Almanya'da reform, bize yük!.

Türkiye'de kıran kırana tartışmalar sürerken, Batılı kaynaklara baktım. Almanakları aradım. Yıllıkları karıştırdım, değerlendirmeleri kaydettim. Bu hercümerc içinde çoğu şeyi belki de gözden kaçırıyoruz. Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, ülkenin yabancı uzman işçilere ihtiyacı olduğunu belirtiyor. Yeşilkart uygulamasıyla da bilgisayar ve iletişim sektörlerinde bunu başlatmışlar. Almanya, ülkede doğa bilimi ve makina mühendisliği eğitimi yapan yabancı öğrencilere de sahip çıkıyor, imkan tanıyor. "Kalın" diyor. Parlamento'da da Alman Ordusu'nun mali sıkıntısı nedeniyle krizde olduğu tartışılmış. Federal bütçeye ilişkin gelişmeler ve sonuçlar durumun ciddi olduğunu ortaya koyuyormuş. Hava kuvvetleri'nin daha iyi olduğu Almanya'da uçuş hizmetlerine de kısıtlama getirilmesi sözkonusu imiş. Alman Haber Ajansı Bültenleri'ne göre Federal Silahlı Kuvvetler'de reforma gidiliyor. Savunma Bakanı Rodolf Scharping, 59 garnizonun kapatılması gerektiğini savunuyor, uygulamadan etkilenecek kent ve belediyelerin kompanse edileceği güvencesini veriyor. Alman muhalefeti buna karşı. İktidarın sayılarla politika yaptığını savunuyor. Hıristiyan Demokratik Birlik Partisi CDU ile Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi CSU; Parlamento Grubu Başkanı Friedrich Merz, Savunma Bakanı Scharping konuşmasını "uyanık kalmakta güçlük çektik" biçiminde eleştiriyor. Rakamların konuştuğu ordu reformuna göre, işletme masrafları en az 200 milyon mark azalabilecek. 500 milyon mark tutarında kontenjan potansiyelinden vazgeçilecek. Biz böylesine tartışmalara hiç alışık değiliz. Alman iktidarı ve muhalefeti doğrusu değişik bir tarzda değerlendiriyor. Almanya'da muhalefet 2001 yılı bütçesinin 50 milyar mark seviyesine çıkarılmasını savunurken, koalisyon hükümeti 45 milyar 300 milyonda ısrarlı. Hükümet bu etkilerden nasibini alıyor. Ancak bankaların, ekonomi birliklerinin, sanayi ve ticaret odalarının ve girişimcilerin böyle bir gelişmeden memnun olduğunu öne sürüyor. Daha tasarı hazırlanırken bu kuruluşların görüşleri alınıyor, değerlendiriliyor. Ama muhalefet de eleştirisini yine yapıyor. Aklıma şöyle bir şey geldi, NATO askeri kanadının da önemli bir üyesi Almanya. Eğer böyle bir reform gerçekleştirirse, galiba bütün yük Türkiye'nin sırtına binecek. NATO'ya asker lâzım olunca, nasılsa hemen akla Ankara geliyor. Kore ve Bosna iki örnek. Askerimiz hâlâ Balkanlarda. AB'ye giriş konusunda ise en büyük muhalefet; dost ve müttefik Almanya'dan! Dolayısıyla (olmaz olmaz) demiyorum, (olmaz olmaz) diyorum. Hamallığa alıştırılmaya görsün!. Acil durum Hatay afet bölgesi.. Osmaniye dahil 720 bin dekar ekili alan zarar gördü sellerden. Köprüler çöktü. Kim ruhsat verdi ve kontrol ettiyse 7 katlı, 14 daireli bina yıkıldı sel sularından. Otomobiller çöp gibi sürüklendi. İnşallah ölü sayısı artmaz, ikide kalır. Alt yapısı göçtü Antakya'nın. 10 trilyonun üzerinde maddi zarar olduğu sanılıyor. Sel hayatı felç etti. Belediye Başkanı dahi mahsur kaldı. Meteoroloji uyarıyor, "yağışlar artabilir" diye. Bayındırlık Bakanlığı selzede ailelere 75 milyon gönderdi! Dikkat ettim, bölgeye ilk ulaşan 6. Kolordu Özel Doğal Afet ve İstihkam Birlikleri oldu. Kızılay 150 çadır göndermiş! Şimdi parlamentodan kanunlar çıkartılmaya başlandı hızla. Kim uygulayacak, nasıl gerçekleştirecek? Bayındırlık'ın Afet İşleri var. Başbakanlık Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü mevcut. İlla yer sırsıntısı mı gerek AKUT'un ve öteki sivil kuruluşlarımızın yardıma koşması için, Deprem mi bekleyelim?! Sorumluluk duygusu önde olmalı. Kamuda da böyle, özelde de. Ama ne çare, acı örnekler yaşanmaya devam ediyor. Hep vatandaşa oluyor. Bir de görevi bu olan, ancak kaynak üretemeyen, kadrolarını yetiştiremeyen, strateji ortaya koyamayan, her an her şeye hazır olması gereken kamu görevlileri var ya, illa birinin ağzına biber sürmek gerek galiba. Netice alınabilirse yasayı uygulamak icab edecek. Çünkü kanunları var. TBMM'de çıkmak için sıra beklemiyor.