Öyle taşra deyip geçmeyin. Medya ve internet bütün dünyayı insanımızın avucunun içine taşımış. Önce refahını arıyor elbette. Sorunlarını aktarıyor. Sonra memleket meselelerine sıra geliyor. Hele bir gazeteci olduğunuzu anlasınlar ne sorular yağıyor size ne sorular? İster Anamur'da, ister Gazipaşa'da, ister Alanya'da bir kıraathanede çay için bakayım. İşte sohbet, işte bana sorulan sorular vatandaştan. - TBMM kendine güvenmiyor mu? Yetkilerini neden başkasına devrediyor. RTÜK Yasa Tasarısı görüşmelerini izledim. Tartışmaları takip ettim. Önce üyeleri TBMM seçiyordu RTÜK'ün, şimdi bunu azaltıyor. Yetkisini devrediyor! Konu bir hususa odaklanınca yanındaki devam ediyor: - YÖK hakında soruşturma var. RTÜK'ün iki üyesinin atamasını buraya veriyorlar! Hele bir soruşturması bitsin. MGK Kanunu değişecek deniyor. Hele bir değişsin. Sonra üye istensin. Bu acale niye? Meclis kendi seçtiği RTÜK üyelerine neden güvenmiyor? Bir başkası konuyu değiştiriyor: - Başbakan Ecevit birçok ülkeye bize borç vermeleri için mektup yazmış. Gazetelerde haberini okudum. Hele bu konuyu anlatın! Almanların rüya kenti Vatandaşın anlattıkları karşısında elbette küçük dilinizi yutabilirsiniz. Üstelik partilerden seçilemeyen milletvekili adaylarını görüp tanıyınca, vatandaşın daha ilerde olduğu ortaya çıkıyor. Partiler önce bu insanlara ulaşabilmeli. Oylara değil. Akdeniz kıyı şeridinin o virajlı yollarında manzara izlemek keyifli. İki adımda bir de kır kahveleri var, dağ lokantaları var. Ucuz muz var. Nar suyu var. 24 yıl önce geçmiştim buradan. Hiç tanınmayacak kadar büyümüş. Şöhretler taşınmış. Gazipaşa'da Fikret Otyam mesela. Bırakmış Ankara'yı gelmiş, buradan konut edinmiş. Alanya'nın rüzgarı gelirken kıyı şeridi harika tesislerle dolmuş. Batılı kentlere artık fark atıyor. Özal da hayır dua alıyor bittabii. Turist kaynıyor sahil. Sezon çoktan açılmış. Yabancıların gelip de gitmeyeninin, yerleşeninin sayısı sürekli artıyor. Son örnek Almanya Başbakanı'nın kardeşi Lothar Vosseller olmuş. 6 bin Alman oturuyor Alanya'da. Alanya'da gayrimenkule bir dönüş başlamış yeniden. Yatırımcıların alâkası da artarak sürüyor. Yollar genişlemiş, ama yine kafi değil. Erozyon tehdidi bazı yerlerde hissediliyor. Alanya'ya iç göç hızlı. Durmamış. Nüfus artıyor. Damlataş, Güzelyalı ve Otogar'daki kumsal bölgesiyle ilgili 26 davayı belediye kazanmış. Yargı yeşile onay vermiş. Ancak tartışma bitmemiş. Alkol hüzünlü olayların bir nedeni. Vatandaş bar önlerindeki kavgalardan müşteki. Son örneği Teksas Bar olmuş. Halk bir de esnaf odalarının denetlenmesini istiyor. Bugün iki bakan Erkan Mumcu ve Tunca Toskay Alanya'da. Bir Aksekili anlatıyor Alanya'dan Konya sapağına kadar yatırımlar sürüyor. Sağ-sol hem turistik tesis, hem kooperatif evleri. Akseki Yolu dik bir yamaç. Ömer Duruk Tesisleri'nde soluklanıyoruz. Sonra Akseki; Diyanet İşleri eski Başkanı Ahmet Hamdi Akseki'nin memleketi. Nüfusu 10 bin. Bunun birkaç misli İstanbul'da. Çoğu da işadamı. Zeki Triko mesela. Osman Yüksel Serdengeçti'nin evini soruyorum. Hep birlikte fatiha gönderiyoruz ruhuna. Sarı boyalı bir ahşap ev. Eşi İsmet Hanım ağır hasta. Burada istirahat ediyor. Emekli İmam Mehmet Ali Erdem kiracısı. O'nunla da ilgileniyor. Hafızasında zaman zaman gel-gitler oluyormuş bu yaşlı insanın. Allah şifa versin. Osman Ağabey "Bir Nesli Nasıl Mahvettiler"i, "Gülünç Hakikatler"i en iyi bilen. Merkez Camii'nden çıkarken sahipleniliyoruz. Ankara'ya bir Aksekili vatandaş selam gönderiyor. Emekli öğretmen Mehmet Karaaslan şöyle diyor: - 40 yıl bu devlete hizmet ettim. Şimdi mütekaidim. Oğlum 2.5 yıl önce askerden geldi. İşsiz. İş bulamıyorum. Cebine harçlığı hâlâ ben koyuyorum. O da utanıyor, benim de takatim kalmadı artık. Ankara işsizliğe bir çözüm bulsun. Ne olacak bu insanların hâli? Haykırmak istiyorum. Allah billah aşkına adımı da yaz, dileğimi de. Duysunlar. Bir esnaf çay ısmarlıyor. Ayrılırken de tahta kaşıklar hediye ediyor. Almak istemiyorsanız, "bizi hatırlayın" diye serzenişte bulunuyor. Biraz daha kalsak Akseki'de geceyi orada geçireceğiz. Fakat programımız Seydişehir'i öngörüyor. Dağlar yarılmış, geniş yollar geçirilmiş. Düz ovada ise alabildiğine tarlalar yemyeşil. Yamaçlar çam. Yolun kenarında ise belli kilometrelerde üç beş kişilik çeşmeli minik mescidler. Hayır dua alanların sayısı her geçen gün artıyor. Sürücümüz Osman Almalı gündüz gözüyle Ankara'ya girmemize çaba gösteriyor. Ver elini Başkent! Gerilimi daha yolda hissediyorum. Hele bir varalım yeniden yaşayacağız siyasi tartışmaları, memleket meselelerini.