Rahmetlinin vefatını bugün gibi hatırlıyorum. Genç gazeteci Ali Doğan haber verdi. Önce Fatih Üniversitesi'nin Hoşdere'deki polikliniğine, ardından da Bayındır Hastanesi'ne kaldırılmıştı rahatsızlanınca. Televizyonlar normal yayınını keserek, anons etmeye başladılar gece yarısı. Söğütözü miting alanına dönmüştü bir anda. Haberi duyan koşup geldi Ankara'ya. Bugünkü gibi güneş yoktu. Nisan'ın ilk haftasında.. Lâpa lâpa kar yağıyordu. Omuzlarda ebedi istirahatgahına götürdü onbinlerce ülküdaşı, günüldaşı. Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok anıt-mezar yaptırdı. Ömrünü, Türk milletinin varoluş mücadelesine ve yükselmesine vermişti. Gençlerle çok ilgilendi. Onlara millet aşkı, vatan sevdası, fedakarlık duygusu verdi. Türk dünyası'nda da en az Türkiye'deki kadar tanınıyor ve saygı görüyordu. Vefat ettiğinde arkasında böyle bir miras bırakmıştı. Ramiz Ongun, fikrî seviyesizlikten şikayetçi MHP, Türkeş'in sağlığında parlamentoda 19 milletvekiliyle temsil edilmişti en fazla. 3 Milletvekiliyle iki defa hükümet ortağı oldu. Vefatı sonrasında genel başkanlığa vekalet eden Tuğrul Türkeş, Dr. Devlet Bahçeli ve Ramiz Ongun liderliğe aday oldu. İlk seçimde de 129 milletvekiliyle 2. parti olan MHP, süpriziyle yeniden gözlerin ona çevrilmesini sağladı. Hâlâ da dikkatler MHP'de. Ancak MHP, Devlet Bahçeli yönetiminde ketum. Ağzı sıkı. Peki neler oluyor MHP'de? Medya haberlerine göre taban CHP'ye mi kayıyor gerçekten? Ülkücü hedefler ve idealler hangi noktada? Ramiz Ongun, Türkeş'in çok yakınlarından. Sırdaş'ı. En şanslı adaydı genel başkanlığa, az farkla bayrağı Devlet Bey'e verdi. Bugün'ü aktarmasını istedim Ramiz Bey'den. Sayın Ongun hiç demeç vermeyen biri. Sadece dost meclislerinde konuşuyor. Önemli birikimini böyle aktarıyor. STV'de Gazeteci Avni Özgürel'in konuğuydu, dün akşam. İstanbul'a uçmadan evde buldum. Aracı da kapıda bekliyordu. Kırmadı, cevap verdi. Şöyle dedi: - Geçen ülkücü gençler geldi ziyaretime, sordum; seminerler yapıyor musunuz? Kitap okuyor musunuz? Cevapları üzücüydü. Bu defa ben merak ettim "Peki nasıl yetiştiriyorsunuz kendinizi?" - MHP Genel Merkezi hatırlarsanız eskiden Bahçelide'ydi. Şimdiki Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık Muhabirleri Derneği olan yerde. Kayseri Milletvekili Mehmet Doğan kitap bölümüyle, ilgilenir, Namık Kemal Zeybek seminer verirdi. Gençlerin kitap tüketimine hayret ederdim? - O kitap girdileri MHP'nin önemli geliriydi, partiyi ayakta tutardı. Gençlere sordum. Türkeş'in kitaplarını da okumuyorlar. Fikri seviye düştü mü her şey unutulur? - Türkeş de unutulur mu? Kamuoyu, özellikle son nesil nasıl tanımalı Başbuğ'u? - Büyük bir sorumluluk bu. Fikri seviyesizlik devam ederse 5-10 sene içinde Türkeş tanınmaz hâle gelir. Dikkat edin siyasetin kaynakları kurutuluyor. Bugün gündemde olan ekonomik tabirler yıllar önce DP'nin programında vardı. Yeni değil. Mesela para sirkülasyonları. Bugün yeniymiş gibi algılanıyor. Nedeni de fikri seviyesizlik. Partiler giderek birbirine benziyor, benzemeye çalışıyor. Sıkıntı da burada. Şimdilik yeter isterseniz. Esasında yetmez ama, hem İstanbul'a gidecek, hem eski dostlarıyla endişe ve öncelik farklılığı yaşadığını sanıyorum. Tartışmaya taraf olsun istemiyor. Yoksa anlatabileceği çok şey var. Hissediyorum. Memnunlar, şekvacılar ABD eski Başkanı George Bush ve Dışişleri Bakanı Baker, Koç Grubu'nun davetlisi olarak İstanbul'da. Ankara'nın en eski işadamlarından, Sivaslı sosyal demokrat bir Arçelik Bayisi'yle sohbet ediyorum. Ekonomik sıkıntılarını anlatıyor yeni krizle gelen. Kendi yöneticileriyle konuşmuş sorunu. Şöyle aktarmışlar "5 Nisan 1994 Kara Perşembe krizi bundan daha şiddetliydi. Hatırla işçi çıkardık, üretimi durdurduk. TOFAŞ tatile girdi bir müddet. Ancak siyasi otorite ekonomiyi biliyordu, sarsıldık ama iki ayda krizden çıktık. Şimdikiler ekonomiyi bilmiyor." Bugün seçim olsa hangi partiye oy vereceğini de şöyle anlattı: - Ben eski CHP'liyim. Sosyal demokratım. Hükümet iyi değil fakat, MHP iyi görünüyor. Ecevit de eski Ecevit değil artık. MHP'nin suskunluğundaki mesajı ben iyi anlıyorum. Türkeş sonrası grafiği yükseliyor. Başarılılar. Burası böyle, Alparslan Tanış "Şikayetim Başbuğ'a" diye dizeler sıralamış. Ozan Arif'inkinden Gazanfer Sanlıtop'unkinden önce ulaştı elime. Bakın neler diyor birkaç mısrasında "Sen öldükten sonra iktidar olduk/Bize benzemeyen ortaklar bulduk/Bilsen utanırsın nasıl yamulduk/Şikayetim sanadır, Başbuğum sana." Çok uzun şekva, ancak bu kadar alabiliyorum. Nazım Hikmet'in Türk Vatandaşlığı'na Kültür Bakanlığı'nın girişimiyle geçmesi konusunda da çelişkili bir sorun yaşıyor MHP. Taban ve tavan ayrı düşünüyor Türkeş sonrası. Hizmet ve bilimsel terazi Siyaset bilimci Fransız J. R. Frears, hükümetlerin sorunun çözümü için dışardan kadrolarla takviye edilmesini, derin bir değişim olarak yorumluyor. Kemal Derviş ile bunu yaşıyoruz. ANAR'ın kamuoyu araştırmalarında halkın %50'si bütün partilerden ümidini kesmiş olduğunu gösteriyor. Geri kalanların da toplumsal bir ümid yok. Çünkü parçalanma fazla. Aynı durum 1946-1958'de Fransa'da da yaşandı. Daha önce ise ABD'de. İç savaşın eşiğinden dönüldü. Ama sorun çözüldü, siyasi tıkanıklık giderildi. Halka umut veren, talepleri devlete taşıyan kadrolar çıktı. Bizde neden olmasın? Hayat ve devlet devam ediyor? Türkeş'in hayatını ve mücadelesini bilimsel mercek altına alan bir tartışma şart. Türkeş sonrasına da ışık tutacaktır önemle. Ülkücüler araştırmalı ve sormalı MHP nereye? BBP nerede? ATP ne yapmak istiyor? Seval Hanım ve çocukları nasıl? Başbuğ'a rahmet olsun. Zaman tez geçiyor, hizmetler bâki kalıyor onurlu bir miras olarak.