Grekomuz, Dünya Şampiyonasında yara aldı. Serbestin olimpiyat vizeleri sevindirdi. Yazımın hemen başında niyetimizin "üzüm yemek" olduğunu herkes bilsin. Buradan çıkaracağımız dersler var, şapkamızı önümüze koymalıyız artık. Biraz gerilere gidelim. Yalçın İpbüken'la başlayan eğitim çalışmaları ile Esat Güçhan'ın GEM'leri açması, arkasından Sadettin Tantan'ın disiplini ile, o yıllarda serbest güreşten geride olan grekoromen, Sapunov'un gelmesi ve antrenörlerin olayı sahiplenmesi, devletinde de desteği ile ivme kazandı. İsmail Demirci, Ahmet Ayık, Osman Şansal, Recai Ustaoğlu ile bu ivme devam etti.Yaklaşık 5 aydır da Dr.Osman Aşkın Bak yönetimi görev başında. Grekoromen 20 yılda nasıl bir performans çizdi bir bakalım: 1981-91 ara sıra alınan gümüş madalyalar, 1991/97 en iyi dönem, 1997-2007 istikrarsız dönem ve iki önemli takım başarısı; 2001 yılında takım halinde Avrupa şampiyonu, 2006 yılında altın alamadık ama bir ilki gerçekleştirerek takım Avrupa, dünya ve Dünya Kupası şampiyonu oldu. Peki kan kaybı nasıl başladı? Star güreşçilerimizin yerine gençleri monte edilemeyince, önce Hakkı Başar, Ercan Yıldız, M.Akif Pirim, Şaban Donat ve en son da Hamza Yerlikaya çekilince, geriye dünya şampiyonlarından Şeref Eroğlu, Nazmi Avluca ve Mehmet Özal kaldı. Takıma geç de olsa katılan İsmail Güzel Avrupa şampiyonu oldu. Daha sonra Refik Ayvazoğlu Avrupa'da üçüncü oldu. Ama bunlar yeterli değildi. Aşağıda göreceksiniz birbirinden yetenekli gençler vardı ve bir kısmının önü zamanla kapandı. Efsane takım daha fazla dayanamadı. 1991 yılında Sapunov gelince, o zaman güreş yapanlardan Ehan Balcı, Remzi Öztürk, Zeki Şahin, Bilal Demirhan, Temel Yaşar, Ömer Esmer, Ahmet Bayraktar, Mahir Yazıcı, Yalçın Karapınar, Mecnun Paşalı, Ramis Çelik, Rüstem Koyuncu, Selami Karakuş, Celal İnceler, Erol Koyuncu, Salih Yılmaz, Ahmet Özbeğe birer birer gittiler. 1992'de değişik ve verimli bir uygulama oldu; A Takım ve ümitler beraber, yıldız ile gençler beraber çalıştılar. Mesela Hakkı Başar, beraber antrenman yaptığı arkadaşları Kubilay Aksakal, Mehmet Özal, Nurkan Avcı, Gökmen İnan, Kazım Aktaş ile... M.Akif Pirim ise Şeref Eroğlu, Mecnun Güler, Ramiz Çelik, Ömer Elmas, Ömer Esmer, Ali Akça, Ercan Ayyıldız ile... Hamza Yerlikaya da Tekin Çağlar, İbrahim Demirtürkoğlu, Elvan Mert, Nurkan Avcı, Hakkı Başar, Erol Koyuncu, Nazmi Avluca, Serkan Özden ile... Nazmi Avluca ise Yusuf Düzer, Serkan Özden, Muttalip Yerlikaya ile.. Şaban Donat ise Fatih Bakır, Yekta Gül, Fahri Güzel, Tahir Yılmaz, Gökmen İnan ile... Ercan Yıldız ise Mustafa Arıcı, Bayram Özdemir, Özgür uygun, Ünal Orel ile... Şeref Eroğlu ise Yusuf Gümüş, Ergüder Bekişdamat, Bünyamin Emik, Hüseyin Akburu, Ayhan Kızılay, Mahmut Altay ile hem partner olarak çalıştılar, hem de önemli dereceler aldılar. Geçenlerde yazdık "Ustalar bırakmadan çıraklar yetiştirilmeli" diye. 2001 yılından itibaren hem güreşçilere hem antrenörlere ciddi ödüller verilmeye başlandı. 2006'da bu rekor seviyeye çıktı. Ödülün olumsuz ekenleri de oldu. Manevi duygular kaybolmaya başladı. İkili kampların sayısı minumuma indi. En önemlisi ise Sarıyer terk edildi. Seçim süreçleri başladı ve gerek federasyon yönetimlerinde, gerek antrenörlerde, bürokraside tıkanmalar oldu. Rekabet yavaşladı. Hakkı Başar- Mehmet Özal ve Hamza Yerlikaya'nın idmanlarında kan çıkıyordu; bu tür çalışmalar sona erdi. Partner sıkıntısı çekildi. Kısır çekişmeler, çalıştırıcıların denetlenmemeleri v.s nedenlerle 2003'ten itibaren ciddi şekilde SOS vermeye başladı. Atina'ya gitmeden önce belli olmuştu, bu takım yaşlanıyordu. 2004'te yapılan federasyon seçimleri sebebiyle gençleştirme aksadı.Başarı vardı ama hep aynı kişiler. Bir önemli neden de yeni kulüplerde alt yapı sıfırdı. Astronomik rakamlarla iyi güreşçileri aldılar. Parayı hep aynı güreşçiler aldı. Bu altyapıya yansımadı. Geçen yıllarda alt yapının lokomotifi olan İGİK bile bu yola baş vurdu. 2005-06'de tedbirler yeterli olmadı. Alt yapıda iyi dereceler alındı ama bu çocuklar ustaların yanına sürekli olarak konulamadı. Biraz da çözümden bahsedelim: -İstanbul/Sarıyer yine derhal grekoromene tahsis edilmeli. -Büyüklerle, yetenekli gençler beraber çalıştırılmalı. -Yıldızlar (14-15-16-17) ile (A takıma alınmayan) gençler de beraber çalışmalı. -Başta Rusya olmak üzere ciddi ülkelerle ülkemizde ikili kamplar yapılmalı. -Hedefi olmayan sporcu kamplarda tutulmamalı. -Çalıştırıcılara maaş, literatür takip etme, yabancı dil, teknolojik destek verilmeli ve denetlenmeli. -GEM'lere yetenekli güreş antrenörü takviye edilmeli. -MEB projesi devreye girilmeli, Bursa'nın dışında da birkaç pilot bölge oluşturarak, malzeme takviyesi yapılmalı. -Yaşı büyük olan güreşçiler ne pahasına olursa olsun yarışmalardan men edilmeli. -Yaş gruplarında Türkiye şampiyonaları aynı tarihlerde yapılmalı. -Yıldızlar ligi heyecan veriyor, devam edilmeli. Büyükler ligi ise Avrupa'dan sonra bir merkezde kısa bir turnuva şeklinde olmalı. 2009'dan 2012'ye master plan hazırlanarak yola koyulmak. (Bu TGF tarafından hazırlanıyor.) 2009'da ise tamamıyla altyapı ya dönük çok hızlı bir çalışma yapılmalı. Olimpiyat geliyor, bu treni de kaçırmayalım!