Sabah gazetesinde sayın Hıncal Uluç'un, "Hıncal'ın Yeri" köşesinde "Güreşin sonu mu geliyor?" adlı yazısını okuyunca şaşırmadım. Çünkü usta kalemin güreşi yazacağına emindim. Güreş camiasından bu yazı için fikir yürüten çıkmayınca, iş başa düştü! Çünkü telefonlarım susmuyor, mail kutum dolup taştı. Gemi (güreş) batarsa, içindeki herkes batar. (Bu arada Osman Şansal'ın avukatı aradı, sayın Uluç'a resmi cevap vereceklermiş.) Biz yazıya dönelim. Sayın Hıncal Uluç'un yazılarını beğeni ile okuyor, TV programlarını ilgiyle izliyorum. Neyse... Atina'da ne yaptık? Sidney'deki skandal olmadı, disiplinli ve uyumlu, örnek kafilelerden biri olduk ve dört final yaptık, 3 madalya aldık, puan olarak Sidney'i ikiye katladık. (Özellikle grekoda Sidney 10 puan, Atina ise tam 27 puan!) 2001 yılından beri güreşle ilgili yazı ve yorumlara dikkat edilirse hepsi aynı. Sayın Uluç, "Güreşin bu hali ile seyredebilir yanı yok" diyor. Şu anda olimpiyatlardan sonra kurallar sil baştan değişti. (Bunları daha önce genişçe yazmıştım.) Başkan Martinetti bizzat bir şeyler yapmaya gayret ediyor. FILA konusunda sanırım size yanlış bilgi ulaşıyor sayın Uluç... Ben avukatı değilim ama Osman Şansal FILA toplantısına katıldı. Kendisini veya başkasını aday gösterebilirdi, göstermedi. Bizzat oy kullandı Canlı şahitleri var. Bir de FILA'daki lobi çalışmasına Atina'da üst düzey yetkililer bizzat şahit oldu. Bir de başkan Şansal'ın seçilmesi meselesi... Zamanın İçişleri Bakanı Tantan'ın siyasi baskısı var mıydı? Gerçi o zaman hangi bakanlar ve bürokratlar neler yaptılar herkes biliyor. Ama benim hatırladığım, Şansal büyük bir oy farkı ile seçilmişti. Gazanfer Bilge'nin yayınladığınız görüşlerine elbette saygım var ama biraz abartılı sanki, ne dersiniz? Çağımız teknoloji çağı, her şeyi takip ediyoruz. Yine bir olimpiyat sonrası (1992) kurallar değişmiş, Sapunov hocaya sorulan bir soruya hoca şöyle ceva vermişti: "Eğer diğer ülkeleri geçmek istiyorsanız onlardan önce kurallara adapte olmanız ve çalışma sistemini ona göre ayarlamanız gerekiyor." 2001 yılında hazırlanan Güreş Federasyonu projeleri var. Özellikle bir tanesi, MEB projesi, yazık ki iki yıldır askıda.. Sayın Başbakan, Spor Bakanı, Milli Eğitim Bakanı ve GSG Müdürü... Hepsine birer kopya verildi, çıt yok. Güreş camiası sessiz... Dilimde tüy bitti. Güreşin en az 30 yılı bu projede saklı çünkü... Bizim güreş camiası ne yapıyor? Federasyon başkan adayları ne yapıyor? Kapalı kapılar ardında küçük kulis ve toplantılar yapıyorlar! Bu yazıya, evelki yazılara duyarsız olanlar güreş camiasının karşısına nasıl çıkacaksınız? Oturduğunuz yerden seyretmeye devam ediniz. Ya antrenörler? Devlet ödülünü verdi (antrenörler ile sporcular arasında adaletsizlik var!), özel ödüller veriliyor, her zamanki gibi antrenör gündemde değil! Evet sonuç olarak yarın öbür gün "ata sporumuzu" kurtarmaya kalkmayınız! Sizler susmaya ve perde arkasında konuşmaya devam ediniz! 4 yıldır bol bol dedikodu yapın ve sonra da "Türk güreşinin hiç mi vefası yok!" deyin. Kendi kendime düşünüyorum, atasporumuz bunu hak etmiyor ama biz vefasız olduğumuz için böyle şeylere lâyıkız! Çarşamba günkü buluşmak üzere...