz, şu anda Türkiye'nin prestij ve imajı yükselmiş durumda...