Haber bültenlerinde mutlaka bir "Balkan" olayı yer alıyor. Bosna-Hersek'ti, Kosova derken Makedonya'daki çatışmalar gündemimizi işgal ediyor. İşgal ediyor, çünkü çoğumuzun ata-dedesi ya bu bölgede, ya da Türkiye'ye göç etmiş değişik baskılar sonucu. İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu da, parlamentomuz'daki yaklaşık 30 milletvekili (değişik partilerimizde) gibi buradan. Sancak bölgesi, Plevne'den. Hemen sordum Makedonya'daki gelişmeleri: - Bölgede bir plân uygulanıyor. İsteniyor ki, buradaki Müslüman nüfus %10'u geçmesin. Ancak gerçek öyle değil. Bosna Savaşı'nın asıl nedeni de bu. Kosova'da böyle. Makedonya'da da böyle. - Makedonya'daki Müslüman nüfus ne kadar? - % 55. En büyük çoğunluk Arnavutlar. Boşnaklar var, Türkler var vs. Makedonya Anayasa'sına göre nüfus % 24 ise yönetimde söz sahibisin. Makedonlar Arnavutları % 23.9 göstererek, istatistiki bir hileye başvuruyorlar! O zaman huzursuzluk başlıyor. Çünkü Makedon yönetiminde şu an Müslüman bürokrat oranı %10'u geçmiyor. Üstelik Makedonya'daki bütün azınlıklar ülke bütünlüğü konusunda hassaslar. Ancak çoğalan nüfus Müslümanlar. - Çatışmanın asıl nedeni bu mu? - Elbette.. Hıristiyan dünyası, dolayısıyla Makedonya'ya yardım yarışında. Mesela Kiliseler Birliği. Yunanistan bile 182 milyon dolarlık yatırım yaptı. Bizden daha fazla. Türkiye'ninki 2 milyon dolar falan. Atina yönetimi bölgede etkisini artırmak için canhıraş çalışıyor. Bulgaristan'daki yatırımları da bizim çok ilerimizde. Üstelik Bulgaristan'da nereden baksanız 2 milyon soydaşımız var. Müslümanlar bölgede kuşatılmak isteniyor, hareket kabiliyeti azaltılarak, belli bir oranda kalsın planlanıyor. - Sancak'ı nasıl etkiliyor bu gelişmeler. - Bu çatışmalarda çok Müslüman öldürülüyor. Kaynaklar savaş için harcanıyor. Ankara bu konuda beklenen sorumluluğu üstlenmiyor. Çankaya dahil, hükümet yanlış bilgilendiriliyor. Bunun içinde dışişlerimiz de var. Sivil toplum kuruluşlarımız da. Türkiye gelişmenin üzerine ciddi ciddi gitsin, netice alacağımızı sanıyorum. Bölge de barışa kavuşur. Sancak'a gelince? Yarısı Karadağ tarafından, yarısı Sırbistan'ca işgal edilmiş. Oysa Osmanlı döneminde müstakildi. Kıbrıs adası büyüklüğünde. 400 bin Müslüman Boşnak yaşıyor. Sancak Milli Meclisi Başkanı Dr. Süleyman Uglanin. Bir dönem milletvekiliydi. Bu dönem bir başka arkadaşını meclise gönderdi. Miloseviç yönetiminin devrilmesinde Sancak'ın büyük katkıları olmuştur. - Biraz açar mısınız? - Sancak Milli Meclisi önemli. 1990'da ilk çok partili seçime katıldı. Sırplar, Bosna Savaşı'nda Sancaklı gençleri askere almak istedi, ancak mani oldu Meclis. Savaş sırasında 700 kadar genç tahsilini Türkiye'de sürdürdü. Savaş'ta çok da göç verdi Sancak. ABD'ye bile gittiler. Ancak davalarını da gittikleri bölgede anlattılar, duyurdular. BM Güvenlik Konseyi Sancak, Kosova ve Voyvodina'ya siyasi haklar verilinceye kadar Yugoslavya'ya ambargo kararı aldı. Sancaklılar bunda çok etkili oldu. - Bölgenin gözü hep Türkiye'de? - Hem de nasıl? Ata, dede toprağı tarihi ve kültürel doku aynen korunmuş. Yeniler ise hemen belli oluyor. Sancaklılar Ankara'dan şunu istiyor. NATO'nun 1999 harekatının ardından Kosova masaya yatırıldığında Sancak da aynı çerçevede ele alınmalı. Sancak her sorunu diplomatik yoldan çözmekten yana bir bölge. Sancak'ın, demokrat ve federal bir Yuguslavya içinde özerk olmasını arzu ediyor halk. Mesela bu konuda bir referandum yapılsa. Sancaklılar Osmanlı Eserlerinin de bakımı için katkı istiyorlar. Çok Osmanlı eseri var. Sancak şimdi 38'incisini düzenlediği "Uluslararası Spor Olimpiyatı" için kolları sıvadı. 28 Haziran'da başlayacak. İzlemeye var mısınız? Vefa, sevgide sebat Bir anlamı da gönülden bağlılık Vefa'nın. İşte ben Vefalıyım. Yahya Kemal gibi, sonra Şener Şen, Kemal Sunal, Müjdat Gezen, Uğur Dündar, Tunca Toskay, Recep Önal, Prof. Tarık Minkari, Prof. Ali Fethi Aralı, Prof. Toktamış Ateş, Necdet Ekrem Basmacı, Ali Fethi Aralı, Hacı Bekir'in Sahibi Doğan Şahin, Prof. Haluk Yavuzer, Prof. Cevat Babuna, Prof. Hakkı İ. Erdoğan, Yusuf Öztiryaki, Ahmet Tan, Emin Gök gibi. Hep Vefa Lisesi'nden mezunuz. Bu yıl Kemal Sunal rahmetliye adanan bir kültür haftası gerçekleştirdi lisemiz. Boza dahil her kültürel etkinlik vardı. Bizim lise torpili olmayanların lisesiydi. Kuruluşu 1872. İlk Türkçe eğitim veren lise. Eski adı Vefa Sultanisi. İstiklâl Savaşı sırasında bütün okul, öğretmen ve öğrencileriyle birlikte harbe katıldı, can verdi, kan verdi. Eğitimi yüksek bir mektep Vefa. Hâlâ öyle. Değerli Müdürü Sakin Öner, hayatını eğitime ve öğrencilerine adamış bir kültür adamı. Benim de eski dostum. Vefalılık ruhunu pekiştirmeye, dayanıştırmaya çalışıyor Kabataşlılık, Haydarpaşalılık, Pertevniyallilik gibi. Bunlar çok eski ve çok ünlü okullarımız. Galatasaray da var ama o biraz zengin işiydi zamanımızda. Okulun vakfı mevcut, derneği var, spor kulübü var. Vefa, Hilmi Kiremitçi gibi milli futbolcularımızla birinci ligde, Fenerbahçe'ye, Galatasaray'a kök söktürürdü. Şimdi mahalli ligde maalesef. Ama Yusuf Yıldırım isimli öğrencimiz Türkiye Felsefe Olimpiyatı Şampiyonu olmuş. Geçen okula gittiğimde 40 yıllık çaycımız Osman Yurttaş'ın kahvesini içtim. Nostalji yaşadık birlikte. Okulu müdürümüz (1961) Rıfat Gözmen'i, Salla'yı (Matematik İhsan Irk), Teodara'yı, Tekfen'i, Hatice ve Aysel Hanımları andık. Mehmet Ay'ın atletizmde şampiyonluğunu hatırladık. Vefalı ve vefa hoş ve ayrıcalıklı bir dünya. Ben mutluyum. Sevgim; lisemizin, vefalıların başarılarıyla daha da artıyor, sabitleşiyor.