Anamur yolları yar yar!..

A -
A +

Doğu Türkistanlı, dünyaca ünlü akademisyen, Tarihçi Prof. Dr. Hacı Yakup Anat rica ediyor: "Türkiye Türkçesi'nde, Doğu Türkistan'a ait isimleri Çin yönetiminin istediği gibi kullanmayın lütfen. Çok üzülüyoruz. "Misal ver" diyorum. "- Tiyanşan değil, doğrusu Tanrı Dağları; Küllün değil, Kurum dağları; Kaşı değil, Kaşgar; Akısu değil Aksu..." Çok doğru söylüyor. Prof. Anat'ın hayatı, Bay Mirza Hayıt gibi tamı tamına birkaç dramatik dizi. Bir dünya belgeseli. Dilerim olsun. Allah'tan damadı Soner Yalçın bu hatıraları kaleme alıyor. Doğu Türkistan nasıl bir sevda, bağımsızlık ne güzel bir mücadele; insan hakları ve hukuk ne hoş bir donanım göreceğiz. Toroslardan geçiyoruz. Bir tabela "Musa Erdoğan bu alanı Türkiye'nin geleceğine bağışladı" Hayırsever insanlar iyi ki var, hortumculara inat. Gençler Ahmet Almaz, Ayhan Kaya, Ferhat Öz ile birlikte Şeyh Alaaddin Semerkandi Hazretleri'nin kabrini ziyaret ediyoruz bir Toros beldesi Zeyne'de. Baba Zeynel Abidin 1429'da Karaman'a gelmiş. Semerkandî, Bahrül Ulum Tefsirini burada tamamlamış. Hakkında doktora çalışması yapılan bu veli hakkında kapıda Evliyalar Ansiklopedesi'nden (shf. 292-305) alınmış, bir iktibas asılı. Külliye, belediyenin ilgisinden öte alâkaya muhtaç. Çok ziyaretçi geliyor. Tatil günleri daha da artıyormuş bu sayı. Kapıda bir okurumuz bekliyor. Bir anda kalabalıklaşıyoruz. Bayram Ali Yılmaz Tarım kredi kooperatifinden müşteki: Keskin virajda tarım ve turizm - Bir milyar kredi veriyor. Hiçbir ihtiyacımızı karşılamıyor. Üstüne üstlük, devletin resmi açıklamasına, %50'yi geçmeyecek demesine rağmen, %124 faiz alıyorlar. Yıkılıyoruz. Korkumuzdan da konuşamıyoruz. Zeyneliler dert küpü... Bölge hep yörük... Çok güzel halı-kilim dokunuyor burada. Hayvancılık ve özellikle keçi önemli bir gelir kaynağı. Peynirleri de ünlü. Deprem ve sel felâketi yaşamamışlar, şükrediyorlar. Turizmden ziyade, tarım'a önem veriyorlar. O sert virajlı yolları geride bırakıyor, Mut, Gülnar derken denize, kıyı şeridine varıyoruz. 40 dereceyle Ağustosu yaşıyoruz sanki... Anamur için 60.500 nüfus yazıyor. Ancak fiili rakam 80 bin. Yazın bu rakam ikiye katlanıyormuş. Kentte sizi ilk karşılayan çiçekler: Zakkum, begonvil, yaseminler.. Ardından muz tarlaları. Evet, Anamur'da muz yeniden çiçek açıyor. İki yıldır muz seraları çoğalıyor. Kapalı bir ticaret olan şehirde Muz üretimi ve girdisi ikiye katlanmış. Tarım laboratuvarlarını bekliyor çiftçi. Güney Sahil Sanayici ve İşadamları Derneği GÜSSİAD Başkanı Osman Mert tarıma dayalı gıda sektörünün gelişebileceğini anlatıyor. Mermer rezervleri ortaya çıkarılmış Anamur'da. Arkasından kireç. İngilizce Anamur'um adlı eserde 40 tür, gökkuşağı mermerlerden bahsedildiğini aktardılar. Kıbrıs'a 65 km uzaktaki en yakın sahil Anamur. Yusuf Mert de 75 bin ton muz, 30 bin ton çilek üretildiğini ve pazarlandığını söyledi. Türkiye'nin yıllık muz ihtiyacı ise 400 bin ton. Anamur bu ihtiyacı karşılamada iddialı. Yeter ki tarım politikaları, gerçeğe ve ranta yenilmesin. Sedir ve ardıçtan SOS Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in kardeşi Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yücelen de doğuruluyor anlatılanları. Bozyazı'dan Aydıncık'a kadar 300 bin ton da sebze üretiliyor. Ancak tohumlar ithal ediliyor ve çok pahalı. Bir kilo tohum 14 milyar TL. Ancak Antalya'da bir firma domates tohumu üretmeye başlamış. Seviniyorlar. Tarım ilaçları da pahalı. 100 gramı 250 milyon TL. Bürokrasi burada da etkili. Sorun çözmede değil, sorun çıkarmada maharetli. Osman Mert 2.5 saat beklemiş, ancak vergi borcunu öğrenebilmiş. 79 milyar borç çıkmış. Fazla bulunca mahkemeye gitmiş vergi dairesi "gel vazgeç; kaybedersen 200 milyar ödersin" demiş. Ancak mahkemeyi kazanmış. Osman Bey zaman, kaynak ve moral kaybına üzülüyor dolayısıyla. Ahmet Yıldırım'ın anlattıkları da ilginç. Lübnan'ın bayrağında sedir var. Lübnan'da sedir bitmiş. Şimdi sıra Türkiye'de ilgilenilmezse Sedir ve Ardıç ağacı türleri tarih oluyor. Kendisi bin yıllık bir ardıç'ı koruyor. Belki de bu son örnekleri. Anamuryum aşk diyarı veya ayrı yazıldığında "rüzgarlı burun" anlamında. Anamuryum harabeleri, Mamure Kalesi, içindeki cami alâka ve restorasyon bekliyor. Üstelik bu okul mezunları işsiz, "iş olsa da restore etsek bu tarihi binaları, kaleleri, yerleri" diyorlar. Daha bir müddet bölgedeyim. Size anlatacaklarım var.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.