Balkanlarda şark meselesi

A -
A +

Bizi ekonomik kriz ile meşgul edip, sorunu gerilimlerle örtüştürerek başımızı kaşıyacak vakit bırakmayanlar yeni bir kuşatmanın farkındalar mı acaba? Balkanlardaki gelişmeler öyle basit bir çatışma değil! Görüşlerini aldığım bazı politikacılar ve diplomatlar "Makedonya'da 2. Şark Meselesi" yaşandığına dikkat çekiyorlar. Nedir bu Şark Meselesi peki? Müslümanların Balkanlardan çıkarılması. Üsküp'ü görenler Bursa'dan hiçbir farkının olmadığını öyle bir anlatırlar ki inanasınız gelmez. Ancak öyle. 70 yıllık komünist eğitim ve kültürü bile bunu yok edemedi. Rusya ve İngiltere, Balkan Savaşı'nı bir zafer olarak değerlendiriyor ve Türklerin bölgeden dışlanmaları biçiminde yorumluyorlar. Bir bakıma da öyle. Gerçekten bölgede kalan Müslüman ahali aşırı derecede zor günler yaşadı, ezildi, horlandı, fukaralıktan takatsiz düştü. Fakat ulusal benliğinden taviz vermedi. Bosna Savaşı da öyleydi esasında. Bölgede hiç ama hiçbir Müslümana hayat hakkı tanımamak. En merhametlice tavırdan göçe karşı çıkmamak, müsaade etmek biçimindeydi Sırpların. Batı seyirci kaldı. Hatta daha sonra bir otel odasında mafya ile iş tuttuğu gerekçesiyle öldürülen bir Sırp Komutan, batılılara "Sizin arzunuz da bu istikamette değil mi ki, Müslümanları öldürmemize karşı çıkıyorsunuz" demişti hatırlarsanız. İfşaatta bulunmasın diye de katledildi bu hain Balkan kasabı. Şimdi Makedonya'da belki Müslümanlar soykırıma falan uğramıyor ama, dikkat edin göçe zorlanıyor. Halen Türkiye'ye akın akın gelen bu insanlar Makedon askerlerinin tank ateşine tuttuğu Türk köylerinden. Sersefil, perişan, yorgun, çoluk çocuk, beş parasız. Amaç Müslümanları bölgeden uzaklaştırmak, hatta Hıristiyanlaştırmak. İşte 2. Şark Meselesi diyor bölgeyi tanıyanlar, bilenler bu gelişmeye. Hatta Arnavut gerillaların da, Arnavut oldukları konusunda şüphe içindeler! Sırp olması ihtimalini belirtiyorlar. Çünkü bölgedeki Arnavutlar da Pomaklar, Boşnaklar ve Türkler gibi Müslüman. Öyle ki toplam nüfus Makedonya nüfusunun neredeyse yarısı. Üstelik Müslüman nüfus artıyor, Makedon nüfus ise azalıyor. Bazı batılı ülkeler aynı Sırplar gibi düşünüyor, böyle bir nüfusa rıza göstermiyorlar. Çünkü çok doğurgan bir toplum. Birkaç yıla kalmaz Hıristiyan nüfusu çok geride bırakır. Bölgedeki isimlerin tümü de Türkçe, işte Kalkandelen. Ayrıca medyamıza haber geçen mahalli muhabirlere bakın Türkiye Türkçesi'yle konuşuyorlar her ekrana, her mikrofona. İşte bütün bunlar Makedon yönetimini rahatsız ediyor, onların arkasında duran batılı bazı ülkelerin moralini bozuyor. Ankara nelerle uğraşıyor, bölge nelerle? Birkaç gün önce Atina'da Türk-Yunan Forumu düzenlendi. Türkiye'den eski diplomatlar ve iki milletvekili Nevzat Yalçıntaş ve Oktay Vural katıldı. Devletten devlete sorun çözmek zorlukları da beraberinde getirir, ama böylesi forumların bağlayıcı yanının olmaması dolayısıyla ortaya çıkan "işletilebilir politikalar" üretildiğinde hükümetler de buna sıcak bakıyor. Atina'da da böyle oldu. Ankara'nın AB'ye girmesini asıl istemeyenin Almanya olduğu ortaya çıktı. Ankara-Atina gerginliğini kullandığı anlaşıldı. Artık öyle değil. Taraflar farkında. Gidip gelmeler, çözümleri sorunların karşısında artıracak. Fakat Makedonya'dan Türkiye'ye göç durdurulmalı, 2. Şark Meselesi'ni ortaya çıkaranların sorun boyunlarına dolanmalı. Bölge barış içinde yaşamalı. Hangi dil, din ve ırktan olursa olsun. Zaten NATO'nun da müdahale etmeyerek, göçe seyirci kaldığında yaptığı "Makedonya'nın iç işidir" deyip sorunu hafife indirmesini bir türlü anlamamıştım. Artık aydınlığa kavuştu. 'Kaleş'li tuzak Bazı medya uyardı "Gaffarlar uyanık olsun" diye. "Tedbirli olsun" diye. Ankara Jandarma Komutanı Tümgeneral Bekir Uğurlu'nun Çorum'a giderken 'kaleş'le tuzaklı saldırıya uğraması daha dikkatli olmanın gereğini ortaya koydu. Önce (terör örgütlerinin bir hain saldırısı) diye aklından geçirdi çoğu kişi. Jandarma Genel Komutanlığı da açıklamasında "bir veya iki kişi olduğu sanılan terör saldırısı" diye dikkat çekince şüpheler arttı. Almanya'nın Sesi Radyosu baktım Bekir Paşa'ya yapılan hain saldırının, terör suçlusu olarak aranırken çatışmada öldürülen İbrahim Kaypakkaya'nın köyü Yeni Karadona yakınlarında gerçekleştirildiğini belirtiyor ve ekliyor "Beyaz Enerji adı verilen, enerji yolsuzluğu soruşturmasını yürüten Paşa" Mızrakın çuvalda gizlenmediğini artık yabancılar bile görüyor. Bazıları gözünü kapasa da. Babacan'dan baba eylemler Şükrü Bey Halkçı Parti'den milletvekili seçildi. Necdet Calp'ın önde gelen kurmaylarındandı. Şöhreti Başbakan Özal'a kitap fırlatmasıyla yakaladı! HP, Şükrü Babacan'ı muhafaza ederken, DSP'ye geçti. Hem de kurucu olarak. DSP'ye geçti ya postasını ilk Deniz Baykal'a koydu. CHP Lideri'ne öyle "heyttt" çekti ki gazete manşetlerine vardı. Misliyle Bülent Bey'in gözbebeklerine oturdu. Birlikte mesaj verdiler, DSP'ye. Siyasi sorunlara ailevi meseleler de eklenince bir müddet kayboldu. Geçen bir de baktık ki TBMM'de DSP Grubu önünde. Ecevit'e sesleniyor: "Sizi tebrik ediyorum Sayın Ecevit. Memleketi çok güzel kurtardınız. Memleketi batırdınız." Eski milletvekili olunca yaka paça atılmadı. Küfürleşmeler oldu, sinkaflı. Hakan Tartan olayın içinde. İtip kakmaları gördü. Böyle giderse, devamı olabilir demek. Neden olmasın ki bir 4'üncü?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.